Her insan başını yastığa koyup tavana baktığında belkide başkaları icin saçma ama kendisi icin cok guzel hayaller kurar...
Ben de suan bu yumuşak yatağın icinde tavana bakarken hayal kurmak isterdim. Ama kurulacak ne hayalim var ki ? Neyi hatırlıyorum ki hayalini kurayim.
Acaba sevdiğim aşık olduğum birisi var mıydı ? Beni seven ? Veya sevgilim? Anılarımız var mıydı? Birlikte neler yaşamıştık ? Kalbimi nasıl hızlı hızlı çarptırmıştı ? Kokusu nasıldı peki ? Öpüşmüş müydük ? Bana yaklaştığında kalbim yerinden çıkarcasina çarpmış mıydı? Nasıl tanışmıştık ? Anılarımız.. En çok merak ettiğim..Neler yaşamıştık.?
Off Allah'ım deliricem ! Her ne kadar bu sorular kafayı yememi sağlasa da her ne kadar tavana baktığımda hayaller kuramasam da şuan huzurluydum. Bu oda bu yatak bu odadaki herşey Barış kokuyordu. Neden bilmiyorum ama bu koku bana huzur veriyor.
Ben bunları düşünürken kapı çaldı.
-Girebilirsin.
-Günaydın uykucu.
-Uykucu değilim ben.
-O yüzden bu saatte uyanıyorsun.
-Pekii sende ukalasın.
Yüzüme garipçe bakmaya başladı. Ne var bunda ? Sadece şakalasiyorduk.
-Bu kadar alingan olamazsın.
-Kahvalti hazır.
Odadan çıkmıştı. Ne giyinecektim ki ? Kıyafetim yoktu. Sanırım suan aşağıya üzerimdeki, Barış'ın bol pijamalariyla inecektim..
Aşağıya indiğimde gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kaldı. Kahvaltıda bir kuş sütü yok dedikleri bu olsa gerek. O sırada Barış mutfaktan elinde tabaklarla gelmeye başladı.
-Hem uykucu hem de tembelsin. Neden giyinmedin ?
-Sen de bayaa marifetli çıktın. Ayrıca giyecek bir şeyim mi var sanki ?
-Gel sana giyecek bişeyler vereyim.
-Haha bana kendi kıyafetlerinden mi vermeyi düşünüyorsun ?
-Hayır elimizde tam size göre kıyafetler var bayan.
Yüzümü şaşkın bir ifade almıştı.
-peki
Barış merdivenden çıkıyordu. Bende onu takip ediyordum. Bir odaya gelmistik. Sanırım bir kıza aitti. Odaya beyaz ve mor renkleri hakimdi.
Barış bir eline sarı bir elbise diğerine pembe bir elbise aldı.
-Hangisi ?
-Fark etmez
Dedim ve elinden sarı elbiseyi sertçe aldım. Odanın banyosuna girdim. Banyo dolabında ojeler ve kadın parfümleri vardı. Kimindi bu oda ? Bu elbiseler ? Barış'ın nesi oluyordu? Sevgilisi mi vardı yoksa ?
Bir dakika ya ! Sanane Hazal !?! Neden sinirlenmistim ki ?
Aşağıya indiğimde Barış masaya oturmuş beni bekliyordu.
-Kıyafetler güzelmiş. Sahibi kimse zevki iyiymiş.
-kurt gibi açım. Hadi otur da yiyelim.
Ben bu kıyafetlerin kime ait olduğunu öğrenmeye çalışırken bana cevap vermemişti yaa !!
-Barış benim iş bulmam lazım. Yani sürekli seninle kalacak degilim.
-Yine mi başladık?
-Sen ne dersen de iş bulmam lazım.
-Tamam ama bekle biraz. Hem ben de iş ararım sana.
-Peki.
-Hadi kahvaltı bitsin alışverişe çıkalım. Sana kiyafet alalım.
-Olmaz.
-Neden ?
-Çünkü param yok.
-Hazal kızmaya başlıyorum.
-O zaman borç diyelim?
-Tamam inatçı keçi tamaaam. Hadi araba da bekliyorum seni.
***
Arabaya bildiğimde Barış mutlu görünüyordu.
-Hayırdır yüzünde güller açıyor.
-Hiç sadece herşey fazla güzel..
-Nasıl yani ?
Bana döndü ve gözlerimim içine bakmaya başladı. O bakınca neden böyle hissettiğimi bilmiyorum. Bana yaklaşmaya başladı...Ellerimi ellerinin içine aldı. Yüzümü inceliyordu suan. Ve kesinlikle kızarmışımdır. Sonra tekrar gözlerimin içine baktı.
-Bak sen gelmeden önce hayatım cok sıradandı. Yalnızdım. Ama sen daha geleli 1 gün olmasına rağmen herşey değişti sanki. Mutluyum. Bana kalsa hiç gitmeni istemem ama sen yine inatçılık yapacaksın.
Söyledikleri karşısında sustum. Yol boyu sadece radyodaki şarkıyı dinledik...
Sil baştan başlamak gerek bazeen..
Herşeyi sıfırlamak...
Sil baştan sevmek gerek bazen...
Herşeyi unutmak....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIŞIKLI UKALA
Romance. "Bana küçük kız demeyi kes!" heceleyerek konuşmuştum herhâlde sesim böyle daha sert çıkmıştır. "Ayrıca ben yanlış bir şey yapmadım. Ukala olduğunu eminim sana daha önce birileri söylemiştir! Ben de sana bunu hatırlatıp kendine gel diye üstüne suyu...