10. Bölüm

1.8K 65 143
                                    

Balım ve Yiğit koşarak annelerinin yanlarına geldiler, Nefes ve Asiye evlatlarını gördüklerinde küçük çaplı bir kalp krizi geçirdiler. Balım ve Yiğit baştan aşağı çamurdu ve yüzleri de buna dâhildi. Asiye elini ağzına götürüp ''Ula bu haliniz nedur?'' sesi sinirliydi. Nefes ise sakinliğini koruyarak karşısında gülerek onlara bakan çamurdan çocuklara bakıyordu.

Balım yüzünde ki çamuru temizledikten sonra ''Anne hani sen babama 'Mustafa çamur cilde iyi geliymiş' demiştin ya ben yüzüme çamur sürüyordum sonra Yiğit geldi o öyle sürülmez deyip yüzüme üstüme çamur attı, benimde elim armut toplamadı.'' Balım yüzünü temizleyebildiği kadar temizledi sonra saçını savurdu. Küçük Asiye.

Nefes karşısında Balım değil de Asiye ablası varmış gibi hissetti. Gülmemek için yanağının iç kısımlarını ısırdı. Aslında çocuklarına kızılacak bir şey yoktu sadece oyun oynamak istemişlerdi ama şimdi gülerse Asiye ablasının elinden ve dilinden kurtulamazdı. Sesini ciddileştirerek ''Yiğit, Balım'dan özür diler misin anneciğim?''

Yiğit önce annesine sonra yanında suratı asık bir şekilde duran Balım'a baktı. Özür dilenecek bir şey yapmadığını düşünüyordu ama eğer annesi özür dilemesini istiyorsa bir bildiği vardır. Gülümseyerek ''Özür dilerim.'' dedi Balım'a.

Balım kollarındaki çamuru umursamadan ona gülümseyerek bakan Yiğit'e sarılıp ''Önemli değil hem çok eğlenceliydi bir daha yapalım.'' Asiye öksürüp Balım'ın ona bakmasını sağladı. Balım annesinin uyarı dolu bakışlarını gördüğünde ''Tamam yapmayız bir daha.'' Gözlerini devirip saçını savurdu.

''Hadi şimdi banyoya gidip elinizi yüzünüzü yıkayın.'' Nefes sözünü bitirdiğinde çocuklar banyoya gittiler. Nefes, Asiye ablasına bakıp ''Abla bana mısır çorbası yapmayı öğretir misin?''

Asiye elinde ki son tabağı da kuruladıktan sonra eltisine bakıp ''Kız o nerden çıktı?'' Tahir'in en sevdiği çorbanın mısır çorbası olduğunu hatırlayınca gülerek ''Ha kocamın en sevdiği çorbayı öğreneyim diysın. İyi iyi öğretirim ben onu sana.''

Yaşıtları oyunlar oynarken Nefes mutfakta yemek pişirirken onları izlerdi hep. Eli de çok lezzetliydi Yiğit annesinin yemeklerini çok beğenirdi bu yüzden İstanbul'dayken de yemekleri Nefes yapardı oğlu için. Ama Karadeniz yemeklerini bilmediği için beceremiyordu bu yüzden Tahir'in diline düşmüştü. Karadeniz yemeklerini öğrenip Tahir'e güzel bir sofra hazırlamak istiyordu Nefes. Karşısında ona gülümseyerek bakan Asiye ablasına sarılıp ''Canım ablam.'' deyip yanaklarından öptü.

Asiye de Nefes'in yanaklarından öptü. ''Deli kız.''

Tahir eve girdiğinde karısının ve yengesinin kahkaha seslerini duyduğunda yüzünde gülümseme oluştu. Nefes'i böyle mutlu, gülerken gördüğünde kendisi de çok mutlu oluyordu. Bir süre bu iki kadını izledi sonra neden geldiğini hatırladı. ''Osman babam kalkıyor, onu haber etmeye geldim.''

Asiye ''İyi etmişsin paşam.'' deyip evden dışarı çıktı.

Tahir gülümseyerek karısına bakıp yanına gitti. Bir adım kala önünde durduğunda her nefes alışında o çok sevdiği kokuyu duyumsuyordu. Gözlerini kapatıp Nefes'in eşsiz kokusunu ciğerlerine doldururcasına içine çekti. ''Şu kokuya beni hasret bırakıyorsun ya alacağın olsun Nefes kaptan.'' sesi sitemli çıkmıştı.

Nefes iki elini de ait olduğu yere Tahir'in yanaklarına yerleştirdi. ''Cumartesi günü beni istemeye geleceksiniz ya eğer Osman babam beni sana verirse seninle beraber geleceğim.''

Tahir Nefes'in söylediklerini duyunca gözlerini açıp kaşlarını çattı ''Ne demek verirse Nefes? Vermeme gibi bir ihtimal yok.'' Nefes'in eve geleceğim demesini duymamıştı Tahir.

Umudum TuttuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin