Depresyon anlaşmaya uymamış eve gelmemle beraber yeniden hortlamıştı. Sadece beklediğimin aksine acı içinde kıvranmıyor sinirden köpürüyordum. Gidip ecza dolabını altüst edip iki tane sakinleştirici içtikten sonra artık güzel bir uyku çekmeye hazırdım.
Tabi tam bu anda telefonum çalmaya başlamasaydı. Telefonu elime aldığımda ekrandaki numarayı tanımadığım için her ne kadar açmayı düşünmesemde CIA uygulamasında karşıma çıkan isim "Patron" olunca merakıma yenik düşüp "Efendim" dedim. Karşımdaki çekici erkek sesi "Bana sağ salim eve vardım de" dediğinde neye uğradığımı şaşırdım. Bunu bana sorması en muhtemel kişi dün geceyi evinde geçirdiğim Mert'ti ama onunda numaramı bilmesi imkansızdı .
"Sen kimsin?" dediğimde karşıdaki ses bir süre bekledi ve sonra gülerek "Özür dilerim numaramın sende olmadığını unuttum. Ben Mert. Eve geldiğimde evde olmadığını görünce sadece iyi olup olmadığını öğrenmek istedim." Dedi. Mert'in beni bu kadar düşündüğünü bilmek nedense bana çok iyi gelmişti . Tam "iyiyim teşekkür ederim ama şimdi uyumalıyım" diyip telefonu kapatıcakken bir anda ağzımdan dökülen kelimelere ben bile inanamadım "Aslında en iyi olduğum an senin yanında olduğum andı denebilir. Dün akşam yaşadığım olayların yaraları tekrar açıldı ve ben bu yüzden numaramı, soyadımı bile bilmeden bulmuş, belkide beni evime kadar takip etmiş bir sapık olma ihtimalini gözardı ederek sana bunları anlatıyorum" dedim .
Off gerçekten o sakinleştiricileri içmem şartmıydı . Olabildiğince gevşemiş ve kafamdan geçen herşeyi dile getirir olmuştum . Benim kafa yapıcı herşeye karşı kesin antibağışıklığım filan vardı.
Mert "İşte bu cevabı beklemiyordum. " diyerek güldü ve devam etti "Her ne kadar bu açıdan bakınca sapıkmış gibi gözüksemde sapık değilim. Sadece numaranı bulabilecek insanlar tanıyorum diyelim. Ayrıca sen yine içki mi içtin? " dediğinde uyuyakalmadan önce derinlerde bir yerde artık sızmak üzere olan mantıklı tarafım "Bu adamda tekin olmayan birşeyler var ne olduğunu öğrenmelisin"diyerek kendini uykunun kollarına bıraktı. Ben tam bu soruyu soracakken beynim yine bana ihanet etti ve "Sen barda sapıklardan kurtardığın her kızı böyle arar mısın?" Dedim. Mert'in kahkahası bir kavanoza filan kapatılıp milyonlarca yıl saklanması gereken cinstendi ama cevabı bana o kavanozu kırdırabilirdi. Eğlenirmişçesine "Hepsini değil" dediğinde "Trink duydunuz kırılan kavanozun sesini" dedim ve Mert'in hiç birşey anlamadığı fazlasıyla belliydi.
Bu hali beni oldukça eğlendirdi "Ben biraz daha uyanık kalırsam daha tanıyalı bir gün bile olmamış bir erkeğe bütün kirli çamaşırlarımı dökmeye başlayabilirim. Ve hatta başlıyorum bile. Bu kadar uykum olmasa ve birkaç tane sakinleştirici içmiş olmasam muhtemelen bunları hayatta söylemezdim ama bana iyi geliyorsun, uyandığımda seni aramayacağıma eminim çünkü yeni tanıdığı seksi bir erkeğin peşinde dolanan kızlardan değilim. Seni daha yakından tanımak isterdim ama bir daha görüşebilirmiyiz hiç bilmiyorum, orası tamamen rastlantılara kaldı. Şimdi kapatmalıyım kendine iyi bak ve bugün karşıma çıktığın için çok şanslıyım. " diyerek telefonu kapatmak için kulağımdan çektiğim sırada "Belkide seni karşıma kader çıkarmıştır" cümlesi benim hayalim miydi yoksa Mert'in sözleri mi işte orası sabah emin olamayacağım cümlelerden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK
Teen FictionGittiği yerin kaderini değiştirebileceğini nereden bilebilirdiki? Girdiği bir cadde , sokak ya da ev onun hayatında belkide hiç birşey değiştirmeyecekken o hayatını değiştirecek o bara girmeyi seçmişti. Belki o gün Onur'un evine sürpriz yapmak için...