Bölüm On : Kafe Terasta Gece

4.3K 401 124
                                    

Simsiyah bir çizgi daha attığında ince parmakları beyaz yüzeye, elindeki fırçayı odanın bir köşesine fırlattı sertçe.

Yapacak hiçbir şey bulamadığından tek çare olarak resim yapmayı seçmişti. Fakat ilhamının gelmesine yardımcı olacak hiçbir şey yoktu etrafında, ki beyaz kağıdı gördüğü anda önünde beliren şey gözlüklerinin arkasındaki alaycı ve sinsi bakışlarını ona dikmiş Yixing oluyordu.

O sabahki kahvaltıdan beri ondan kaçmak için her yolu denemiş ve zorunlu kalmadıkça odasından çıkmamıştı. Karşılaştıkları zaman ise Baekhyun sinirli, Yixing ise meydan okuyan bakışlarını gönderiyordu diğerine.

Kral siyah boyayla kaplanmış kağıda bakarken kapı çalındı.

İçine düşen bir endişeyle kapıdakinin Yifan veya meclisten bir üye olduğunu düşünmüştü. Özellikle de Yifan'ı günlerdir görmüyordu. Bu durumdan hoşnuttu ki zaten içinde bulundukları durum sahte bir evlilikten ibaretti. Ama yine de birbirlerinden apayrı yaşamlar sürdürmeleri ona biraz garip geliyordu.

Bir diğer düşüncesi ise kalbinin endişeden değil, heyecandan çarpmasına neden oluyordu.

Elinde bir fincan papatya çayıyla içeri giren bedeni hayal etti bu kez.
Kalın fakat güzel bir tınıya sahip sesi, umut verici gülümsemeyi...

"Majesteleri."

İçeri çoktan girmiş olmasına rağmen fark edemediği kişinin sesini işittiğinde hızlıca kapıya doğru döndü.

"Luhan? Seni uzun zamandır görmüyordum."

Solgun tenli çocuk kafasını ince bir şerit taktığı bal rengi saçları yüzünü örtecek şekilde eğmişti.

"Görevimi aksattığım için bağışlayın beni Kralım. Büyükannemin rahatsızlığı nedeniyle Kuzey Kasabası'na gitmiştim, bu nedenle bir süredir yoktum."

Baekhyun sakince konuşan çocuğa başını salladı, büyükannesi için geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra etrafa bir şey ararcasına bakan çocuğa sordu.

"Ne için buradasın?"

"Size kedinizin bakım vaktinin geldiğini ve onu götürmem gerektiğini söyleyecektim fakat o-"

"O öldü, Luhan."

Sonunda kabullenmişti bu durumu, tıpkı abisinin ölümünü kabullendiği gibi.

Kapıda ürkekçe duran çocuğun duyduğu sözlerle gözleri büyümüştü.

"B-ben, çok üzgünüm. P-peki başka bir emriniz var mı, Majesteleri?"

"Benimle sarayın seyir terasına gelmeni istiyorum."

Çocuk hızla başını sallarken Kralın hazırlanmasına yardım etmiş ve sonrasında terasa kadar ona eşlik etmişti.

Baekhyun'un tek istediği biraz temiz hava alıp etrafı seyredebilmekti.
Fakat buraya geldiğinden beri yalnız olduğundan olsa gerek, Luhan'la beraber vakit geçirmek istemişti.

Siyah mermer sütunlarla desteklenmiş yere geldiklerinde yüksekte bulunmamasına rağmen ormanı gözler önüne seren görüntüye uzunca baktı Kral.

Bu ülkenin havasından bile rahatsız olmasına rağmen dışarı çıkabilmek ona iyi gelmişti, gerçi burası saray dışı sayılır mı bilmiyordu. Eğer sayılıyorsa da umurunda değildi, o yaşlı morukları dinlemeyecekti.

Ellerini mermer kısma yerleştirip yanında dikilen çocuğu umursamadan uçsuz bucaksız ormana bıraktı kendini. Sık ve balta girmemiş ağaçlar ürkütücü bir görünüm verse de yeşil rengi, içinin huzurla dolmasını sağlıyordu.

Renaissance • ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin