seven

3.3K 298 89
                                    

artık park jimin'in hayatımdaki rollerine bir rol daha eklenmişti: komşu çocuğu, zoraki arkadaş, ev arkadaşı... ve şimdi de seks arkadaşımdı.

bu durumun içine nasıl sürüklendiğimi anlayabilmem için bana zaman tanınmamıştı bile, sanki biri -bu kesinlikle jimin olmalıydı- tarafından kukla gibi hareket ettiriliyor ve sıragelen olayların içinde buluyordum kendimi. son bir haftadır yaşadığım şeylerde aklımın ve yanısıra kalbimin de onayını almayı unutuyor gibiydim; jimin'le yatmanın mantığını aramayı bırakın, onayladığımda bile sormamıştım kendime gerçekten bunu mu istediğimi. düzenli bir ilişkim yoktu, tamam, jimin'in şu olaydan beri aklımdan çıkmadığı da bir gerçekti; fakat gerçekten de istiyor muydum jimin'le cinsel bir şeyler yaşamayı? çünkü senelerdir arkadaşım olan bu çocuk aniden hayatımdaki rolünü bu şekilde değiştirdiğinde biliyordum ki ona karşı tutumum da değişecekti.

ona karşı hislerim de değişecekti. bu, su götürmez bir gerçekti.

aşık olmak yok, demiştik ikimizde. dilimizde saniyelik dolanan üç kelimenin sözüyle kalbimi dizginleyebilecek miydim daha sonraları? tüylerimi diken diken edecek, kalbimi bir koşuya kaptırmışım gibi attıracak tek şey yalnızca tenim üzerindeki nefesi mi olacaktı? size bir şeyin planını aylar öncesinden yaptığımı söylemiştim, yaptığım tam olarak buydu işte. tensel bir ilişkiye girdiğimizde sadece uçkurlarımızla hareket edecek olmamız, işin içine diğer duygularımızı katmayacağımız anlamına gelmiyordu. kesinleşeceğini söylemiyordum fakat büyük bir ihtimaldi işte, gerçi jimin bu konuda epey tecrübeliydi.

"ne düşünüyorsun?" göğsümde yer edinmiş başını bana çevirip bu sefer çenesini yasladığında otomatikman saç telleri arasında gezinen parmaklarım durdu. cevabını bildiği şeyi sormasına güldüm istemsizce.

teklifini kabul ettikten sonra daha fazla dayanamayacağını söyleyerek tekrar dudaklarıma yapışmıştı ilk. dudaklarının yabancılığı aksine o kadar tanıdıktı ki, ince dudaklarıma rağmen onun dolgun dudaklarındaki tüm tadı almaya çalışırken karın boşluğumda gezinen hisleri görmezden gelememiştim. bir süre sonra boynumda ve köprücük kemiklerime ısırıklarını bıraktı, kucağımdayken ne denli enfes göründüğüne ilk defa şahit oluyordum. büyülenmiş gibiydim ve büyülü perim kesinlike oydu.

fakat ne olduysa ondan sonra oldu, içimde bir şeyler koptu.

dudakları tekrar yüzümü bulurken az önceki vahşiliğinden eser kalmamıştı. hızlıydı fakat bu öyle bir hızdı ki, sanki ben kaçıp gidecekmişim ve o bu vakti değerlendirmeye çalışıyor gibiydi. hızlı öpücüklerini yüzümde gezdirirken öylece durmuş, onun dudaklarını hissetmekle meşguldüm. önce kırmızlaştığına emin olduğum yanaklarıma, hemen ardından çenem hizasına bırakmıştı öpücüklerini. daha sonra tekrar dudaklarıma kapandı fakat ona karşılık vermemi beklemeden geri çekildi, az önceki hızına oranla çok daha yavaşça belli belirsiz olan çillerimde gezindi dudakları, ardından kirpiklerimde. öpmeye bile kıyamıyor gibiydi tavırları ve hemen üstüne, elmacık kemiğimde hissettiğim ufak bir ıslaklığın hayalim ürünü olduğunu sanmıştım fakat kucağımda olduğu gerçeği kadar sahiciydi işte.

darmadağın olmuştum.

dudaklarını geri çekti fakat yüzü benimkine yapışık bir vaziyette derince bir iç çekti, anlayamamıştım bu halini fakat kalbim anlamış gibiydi çünkü sol tarafımdaki hareketliliği adlandıramamıştım. seks yapmayı dakikalar önce teklif etmesine rağmen sadece kucağımda kayıp yüzünü boynuma yerleştirirken şaşkınlığımı gideremiyordum. ikimizin de kalp ritimleri düzene girene kadar öylece durduk, o benim kucağımda dinlendi ve ben de yumuşak saçlarını okşadım. yaptığı, dediğine uymuyordu fakat ben ona uymuştum işte.

"yaptığımız anlaşmanın saçmalığını." dediğim şeyle gözleri kısılarak gülerken gerçekten de güzel olduğunu yeni yeni kabulleniyor gibiydim. etrafımdaki çoğu kişi onun kızlardan bile güzel olduğunu söyleyip onu utandırmalarına sebebiyet verirken gözlerimi devirdiğim zamanlara karşı, şimdi ben ne kadar güzel olduğunu söyleyip bana karşı utanmasını istiyordum.

"sızlayan dudaklarım kesinlikle bunu demiyor yoongi." söylediği cümlenin üstüne dudaklarını diliyle ıslatıp hafifçe ısırdığında dikkatim bir süreliğine oraya odaklanmıştı fakat harekete geçmesi gereken yerlerimin çok daha yukarıda olduğunu fark ettiğimde bakışlarımı başka yere çekerken mırıldandım, böyle olmamalıydı.

"ondan değil..."

ona bakmadığımdan dolayı mıdır, bilmem fakat ilgimi tekrar üzerine çekmek olduğundan emin olduğum amacıyla bedenini yukarı kaydırarak ellerini hafifçe boynuma sardığında başımı istemsizce ona çevirmiştim, istediğini aldığında oluşan dudaklarındaki tebessümle tahmin ettiğim amacının bu olduğunu doğrulamıştı fakat cümlesi tekrar dağılmam için yeterli bir sebepti.

"yoksa bana aşık olma ihtimalinden mi korkuyorsun yoonie?" gözlerimin karardığına emindim, belki de ilk defa ona böylesine derin baktığımı o da fark etmiş olmalıydı ki suratına yerleşen muzip ifade giderek solarken beklemeden belinden kavrayıp onu altıma çektim. bunu beklemediği için kesilen nefesi ve uçuşan saçlarıyla güzeldi.

sikeyim, o çok güzeldi ve ben bunu seneler sonra fark ettiğim için aptaldım.

hala kızarıklığını koruyan dudaklarına kapanırken beklemeden beni karşıladı. derin bir öpüşmenin içine doğru sürüklenirken birlikte, kendimi ona bastırarak ikimizin de inlemesine sebebiyet verdim fakat kendimi biliyordum, bunu yapışımın tek nedeni kalbimin sesini duymaması için olduğunu biliyordum. hepsi onun yüzündendi çünkü.

benimle sadece seks yapman gerekiyordu park jimin, beni öperken ağlamamalıydın. fark etmediğimi sanarak kokumu içime çekmemeliydin.

benimle aşk yaşamamalıydın.

-

diğer bölüm 🔞 olsun mu?

BENEFITSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin