Sorun yok Emre! Sadece... Şey... Sadece üff! Bu gün kaç kere daha bu şekilde 'şey' gibi saçma salak şeyler söyleyeceğim."
Emre bana döndü ve ellerini omuzlarıma koyup konuştu.
"Şimdi ağabeycim sen bir kaç metre uzağa gidip karışmıyorsun, hatta sınıfa gidiyorsun. Seninle sonra konuşacağız. Anlaşıldı mı?"
"Emre saçmalıyorsun! O benim arkadaşım ve sende ona vurmayacaksın !"
Emre sırıttı ve,
"Öyle mi? Kim demiş?! Sen mi? Görelim o zaman!"
Diyip Karan'ın yüzüne yumruğunu geçirdi. Karan yana düşen kafasını kaldırdı ve dudağının kenarını kan varmı diye yoklayıp arkasında harekete geçen arkadaşlarına eliyle dur işareti yaptı. Ardından p*ç smile yaptı. Bu 'sen bittin oğlum her şey yeni başlıyor.' demekti. Ben mi? Beni hiç sormayın. Bir kaç kişi gibi ufak bir çığlık ve dehşet ifadesiyle onları izliyordum. Bu dakikadan sonra ne olur bilmiyorum ama felâketin habercisi olacağı kesin.
✒✒✒✒✒✒
Karan, Emre'ye yaklaştı ve yüzündeki şeytani gülümsemeyle
"Olay mı istiyorsun?"
dedi ve cevap vermesini beklemeden yumruğu yüzüne indirdi. Emre geri yalpalamıştı.*KARAN'DAN DEVAM*
Bana yumruk atarak hata etmişti. Anlıyordum kız kardeşini kıskanmıştı. Ben de zaten konuşarak halledecektim. Tabi bana yumruk atmasaydı. Ona yumruk atmamla sendelemişti. Bir adım geri gittim ve toparlanmasını bekledim. Bizim çocukların hareketlendiğini anlayınca arkamı dönmeden onlara hitaben konuştum.
"Hiç biriniz karışmıyor."
Toparlanıp bana baktı ve nereden geldiğini çözemediğim daha doğrusu çözmek için uğraşmadığım bir cesaretle,
"Aynen olay istiyorum." dedi ve bana yumruk atmaya kalkıştı. Tabikide kalkışmakla kaldı. Üç senedir boşa dövüş yapmıyorum ben herhalde. Bileğini ters çevirdim ve biz erkeklerin hassas noktasına olan noktaya tekme atıp ufak bir geriye doğru itime hareketiyle itip yere düşürdüm. Üstüne eğilmiş tam burnunu kırmak için yumruk atıcaktım ki dikkatimi mor saçlı kız kardeşi çekti. Gözlerini bana dikmiş ne olur yapma der gibi bakıyordu. O sırada bir ses duydum.
"Karan, ne oluyor burda? Hemen kalk oradan."
Bu ses çoook sevgili amcam, saygı değer müdür beye aitti. Altımda ki çocuğa döndüm ve herkesin duyabileceği bir şekilde konuştum.
"Sakın benden birine bulaşmaya kalkışma. Bir dahaki ne bö-"
"Ağabeycim?"
Lafımı bölen kız kardeşim Hira'mın o naif sesiydi. Hızla ayağa kalkıp arkamı döndüm.
O bana değil arkamda yedi yumruktan dolayı burnu kanayan ve hala yerde yatan çocuğa bakıyordu. Yüzünü kapatmak için sağa doğru kaydım. Görüş alanına girince kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve
"Ağabey onu sen mi bu hale getirdin?" dedi. Sessizce yüzüne baktım. Bir iki saniye sonra kendimi toparlayıp gülümseyerek ona doğru ilerledim. Önüne gelip diz çökütüm ve ellerini tutup konuştum.
"Hayır, lolipopum. Ben ona yardım ediyordum."
Bir anda heycanla boynuma atlayıp,
"Canım abim benim. Seni çooooook seviyorum."
dedi. Boynumdan ayrılıp konuşmaya devam etti.
"Bende ona yardım edebilir miyim abi?"
Bana maviş gözleriyle masum masum bakıp sorduğu soruyu istemeyerekte olsa reddettim.
"Olmaz ağabeycim, büyünce."
Herkes bizi duyuyordu ve hiç yadırgamıyorlardı. Onlarda bir tek Hira ile bu şekilde konuştuğumu bildikleri içindi zaten. Hira kömür karası belini bile geçen saçlarını geri savurdu ve yuvarlak çerçeveli gözlüklerini işaret parmağıyla ileri doğru itti. Bu çok bilmişlik yapacağı zamanki hareketleriydi.
"Ama abicim ben doktor olacağım ya hani. Ondan senden çok şey biliyorum bu yüzden de ona senden daha iyi yardımcı olabilirim."
Cevap vermek için dudaklarımı araladım ama bir anda arkama doğru koştu. Arkamı döndüğümde yerde yatan çocuğun ayağa kalkmış olduğunu gördüm. Hira'da onun önünde durmuş soru soruyordu.
"Şey, beyefendi iyi misiniz?"
Çocuk bana baktı ve sonra Hira'ya dönüp eğildi hızla onlara doğru yürüdüm. Gülümseyerek onun saçını okşadı ve
"Beyefendi mi? Küçük hanım siz bu yaşınızda bu kadar kibar konuşmayı nereden öğrendiniz? Adım Emre. Ya sizin adınız ne? Kaç yaşındasınız?"
Hira gülümsedi ve sağ tarafına döndü. Bir kızın elinde selpak pakedini görünce ona doğru yürüdü ve kafasını kaldırıp
"Hanımefendi selpağınızı alabilir miyim?"dedi.
Kız gülümsedi ve elinde ki selpağı uzattı. Hira teşekkür edip hızla onu aynı pozisyonda bekleyen çocuğun yanına gitti. Bir selpak çıkarıp burnunun etrafında ki kanları silmeye başladı aynı zamanda da konuşmaya.
"Benim adım Hira. Abim bana lolipopum der. Çünkü çok tatlıyım. Annem bana su ırmağım der. Çünkü bir içimlik su kadar zarifim. Yedi yaşındayım. Birinci sınıfa gidiyorum. Büyüyünce doktor olucam. Ve son bir şey daha acırsa söyleyin. Bir dakika bu son. Size ne diye hitap etmeliyim?"
Emre denen çocukta Hira'nın burnunu tutan elini tuttu ve
"Adın çok güzelmiş Hira. Kendini çok güzel tanıttın. Bana Emre ağabey diyebilirsin. Baksana ne diyeceğim, küçük doktor hanım. Ben burnumu gidip bir temizleyip buz tutayım olur mu? Sonra bir daha ki karşılaşmamızda ben sana bir şeyler ısmarlarım daha iyi tanışırız."dedi.
Beni şaşırtmıştı. Yani benim dövdüğüm insanlar genellikle beni ve çevremde ki kimseyi sevmezler ama Emre sanki daha demin onu döven ben değilmişim gibi kız kardeşimle konuştu. Hira,
"Aynen öyle yap sen Emre ağabey, eğer ağabeyim izin verirse dediğini bir ara yapabiliriz."dedi.
Emre onun saçını okşadı ayağa kalktı. Hemen yanına mor saçlı kız geldi. Hira'ya el salladı. Hira'da ona el sallayınca gözlerime baktı ben hiçbir tepki vermeyince müdüre baktı. Amcam ona kafasıyla gidebilirsin işareti yapınca kardeşiyle okulun içinde doğru yürümeye başladı. Herkes dağıldı. Bizimkiler yanıma geldiler. Hira'da yanıma geldi ve
"Ağabey, bana kızmadın değil mi? Ben sadece yardım ettim. Hem bu benim görevim olacak ilerdi. Alıştırma yapıyorum."dedi.
Gülümseyip başına bir buse kondurdum.
"E bari bu seferlik kızmayım. Sen söyle bakalım. Niye bu gün okula gitmedin?"
Amcam yanımıza gelip Hira'nın yerine cevap verdi.
"Zümre varmış. Velileri aradılar çocukları alın diye. Bende Hira'yı aldım eve götürüyordum. Ama o tutturdu ağabeyime gidicem diye. Bilirsin inadı inat aynı sen. Ben de el mahkum getirdim."
Hira konuşmama müsade etmeden,
"Ağabey, bende seninle derse girebilir miyim?"
Hira bir ara benimle yine derslere girmişti ve benim derslerime bayılıyordu.
"Girersin."
Havaya zıplayıp ellerini birbirine vurdu.
"Oleyyy."
Doruk,
"Oooo bulut gözlü hanım. Beni unuttunuz."
Hira Doruk'a sarıldı ve,
"Olur mu hiç ağabeyim. Seninde dersine girerim.
Ama ilk üç ders ağabeyimin sınıfına gitmeliyim. Çünkü tüm ağabeylerimle birer kez oturmalıyım."
Her kes Hira'nın dediğine gülüp ona laf atarken Hira'yı gelip bir kız istedi. Elinde top vardı onunla oynayacakmış. Hira'da isteyince kabul ettim. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. Doruk'un sesiyle tüm gözler ona döndü. Aslında ben onunla konuşucaktımda ertelemiştim, Hira var diye.
"Şey... Lara varya. Dün ki kız. Ben ona... Şey..."
Sinirle,
"Doruk, geveleme söyle."dedim.
"Ben ona bizimle arkadaş olmasını teklif ettim."
Hep bir ağızdan,
"Ne yaptın sen, ne yaptın?"Veee sonunda bölüm. Vallahi sınav haftalarımdı. Bu günde hasta olup okuldan eve geldim. Kendimi biraz iyi hissettim sizi daha fazla bekletmemek için klavyenin başına geçtim. Hepinizi seviyorum. Hayırlı akşamlar.😘💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZDAKİ LEKE
Ficção Adolescente"Sen kaşındın."diyip. Ayağımın kenarındaki boş olduğunu tahmin ettiğim tenekeyi büyük bir hışımla kızın kafasına geçirdim. Teneke gerçekten düşündüğüm gibi boştu,etrafın kirlenmediğine sevinecekken evde olmadığımı hatırlayıp bu saçma düşünceyi kafam...