dinner

728 106 252
                                    

"Kalbimin sahibini doğduğumda bulmamış olsam kesinlikle sana yürürdüm Liam."

Louis ben gömleğimin düğmelerini iliklerken her zamanki sululuklarını yapıyordu ki Bethany mutfakta Bear'a mamasını yedirmesine rağmen "Liam'ı metresin olarak alabilirsin bebeğim. İzin veriyorum." diye Louis'ye yanıt vermişti. Kendi kendime kıkırdadım ve Louis ceketlerimi kurcalarken salona gittim. Destiny oldukça nazik hareketlerle Fiona'nın saçını örerken, Harry ve Niall FIFA oynuyorlardı. Logan ise bir köşede kendi kendine depresyona giriyordu çünkü Waliyha'dan bu günlüğüne mesaiye kalmasını rica ettiğimde iptal edemeyeceği bir randevusu olduğunu söylemişti. Bunu duyan arkadaşım ise Bear'ın çikolatalı sütlerini tamamen bitirmiş, meyve sularına saldırmıştı.

"Sadece Louis ile Bethany'i çağırmıştım. Hepiniz niye geldiniz?" gayet açık bir şekilde sorduğumda "Bizi kovuyor musun Payne?" diyerek yanıt vermişti Destiny.

"Louis varsa eğlence de vardır dedik, peşlerine takıldık." diyerek omuz silkti Harry. Bu sırada oyun kumandamın tuşlarına düşmanı gibi hızla basıyordu.

"Her neyse. Nasıl görünüyorum?" saçımı düzelttikten sonra onlara döndüm. Harry ve Niall kafalarını bile çevirmezlerken, Fiona ve Destiny bakmıştı.

"Kesinlikle Zayn sana aşık olacak." dedi Fiona gülümserken. Sesi biraz yorgun ve boğuk çıkınca öksürerek bunu düzeltmeye çalıştı.

Louis "Buldum! Bunu giymelisin Liam!" diye çığırarak salondan içeri doğum günümde bana aldıkları neon sarı rengindeki ceketle girdiğinde gözlerimi devirerek ona orta parmak gösterdim. Maalesef ki zamanlamam iyi olmamıştı çünkü tam da Bethany, Bear'ı içeri soktuğu anda yapmış ve oğlumdan olabildiğince uzak tutmaya çalıştığım sakıncalı hareketlerden birini göstermiştim.

Bu berbattı çünkü oğlum ne yaparsam tam aynısını yapıyordu.

Harry ve Niall bile bağıra bağıra oynadıklarını bırakıp buraya odaklanmışlardı. Bear küçük elini havaya kaldırıp önce tüm parmaklarını açtı, sonra orta parmağı kalıncaya kadar diğerlerini kapattı. Ben ağlamamak için zor dururken herkes koca bir kahkaha patlatmıştı.

"Hayır oğlum hayır. Bunu yapmak yok. Tamam mı? Yapma." diyerek parmağını diğerleriyle birlikte kapattığımda Bear tekrar kaldırdı ve bunun üzerine Logan bile güldü.

"Boşuna demiyorum aynı benim küçüklüğüm." diye gururla konuşan Louis'ye göz devirdim gitmeden önce. Son uyarılarımı yapmak için ağzımı araladım. Ancak Niall daha ben bir şey diyemeden kendi konuşmaya başlamıştı.

"Söz veriyoruz oğluna bira içirmeyeceğiz ve onu twister oynamak için zorlamayacağız."

Tam birkaç şey daha ekleyecektim ki bu sefer Harry tarafından susturuldum.

"Geçen sefer ki gibi ayaklarıyla video oyunu oynaması için ona oyun kumandasını vermeyeceğiz. Yüzünü boyamayacağız, cips yedirmeyeceğiz. Asla onunla birlikte top havuzuna atlamayacağız."

Kurallarımı benden daha iyi bilmeleri gözlerimi yaşartmıştı doğrusu. Şu iki ay içinde oğlumu küçük bir alkolik ve oyun bağımlısı olmaktan kurtardığım için arkadaşlarıma pek de güvenemiyordum açıkçası. Aynı zamanda Logan top havuzuna atlayıp birkaç topu altında ezince Bear depresyona girmiş ve bir süre boyunca Logan'ı her gördüğünde vurmuştu. Çocuğun bu yaştan psikolojisi bozulacaktı.

"Pekâlâ. Hiç birinize güvenemiyorum ama Fiona, tek umudum sensin."

"Sen rahat ol ve randevuna odaklan, Payne. Bear korumam altında." keşke Fiona saat dokuz olunca uyumasaydı da bu dediğine gönülden inanabilseydim.

My Therapy // Ziam MayneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin