Medyada ki BORAN, yani Lara'nın değişiyle HAYDUT BORAN 😁
"Anne gerçekten kaçıncı olduğunu bilmiyorum ama yine ve yine özür dilerim."
Şu anda ne mi oluyor? Annemden kaçıncı olduğunu sayamadığım özrümü diliyorum ama ne çare annem pekmez diyor haşhaş demiyor. Ay! O nerden çıktı? Yarabbim açlık kafama vurdu. Emre ve anne gazap trafiğinden kurtulup Hakan amca nutuk trafiğine girmeliyim, ordan sağa çıkttık mı mutfağa gidip aç karnımı doyurmalıyım. Yoksa maza-allah akşam uyurken kendimi filan kemire bilirim açken ben ben değilim yavruuum. Al işte bir kanıt bu yavrum ne ya yeminle kendimden tiskindim.
"Kız sen beni duyuyor musun?! Allah'ım sen bana sabır ver. Ya, ben nerede yanlış yapıyorum?"
Annemin isyan dolu sesi beni kendime getirdi. Son sözü beni üzmüştü. Böyle düşünüp kendini yıpratmasını istemiyordum. Emre bunu fark etti ve duruma el atmak için lafa karıştı.
"Şule teyze merak etme sen biyerde hata yapmıyorsun. Bilmiyor musun? Lara bu, kafasına eseni yapan delini tekidir. Hem hatırlamıyor musun? Bu deliyle ilk günlerde kavga ettiğimiz bir gün benim telefonumu alıp rehberimdeki tüm erkek arkadaşlarıma 'senin sevgilin seni benimle aldatıyor.' yazmıştı. Kızlarda 'aynı tek boynuzlu at ile yılan karışımı bir yaratığa benzeyen botoks yığınısın.' yazmıştı. Bununlada yetinmeyip telefonumu parçalamıştı. Sende bana 'Üzülme yavrum, delidir ne yapsa yeridir.' demiştin. Şimdide ben sana diyorum. Üzülme Şule teyze, delidir ne yapsa yerdir."
Emrenin söyledikleri annemi biraz da olsa rahatlatmıştı. O günü adım gibi hatırlıyordum. Anneme doğru yaklaştım ve sarıldım. Annem ilk duraksayıp tirip moduna girsede fazla dayanamadı ve oda bana sarılıp konuşmaya başladı.
" Ah, uslanmaz deli kızım benim. Ne kadar korktum bir bilsen. Emre bana arkadaşlarınla olduğunu 5'te geleceğini söylemese deliye dönerdim herhalde. Ama sen 6'da gelince biraz daha geç kalsaydın polise gidiyordum. Bir daha habersiz bırakma beni olur mu? Ha! Unutmadan o telefon bir daha sessize alınmayacak."
Annem sonuna azarınıda ekleyerek konuşmaya bitirdi. Gülümsedim ve olumlu anlamda kafamı salladım. Hakan amca annemi dinlenmesi için odaya gönderdi ve o kadar kısa okadar kısaki! 55 dakika boyunca nutuk verip sonunda oda odasına çekildi. Son trafik yani Emre trafiği kalmıştı. En korkunç trafik. Sesli bir şekilde yutkundum. Emre bana doğru bir adım attı, ben bir adım geri attım. Bu ben masaya çarpana kadar devam etti Emre kulağımı çekmeye başladı ve aynı zamanda hesap sormaya.
'' O çocukla bu saate kadar ne yaptın?!''
Aklım doğruyu söylemek gelsede söylemedim. Yoksa yarın çok büyük bir kavga olurdu.
"Ne yapayım Allah aşkına Emre? Yemek yiyip dolaştık. Vaktin nasıl geçtiğini anlamamışız.Telefonumda sessizdeydi."
Emre kuşkuyla bana bakıp. Tek kaşını kaldıramadığı için tuhaf bir suratla konuşmaya başladı.
"Telefonun gerçekten sessizdeydi yani?''
''Ay! Evet daha kaç kez söyleyeceğim?''
Emre'ye yalan söylemeyi hiç sevmiyordum. Ona ilk defa yalan söylüyordum. Şakasına bile asla yalan söylemezdim. Ama son söylediği doğruydu.
''Bir daha asla ama asla seni kurtarmam akıllı ol. Bir de bildiğine eminim ama ben yine de hatırlatayım cezan bu kadarla sınırlı değil."
Dediklerinin ardından kulağımı bırakıp merdivenler yöneldi. Bana neler yapabileceğini düşünmemeye çalışarak kendimi kemirmemek için mutfağa yöneldim. Sonrası ise günün en güzel dakikalarıydı tabi yemek sahnesi de öyleydi. Duşumu aldım ve üzerime kıral şakir pijamalarımı geçirip gergedan gibi kendimi yatağa atıp bilinç altıma kendimi teslim ettim.
🦏🦏🦏
*EMRE'DEN*DEVAM
Sessiz olmaya dikkat ederek Lara'nın odasına girdim. Çekmecesine doğru adımladım ve çok nadir kullandığı makyaj eşyalarını bulunduğu çantayı alıp ona doğru ilerledim. Yatağın kenarına oturdum ve makyaj çantasını kucağıma koydum diğer eşyalarıda yere koydum. Allah tan uykusu derindi kaçık dağ keçisinin. Yapıcağım şeylere vereceği tepkiyi düşünerek sinsice sırıttım. O zaman ne diyoruz başlasın ceza seansı. Üzerine doğru eğildim ve adlarını bilmediğim eşyaları yüzüne yedirdim. İşim bittikten sonra geri çekilip eserime şöyle bir baktım, o anda aklıma bunu çıkarırken ki saçma sapan cümleleri ve öfkesi geldi. Kahka atmamak için kendimi zor tuttum. Ayağa kalktım ve sağ eline çıkmaz kalemle 'ben bir deli dağ keçisiyim. İşim gücüm yoktur işsiz çayırlar da otlar, gezerim.' yazdım. Yatıp kalkıp dua etsin insaf edip anlına yazmadım. Ve sıra birinci cezanın son etabında. Getirdiğim bir kova buzlu sütle karıştırılmış suya baktım. Buzları hala içindeydi ama hala erimemiş olan yedek buzları da kalıbından çıkarıp suyun içine attım. Kovayı elime aldım ve Lara'nın başından aşağı tüm vücudunda gezdirdim. Salak,''Dondurma yağmuru, dönüşüm zamanı benten.''
Diyerek uyandı. Yataktan ayağa kalktığı gibi yere kapaklandı. Ben hunlarca gülerken o sinirle yerden kalkmaya çalışıyordu.
*LARA'DAN* DEVAM
Sonuda ayağa kalkıp cırlamaya başladım."Yaa! Sen ne insafsız bir insansın, ben tam 12 gündür bu günü bekliyordum. Benten aşkım rüyama girmişti. Tam birlikte Necati'nin yanına gidiyorduk sen beni sütlü-"
Bir dakika bir dakika ben az önce sütlü mü dedim? İNANAMIYORUM! Sütlü sade sütlü şuan üstüme boca edilmişti. Vay, insafsızın oğlu vay! Biliyor benim sade sütten nefret ettiğimi ondan sütlü suyu boşaltıyor başımdan aşağı annemden korkmasa suyla karıştırmadan dökecekti ama yemedi tabi. Benim annem kolay lokmalık baklava mı be?!
"Sen! İnsafsız mısın yaa?!''
Şeytanice sırıtıp cevap verdi.
''Sana cezan bitmedi demiştim deli dağ keçisi. Konuşma bitti biraz daha cırlarsan o sade sütü üztünde değil midende bulursun. Şimdi doğru banyoya!''
Korkumdan cevap veremedim. Tamam! Kabul Emre'de kolay lokmalık baklava değil. Beni banyoya ittirip kapımı kapattı. Ardında çok geçmeden odamın kapısının açılıp kapanma sesi geldi. Üfff ya! Şimdi kim hem kendini hemde odayı temizleyecek. Söylene söylene aynanın önüne geldim. Gördüğüm şeyle nerdeyse çığlık attım. Beni palyonçaya çevirmişti. Yaa anne yaa! Bıktım be yaa! Teoman'ın isyan şarkısını çalın bana gelsin. Sadece sebebi isyanı aşkı denilen yeri değiştirip, sebebi Emre cezaları deyin. Yüzümü yıkamak için elimi kaldırdım ve o lanet yazıyıda gördüm ne kadar yıkarsam yıkayayım çıkmadı. Pislik ne olacak işte. Çıkmaz kalemle sağ elime yazmıştı bir de. Ya sabır! Hızla duşa girdim. Banyodan çıkıp okul eteğimi giydim üzerinede kısa kollu siyah üzerinde beyaz şekiller olan switimi giydim. Siyah kot ceketimle çantamı alıp odaya şöyle bir göz attım. Amaan boş ver dedim ve odadan çıktım. Acaba okulda bu gün ne olacaktı?
Uzun bir aradan sonra yine ben. Biraz gecikti bunun için özür dilerim. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur =)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZDAKİ LEKE
Genç Kurgu"Sen kaşındın."diyip. Ayağımın kenarındaki boş olduğunu tahmin ettiğim tenekeyi büyük bir hışımla kızın kafasına geçirdim. Teneke gerçekten düşündüğüm gibi boştu,etrafın kirlenmediğine sevinecekken evde olmadığımı hatırlayıp bu saçma düşünceyi kafam...