Bölüm On Yedi : Yıldızlı Gece

4.4K 406 102
                                    

Tıpkı daha önce yatağının üzerinde bulduğu gibi rulo şeklinde katlanmış kağıdı masasının üzerinden aldı.

Ne ile karşılaşacağını bilmediğinden heyecanlıydı. Fakat heyecandan ellerinin titriyor olmasının asıl bir nedeni Chanyeol'ün kendisiydi.

Göl kenarındaki itirafından sonra yanından ayrılmıştı, bu nedenle Baekhyun duygularını tam olarak anlatamamıştı sevdiği adama.

Evet, artık kabullenmişti bunu. Chanyeol buraya ilk geldiğinden beri midesindeki kelebeklerin, kalp çarpıntılarının ve huzur dolu hissin tek kaynağıydı. Sadece ruhsal olarak bağlanmamıştı, bedeni de bağımlıydı artık ona. Dokunuşlarının hiç son bulmamasını istiyor, dolgun dudaklarını daha fazla hissetmek istiyordu.

Bu aşk değil de neydi?

Şimdiden onu özlüyor oluşunu bir kenara atmaya çalışarak mektubu ince parmaklarıyla açtı.

'Kim olduğumu o satırlarda bulacaksın...' demişti Chanyeol dudaklarına bir öpücük bırakmadan önce. Artık onu tam olarak tanımak istiyordu.

Eski olduğu belli olan kağıdın üzerindeki düzgün yazıyı okumaya başladı.

"Dostum Byun Seungmin'e,

Tüm sorunları kendi başına çözmeye çalışsan da sağ kolun, vezirin olarak ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehditlerin farkındayım.

Fakat tüm bu tehditlerin içinde, en büyük düşmanım Çin Krallığı'dır.
Ülkemizdeki ve diğer bölgelerdeki onlarca insanı katlettiler, ve bildiğin gibi onlardan biri de eşimdi.

Günden güne oğlumun eşimi daha çok özlediğini görüyor ve kendime elimden bir şey gelmediği için kızıyorum.
Ama artık bu duruma dayanamayacağım, bu nedenle gece yarısı oğlum ile birlikte  Çin'e doğru yola çıkıyorum.

Her ne kadar kulağa imkansız gelse de krallığı yıkacak ve katliamın suçlularından intikamımı alacağım.

En başından beri dostum olarak yanımda olduğun için teşekkürler.

Sevgilerimle, Park Changmin."

Baekhyun şu anki Kore Kralı olan babasına yazılmış mektubu bir çırpıda okuduğunda, derin bir nefes verdi.

Mektubun sahibi olan adamı hatırlıyordu yıllar öncesinden. Uzun bir boyu, çocuk aklıyla Baekhyun'un son derece ilgisini çeken büyük kulakları vardı. Babasıyla çok yakın olmasına rağmen ciddi bir devlet adamıydı ve emirlerden asla dışarı çıkmazdı. Baekhyun onun yazdığı katliam gerçekleştiğinde henüz çok küçüktü, fakat zaten bu katliamlar şimdi bile sona ermiş değildi.

Park Changmin'in oğlundan bahsettiği kısımlarda ise duraksadı; çünkü geçmişten bazı kesitler dolmuştu aklına.

Yeniden dövüş derslerinin birinden kaçmıştı Baekhyun.

Hevesle ellerindeki kılıçları sallayan abileri ve ablalarına rağmen kendi o sivri nesneyi eline bile almak istemiyordu. Bir prens olarak kendini savunmayı öğrenmesi gerektiği söylenmişti ona fakat henüz 10 yaşındaydı ve bu iş için çok küçük olduğunu düşünüyordu.

Bu yüzden gizlice sarayın geniş avlusundan çıkıp çiçek bahçesine doğru ilerledi. Burada birisi onu bulana kadar kuş seslerini dinleyebiliyor, resim yapabiliyor ve kitap okuyabiliyordu.

Ardından gelen adım seslerini fark etmeden her zamanki yerine oturdu ve yanında getirdiği kitabını çıkararak okumaya başladı.

Birkaç dakika sonra kitabına daldığında, bir ses duymuştu.

Renaissance • ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin