Albus Gryffindor ortak salonundan iceri girdiğinde kuzeni Rose'un Lorcan'la birlikte oturup gülüştüklerini gördü. Albus onların yanına gittiğinde Lorcan hala daha gülüyordu ama tam o anda Rose, Lorcan'ı dirseğiyle dürtüp Albus'u gösterdi. Lorcan da hemen ciddileşti. Albus hiç bir şey anlamamış şekilde " Naber Rose. " dedi. Rose, Albus'un bir şey anlayıp anlamadığını merak ederek " İyi Albus, sen nasılsın?" diye sordu. Albus kafası allak bullak olmuş şekilde " İyiyim Rose, siz burda napiyorsunuz? " diye sordu. Lorcan tedirgin olmuş bir şekilde " Biliyorsun Albus yarın ilk ders günümüz. Biz sadece öğretmenlerin nasıl olabilecekleri hakkında tahminlerde bulunuyoruz. " dedi. Albus kahkayı bastı " Şu anda neye benzediklerini hayal etmeye çalışıyorum ama aklıma çok ilginç ve değişik tipler geliyor. " dedi. Rose'da kahkahayı basıp inanki ben bir çoğunu değişik kıyafetlerin içinde olacaklarını düşünüyorum. " dedi Lorcan merakla " Neden ki? " diye sordu. Rose " Sanırım prefosörün kıyafetlerini görmediniz? " dedi. Albus " Ne varmış ki prefosörün kıyafetinde ? " diye merakla sordu. Lorcan, Albus'a onun ciddi olup olmadığını anlamak için dikkatli bir bakış attı ama Albus ciddiydi. Rose şaşkın şekilde " Sen ciddi misin ? " diye sordu. Albus " Evet, ciddiyim. Ne vardı prefosörün kıyafetlerinda? " diye tekrar sordu. Rose prefosörün kıyafetlerinin hangi yüzyıldan kaldığını ben bile bilmiyorum Albus. Albus kızgınca " Bence insanları tanımadan yargılama Rose. Böyle devam edersen çok yanılırsın. " dedi Rose'a ve erkekler yatakhanesine doğru hızlı adımlarla ilerledi. Albus Rose'a sinirlendi ama o Rose'a hiç bu kadar sinirlenmemişti hatta Albus, Rose'a hiç sinirlendiğini hatırlamıyodu çünkü Rose her zeman mantıklı ve nettir, ona sinirlenmek için bahane arasan bile ona sinirlenmek nerdeyse imkansızdır. Ama Albus'u bu kadar rahatzız eden neydi? Bunu Albus'da anlamamıştı. Albus sinirli bir şekilde merdivenleri çıktıktan sonra kendi ve kim olduklarını bilmediği iki arkadaşının odasına girdi ve yatağa doğru ha.le yaptı ama onu bir ses durdurdu. Ses " Hey ! orası benim yatağım. " dedi. Albus sesin geldiği yere döndü. Albus çocuğun yüzünü seçemedi ama çocuğun yüzü tanıdık geliyordu. Bu çocuğu daha önce Bağıran Baraka'da görmüştü. Albus " Immm, peki tamam. " dedi. Albus çocuğun ismini bilmediği için bi an azı açık kaldı. Çocuk hızlıca geçip yatağa yattı. Albus da odayı inceliyordu, birden Albus'un dikkatini büyük bir bavul çekti. Sanırım Albus'un bir oda arkadaşı daha vardı. Albus en azından onunla iyi anlaşalım , diye düşündü. O sırada kapı sesi Albus'u derin düşüncelerinden ayırdı. Kapıya doğru baktığında Lorcan'ı gördü. Lorcan "Aaa Albus demekki aynı odada kalıcaz. " dedi. Albus çocuğun yattığı yatağı göstererek kısık sesle " Lorcan, sesiz ol. " dedi. Lorcanda tamam anlamında başını salladı, diğer yatağada o yattı. Albus bu gün çok yorulmuştu, gözlerini açıcak hali yoktu biraz sonra zaten Albus kendini uykuya teslim etmişti. Sabah olmuştu, Albus büyük bir gürültüyle uyandı. Albus gözlerini açtıp yatağında doğruldu. Adını bilmediği çocuk yerde uzanıyordu. Ama çocuk hala uyuyordu. Albus tekrar uyumaya çalıştı ama uyuyamadı. Daha kahvaltıya bir buçuk saat vardı. Albus kalkıp üniformasını giydi ve odadan ses çıkarmadan çıktı, merdivenlerden indi ve ortak salondaki portre deliğinden geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Albus Severus Hogwarts'ta
FantastikAlbus Severus'un Hogwarts Cadıcılık ve Büyücülük Okulu'na gitmesine bir gün kalmıştı . Albus çok heyecanlıydı ama çok da korkuyordu çünkü abisi olan James Sirius onun gözünü biraz korkutup Seçmen Şapka'nın onu kesinlikle Slytherine'e seçeceğini söyl...