6. Bölüm

1.6K 73 17
                                    

Merhabalar :) Biraz geciktim okulumdan dolayı bu yüzden kusura bakmayın.

Hikayemi okuyan, oy atan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. İçimde yarım kalmış bir hikayenin kendimce devam ettiriyorum. Bu yolda bana destek olan bütün herkes iyi ki var... Çok konuştum sizleri Nefes ve Tahir baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.

*

*

*

*

Tahir arabasını park ettikten sonra biraz önce mesaj gelen telefonunun kilidini açtı. Nefes'im yazısının üzerine tıklayıp mesajı okudu.

''Ne zaman gelirsin?'' yazmıştı Nefes.

''Çok mu özledin beni :)'' diye cevap verdi Tahir.

Nefesle uğraşmayı, onu sinir etmeyi çok seviyordu. Gerçi Nefes'in olduğu her şeyi çok seviyordu Tahir. Telefonundan gelen sesiyle bakışlarını tekrardan telefonuna çevirdi Tahir.

''Hayır!!''

Tahir gülümsedi. Nefes'in sinirlendiğini anlamıştı. Mesaj yazmak yerine Nefes'i aradı. İkinci çalışta Nefes telefonunu açtı.

''Ne var Tahir, çok mu özledin beni.'' dedi kinayeli bir ses tonuyla Nefes.

Tahir, kısa bir kahkaha attıktan sonra ''Ben, seni yanındayken bile özlüyorum.'' dedi.

''Diysın.'' Nefes'in sesi neşeliydi.

Tahir tekrardan bir kahkaha atıp ''He diyrım Nefes.'' dedi.

''Ne zaman gelirsin?'' dedi sıkılmış bir sesle Nefes.

Tahir bir yandan emniyet kemerini çözmeye çalışıyordu ''Yarım saate gelip alırım seni, hayırdır bir şey mi oldu?'' dedi.

''Asiye ablayla kuyumcu gültekindeyiz ve biraz daha burada durursak iflas edeceksiniz.'' dedi bıkmış bir sesle Nefes.

Tahir gülümsemişti. ''Abim iyi bir çıldıracak diyorsun.'' dedi.

Nefes sinirli bir ses tonuyla ''Mustafa abiden önce ben çıldıracağım.'' dedi.

Arkadan Asiye ''Nefees, kız gelsene hadi.'' diye bağırıyordu.

''Tahir çabuk gel yoksa gemilerden birini satmanız gerekebilir.'' dedi Nefes.

Tahir kahkaha atıp ''Sen gemini satarsın artık karıcım.'' dedi.

''Ben niye satıyormuşum gemi mi? Sen sat.'' Sesi oldukça sinirli geliyordu Nefes'in. Derdi gemi değildi, derdi Tahir'in onu sinir ediyor oluşuydu.

Tahir kahkaha attıktan sonra ''Tamam kimse gemi satmak zorunda kalmasın ben yarım saate geliyorum.'' dedi Tahir.

Nefes ''Tamam, görüşürüz.'' deyip telefonu kapattı.

***

Tahir arabadan inip, kocaman kapıdan içeriye girdi. Birkaç adım attıktan sonra 'Mehmet Kaleli' yazılı taşın önünde durdu. Ellerini açıp Fatiha süresini okuyup, ellerini yüzüne kapattı. Uzun zaman olmuştu buraya gelmeyeli ama mezarın üzerinde ki çiçeklere bakılırsa birileri gelmeye devam etmiş diye düşündü Tahir. Mezar taşının yanına çöküp elini toprağın üzerine koydu, kaç yaşına gelirse gelsin buraya geldiğinde Deli Tahir değil de babasını kaybeden 12 yaşında ki çocuk Tahir oluyordu. Ellerini toprağın üzerinden çekip babasının ismini yazan taşa götürdü. Gözünde ki yaşlar toprağa düşüyor oradan da babasına ulaşıyordu. Derin bir nefes aldı, gökyüzüne baktı. Yine dağılmıştı, toparlanmaya çalışıyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Gözlerini babasının toprağına dikti. ''Bir gün anamla kavga etmiştin sinirle evden çıkıp gemiye gitmiş, ben de peşinden gelmiştim. Sessizce denizi izlerken 'Baba ben hiçbir zaman evlenmeyeceğim.' dediğim de yüzünde ki sinirli ifade yerini tebessüme bırakmıştı. 'Neden?' diye sorduğunda, ben 'Evlenmeyeceğim işte hem benim bir sevdam var o da bu Karadeniz.' dediğimde ellerimi tutup 'Tahir, oğlum büyüdüğünde karşına öyle biri çıkacak ki sana Karadeniz olacak.' dediğinde ne dediğini anlamamıştım baba.'' Tahir'in sesi çatallaşmıştı. Bir süre sustu. Kolunda ki saatini düzeltti.

Umudum TuttuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin