seventh day

729 97 146
                                    

İfadesiz yüzüm eşliğinde kapıyı anahtarla açıp içeri doğru adımladığımda dışarıya kadar gelen gürültüler aniden kesilmişti. Salona gittiğimde Louis'nin yerdeki twisterı toplamaya çalıştığını, Logan'ın abur cubur tabaklarını üst üste koyup mutfağa götürmek için uğraştığını, Harry ve Niall'ın da Bear'a pijamalarını giydirip uyutma çabalarına girdiğini gördüm. Hepsi yakalanmanın verdiği sessizlikle bana döndüğünde, onlara bağırmaya başlamamam ve yüz ifademden bir şeylerin iyi gitmediğini anlamış olacaklar ki toplanmayı bıraktılar. Niall pijamasini ters giydirdiği Bear'ı alıp bana doğru ilerlediğinde gözlerimi devirdim.

"Bu sessizlik iç açıcı değil." dedi Harry ben Bear'ı Niall'ın kucağından alıp koltuğa yatırarak pijamasını çıkarırken.

"Bugün içiyoruz." dediğimde hepsi öylece kalakaldı. Bunu en son Cheryl Bear'ı bana bırakıp gittiği gün yapmıştık. Ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım, sarsılmış hissediyordum ve çocuklarla birlikte sabaha kadar içmiştik. Ancak o günden sonra, Bear evdeyken içkilerin dışarı çıkmasına izin vermemiştim.

Bear normalde üstü giydirilirken çok hırçın olurdu ancak o bile mutsuzluğumu fark etmişçesine sakince pijamasını düzeltmemi beklemişti. Oğlumu yanımdaki ağzı şaşkınlıktan açık kalmış Louis'ye teslim ettikten sonra mutfağa gittim ve mama sandalyesini taşıyarak salona geri döndüm. Sandalyeyi salondaki büyük masanın başına koyduğumu gördükleri dakika birkaç kat daha şaşırmışlardı.

"O da mı bizimle içecek?" diye soran Niall'ın sesindeki saflık beni gülümsetmişti. Kafamı salladığımda aralarında tekrar bir bakışma geçti. Daha önce ona bira içirmeye çalışmışlardı ve dördünü de evden kovmuştum, evet. Ancak zaten gerçekten içirmeyeceklerdi, çocuk kokusunu alınca hapşırdığı için bunu çok tatlı bulmuşlardı ve koklatıp durmuşlardı. Bu yüzden söylediğim şey onları dehşete boğmuş gibiydi.

Mutfağa geri döndüğümde peşimden geldiler. Logan'a bardakların olduğu tepsiyi verdikten sonra içki dolabımı açıp en ağırlarından birini çıkararak onu da Harry'e verdim. Onlar içeri geçerken Bear'ın sütünü ısıtmaya koymuştum. Bunu gören Niall rahat bir nefes verirken dolaptan çikolata tozunu çıkardı. Bear'a çok sık çikolatalı süt vermezdim çünkü bunun da sağlıksız olduğunu düşünürdüm. Ancak gördüğüm kadarıyla bugün soslu cips ve çikolata yemişti, bir günlüğüne sağlıksız beslenebilirdi.

Her şey tamam olduğunda biberonu doldurup çalkaladım ve onu da Louis'nin kucağındaki Bear'a verdim.

"Üstümü değiştirip geliyorum." kafalarıyla onayladıklarında eşofman takımı giyip salona geri döndüm. Hepsi masanın etrafinda, başta mama sandalyesindeki Bear olmak üzere oturmuşlardı.

"Kızlar nerede?" diye sordum tek boş sandalyeye otururken, içkileri dolduran Harry, "Bear'ı uyutup merkezdeki fuara gittiler. Muhtemelen şimdi Destiny'nin evindelerdir." diye açıklama yapmıştı. Bear'ı uyandıranın kim olduğunu sormadım, bu dörtlü evdeyken bebek uyuması mucize falan olurdu.

Hepimiz aynı anda içkilerimizi aldık ve sessizce içmeye başladık. Bu yıllardır yaptığımız bir şeydi. Birlikte oturur ve sırayla sorunlarımızı söyleyerek içerdik. Normalde zaten beş aptaldık, içince daha kötü oluyorduk ama en azından depresyon havamızdan anında sıynlıyorduk.

"Biliyorsunuz, bebekler kirletir. Ve temizlik hastaları kir görmekten hoşlanmaz. Başından beri olmayacağının farkında olmalıydım."

İşin güzeli de, asla birbirimizi teselli etmeye çalışmazdık. Acı çekilecekse, çekilecektir. Kimse bunu önlemeye kalkışmasın ve kendi derdini söylesin.

"Yıllar sonra bir kıza karşı bir şeyler hissettim ve başkasıyla randevusu olduğu ortaya çıktı." Logan devam edince aynı anda içkilerimizden yudum aldık. Ne olduğunu anlamayan Bear ise öylece bize bakıp sütünü içiyordu.

My Therapy // Ziam MayneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin