"yapma!" giderek üzerimde bana yaklaşırken tuttuğum nefesimle ona bakmaya başladım. küstahça kıvrılan dudakları sürekli ilgimi çekmeye çalışıyordu. park jimin, insanların ilgisini nasıl çekmeye çalışması gerektiğini iyi biliyordu.
masum falan olmadığını bildiğim halde benden her zaman bir şey isterken kullandığı masum ifadesini kullanmayı ihmal etmemişti, eh, içine biraz da müstehcen bakışlar ekleyince ne yapacağımı bilemez bir hale gelmiştim. "neyi yapmayayım yoongi-shi?"
onu üzerimden itmeye çalıştım fakat kollarımda bunu yapacak gücü hissedemiyordum bile, her yerim uyuşmuştu. "sikeyim, bu yanlış, tamam mı? bu yaptığın şey yanlış."
"doğru dediğimi hatırlamıyorum zaten." omuzlarını silkti, sanki ortada dönüp dolaşan bu şey çok normalmiş gibi davranması sinirlerimi bozuyordu.
yutkundum, alt bölgemiz birbirine değerken konuşmak çok zordu fakat yine de dudaklarımı araladım, bununla onun bakışları da dudaklarımı bulmuştu. "arkadaşlar bunu yapmaz."
ıslak dilini kalın dudakları üzerinde gezdirirken beni adeta sınıyordu. "neyi yapmazlar?"
sinirle gözlerimi yumdum. "salak ayağına yatmayı bırak jimin, biz arkadaşız ve arkadaşlar birbiriyle yatmazlar."
üzerimde doğruldu ve o an kalktığını zannedecek kadar salaktım, bu sefer de tam anlamıyla kucağıma otururken dudaklarımdan kaçmaya çalışan ufak iniltiyi yuttum. "yanlışın var yoongi-shi. arkadaşlar yalnızca birbirlerine aşık olmazlar."
ufak parmakları tişörtümün eteklerinde gezerken tenime sürtüyordu ve gerçekten de kanıma girebildiğini bedenimin kaskatı kesilmesiyle anlamıştım. "seninle anlaşma yapalım. birbimizden faydalanacağız, şu aralar aşk işlerine ayak atmak istemiyorum ve senin de seks hayatının pek iyi olmadığını biliyorum."
"n-ne varmış benim seks hayatımda?" sinirle konuşup doğrulmaya çalışsam da kısılan gözleri ve düzgün dişleriyle gülümseyip ellerinden birini göğsüme yerleştirdi ve sırtımın tekrar yatakla buluşmasını sağladı.
"kandırma beni yoongi. sana birkaç teknik öğretirim, ilerde kullanman için işte. anlaştık mı?" yine hafifçe üzerimde eğilirken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. gerçekten, bunun yanlış olduğunu biliyordum fakat bir yanım bu teklifi kabul etmek için adeta yanıp tutuşuyordu.
"b-ben..." gözlerim ondan kaçmaya çalışırken sanki kendisinin burada olduğunu sağlam bir şekilde kanıtlarcasına kalçasını bana bastırdı ve dudaklarından çıkan herbir kelime adeta şeytan tarafından fısıldanan günahmış gibi beni titretiyordu.
"sen?" anlamıyordum, bunu neden yapıyordu? senelerdir aynı evi paylaşan ve küçüklükten beri birbirimizi tanıyan arkadaşlardık. beni hiçbir zaman bir ağabey olarak görmediğini biliyordum, ben de onu kardeşim gibi görmemiştim zaten. yalnızca, aynı üniversiteyi kazandığımızda en iyi birbirimizi tanıdığımız için aynı eve çıkmaya karar vermiş iki arkadaştık sadece. bunları düşünürken bile arkadaşlığımızın temelinde bir çıkar ilişkisi olup olmadığını sorguluyordum.
"bunu neden istiyorsun? yani, neden benimle?" sorgulayıcı sesim kendisini bulduğunda bir an bile tereddüte girmeden konuşması tüm tüylerimin diken diken olması için yeterli bir sebepti.
"çünkü girdiğim hiçbir ilişki o günki gibi hissettirmemişti ve ben bunu tekrar hissetmek istiyorum. şimdi anlaştık mı?" aramızda gerçekleşmemesi gereken ufak temasları, gerçek anlamda girdiği cinsel ilişkilerin önünde tutuyor olmasını kaldıramadım; yine sorguluyordum, yine sorgulayacaktım. bu işin sonu nereye gidecekti bilmiyordum fakat her zaman 'neden ben?' sorusu aklımda bir yerlerde dolaşacaktı.
"aşık olmak yok?" tereddütle sorduğum soruyu başıyla onayladı ve sanki bu yetmezmiş gibi onayını dudaklarından işittim.
"aşık olmak yok."
fakat yine de, bu da yetmedi.
-
zamanım olmadığını hepimiz bile bile bir işe giriştim hadi bakalım
sanırım çok fazla gecikmemesi için bölümleri kısa tutacağım💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENEFITS
Fanfictionmin yoongi ve park jimin, aynı evde yaşayan çocukluk arkadaşlarıydı ve bir süre sonra birbirlerinden faydalanmaya başladılar.