Umarım hikayeyi hâlâ hatırlayan ve kütüphanesinde tutan birileri vardır. Ayrıca 40k okunma için çok teşekkürler.
İyi okumalar ♡
×××××××
Güneş batmak üzereydi.
Sarı ışıklar üzeri hafif bir dumanla kaplanmış ve sanki bir masal ülkesindeymiş görünümü veren dağların arasından yeşil çimenlerin üzerine sızıyorken, kuş cıvıltılarının arasına insan sesleri karışmıştı.
Kore'nin sakin dağ kasabalarının birinde son derece hoş bir mimariye sahip olan evin önünde duran iki erkeğe aitti bu sesler.
Kısa olan elleriyle ağzını kapamış, hayretle açtığı gözleriyle bir eve, bir yanındaki uzun bedene bakarken diğeri yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirmiş, şaşkın yüze hayranlıkla bakıyordu.
"Beğendin mi?" dedi kalın sesiyle uzun olan.
"B-ben..." Ellerini ağzından çekmiş; kelimelerini toparlamaya çalışıyordu.
Burayı çok ama çok beğenmişti. Ve mutluydu, öyle mutluydu ki kelimelerini toparlasa bile bunu anlatabileceğini düşünmüyordu.
Sadece bir ay önce binbir zorluğu beraber aştığı, ölüm tehlikesi atlattığı, hayatının aşkı olan adamla evlenmişti.
Düğünleri son derece sadeydi ve güzeldi çünkü Baekhyun'un sevdikleri yanındaydı. Fakat içten içe dost olarak benimsediği bir insanın da yanında olmasını istemişti.
Gözleri dolarken başını aşağı eğdi. Sulugöz olmaktan ve bunu aşamamaktan nefret ediyordu. Dahası bu sefer ağlama sebebi sadece artık yaşayacakları evi görmesiydi.
"Güzelim..." dedi uzun olan, büyük elleriyle küçük yüzü kavrayıp dolu mavi gözleri kahveleriyle birleştirirken.
"Eğer beğenmediysen başka bir yere bakabiliriz. Sadece söylemen yeterli." dedi Chanyeol. Beğenmese bile özel olarak yaptırdığı cam tavanı görünce fikrini değiştireceğini düşünüyordu fakat yine de söylemişti.
Bu sefer başını büyük bir hızla iki yana salladı diğeri.
"Hayır, tabii ki hayır, burayı o kadar çok beğendim ki Chanyeol... Burada bir aile olarak yaşayacak olmamız, bu evin bizim olacak olması beni duygulandırdı sadece. Ağladığım için özür dilerim."
"Baekhyun..."
Baekhyun'un kısık hıçkırıkları devam ederken duydukları anlaşılmaz kelimelerle ikisi de çimenlerin üzerine baktı.
"A-a-appa."
Çimenlere oturmuş küçük bebek Baekhyun'unkilerin tıpkısı olan mavi ve dolu gözleriyle onlara bakarken titreyen dolgun dudağı birazdan ağlayacağının habercisiydi.
"Sen ağlayınca onun da ağladığını biliyorsun. Tıpkı sana benziyor."
Chanyeol Baekhyun'un belini kavrayıp nazikçe boynunu öperken Baekhyun gözlerini silmiş ve büyük bir çığlık kopararak ağlamaya başlayan bebeği kucaklamıştı.
"Sakin ol, Qinyang. Yeni evimize geldiğimiz için mutlu olmadın mı? Bak, kocaman bir bahçemiz ve bir sürü ağacımız var."
Baekhyun sanki az önce ağlayan kendisi değilmişcesine kucağındaki bebeği sakinleştirmeye çalışırken Chanyeol onlara bakarak kıkırdadı.
"Oğlumuzun ne kadar uslu olduğunu görüyor musun?" dedi Chanyeol diğerinin kucağından bebeği alıp saçlarına bir öpücük kondururken.
Baekhyun onun şaka yapıp yapmadığını anlayamıyordu çünkü her gece Qinyang'ın uykudan uyanışları, çığlıkları ve ağlayışlarıyla ilgilenen her zaman Chanyeol olmuştu. Bazen gözlerinin altında yer edinen morluklara rağmen bunu söylüyor oluşu şaşırtıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renaissance • Chanbaek
FanficKore Prensi I. Baekhyun, bir anlaşma sonucu Çin Kralı ile evlendirildi. Fakat asıl sorun kurtarması gereken ülkesi ve deli olan kral değil, Komutan Chanyeol'e karşı olan duygularıydı. #17 in Exo #7 in Chanbaek #1 in Chanbaek #1 in Kaisoo (2019 Ocak)