ten

3K 259 229
                                    

"tamam, jimin'in bu kadar pezevenk olacağını beklemiyordum." hoseok yanımda kıkır kıkır bir şekilde konuşurken elimdeki içkiyi bir kez daha dikip barmenden yenilemesi için boş bardağı tezgahta uzattım. jimin'in önerisiyle daha önce hiç gelmediğimiz bir bara gelmiştik ve içeriye adımımızı atar atmaz herkesin başka yerlere dağılmasıyla moralim bozulmuştu. jin ve namjoon içmek ve yiyişmek için başka bir masaya geçerken taehyung ve jeongguk ise bu işlemi dans pistinde gerçekleştirmeye karar vermişlerdi. çift oldukları için saygı duyuyordum, bizim yanımızda yiyişmek onları illa ki rahatsız ederdi fakat en azından bir süre beraber takılırız diye düşünmüş, yaşadığım hayal kırıklığımı içime atmaya çalışmıştım çünkü aklımda ister istemez oluşan başka planlar vardı.

mesela grubun diğer çiftleri gibi sarhoş olup park jimin'le kuytu köşelerde yiyişmek gibi.

diğerleri yanımızdan ayrılınca otomatikman hoseok ve jimin ile yalnız kalmış, en sonunda ise bar tezgahına geçmeye karar kılmıştık. her şey güzeldi, istediğim gibi gidiyordu. ona olan doyumsuzluğum giderek kendini belli ediyordu ve sabahtan beri üzerimden alamadığı gözleri bana epeyce gaz veriyordu. içtiğim birkaç bardakla birlikte uzuvlarım giderek gevşemeye başlamıştı ve artık ben de bakışlarına karşılık vermeye başlamıştım. ona meydan okuduğum bakışlarımla yüzündeki gülümseme daha da genişliyordu. zaten yanımızda bizi göz ucuyla izleyen hoseok da aramızdakileri bildiği için çekinme gereği hissetmeden bizi izliyordu. olacaklar belliydi, ikimizden biri diğerimizin bileğinden tutacak ve barın ücra köşelerine çekilerek günün başından beri istediğimizi yapacaktık.

fakat ilk adımı atmaya hala cesaretli olmadığımı hissettiğim için barmenden bir bardak daha içki istemiş, döndüğümdeyse jimin'i dans pistindeki kızlardan biriyle dans ederken bulduğumda resmen dumura uğramıştım.

ve hissettiğim bu şeyin asıl hayal kırıklığı olduğunu kabullenmek istemiyordum.

"saçmalama hoseok, sevgili değiliz biz. sadece çıkar ilişkisi, onun başkalarıyla takılmasına laf edecek değilim." bunu rahatça söylemiştim çünkü hoseok neredeyse tüm detayları öğrenmek için gün boyunca beni usandırmak için peşimden ayrılmamıştı ve büyük bir tehdit karşılığında istediğini almıştı.

"gözlerin pek öyle demiyor ama, resmen kızı öldürecekmişsin gibi bakıyorsun. ayrıca bardağı biraz daha öyle sıkarsan kırılacak, haberin olsun yani." dediği şeye kadar gerçekten de eklemlerim beyazlayana kadar sıktığım bardağı fark etmemiştim bile. içkiyi yine tek bir dikişle bitirip tezgaha sertçe bıraktım bardağı. önümde resmen kızın biriyle sevişircesine dans ediyordu; sanki yaşadıklarımız bir hiçmiş gibi, sanki benimle yaşadığı şeylerin başkalarıyla yaşadıklarından kat be kat daha iyi olduğunu söylememiş gibi. kolları arasında o kızın değil de ben olmadığım her saniye damarlarımdaki kan sanki fokurduyor ve beynime vuruyordu adeta.

hissettiğim kıskançlık değildi, ki böyle bir şeye hakkım bile olamazdı, birkaç tensel şey yaşadık diye onu kıskanacak değildim hem. sadece, onu gördükçe aklıma tüm haftasonunda yaptıklarımız doluşuyor ve sinirlerime hakim olamıyordum. belki de, ben de onun gibi akışına bırakmalıydım.

"kafanda neler çevirdiğini bilmiyorum hoseok ama sandığın gibi bir şey yok, hatta sana bunu ispatlayabilirim." ve geldiğimizden beri bar tezgahının diğer ucunda bana bakan kızın tekiyle göz göze geldim, bakışlarından rahatsız olduğumu bile bile ona doğru adımlarken aklımdan geçen şeyin intikam olup olmadığını bilmiyordum. sadece, beynimden bir takım düşünceler geçiyordu ve kanımda dolaşan alkol, bu düşünceleri biçip tartmadan eyleme geçirmeme neden oluyordu. kıza doğru attığım her adımda kızın yüzündeki gülümsemesi daha da artıyordu, yaptığım şeyin ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum ancak kızın yanına ulaşıp belinden kavrayarak dudaklarına yapıştığımda her şey için çok geçti.

BENEFITSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin