#5

6 0 0
                                    

Evetttt bakalım bugün ne haltlar yiyeceğiz...
Zil çalınca CanCan'ın omzuna yattım. Çok rahat ne yapayım? Sonra dışarı çıkmaya karar verdik. Tam sınıfın kapısından çıktık, merdivenlerden iniyorduk ki arkadan birisi " Nida" diye seslendi. Seslenen kişiyi algıladığım anda gözlerim 4 değil 244 açıldı. Refleks olarak sesin geldiği yöne döndüm. CanCan ile elele olduğumuz için o da dönmek zorunda kaldı. Elele sesin geldiği yere yani Bora hocanın yanına gittik. Hoca bir elimize, bir de bize baktı;
- Utanmıyor musunuz?
Sürekli aynı tepkileri alıyorduk. Ama bu gerizekalılar anlamıyordu bizim kardeş olduğumuzu. CanCan sinirle;
+ Utanılacak bir şey görmüyorum ben ama?
- Sevgilinle bir öğretmeninin karşısında elele geziyorsun. Sence de bundan utanman gerekmiyor mu?
+Sevgili olmadığımız için gerekmiyor hocam. Nida benim kardeşim. Bu tür şeyleri Nida ve ben ile aynı cümlede duymaktan nefret ederim ayrıca.
- Peki. Nida diğer elin boş kalmasın. Ben 9-F sınıfına derse gireceğim. Çantamı oraya bırakıver. Elin de dolmuş olur.
+ Tamam.
Elinden çantayı alıp 9-F ye bıraktım. Sonra da bahçeye bizim mekâna doğru yol aldık. Bu gerizekalı da bizi sevgili sandı. :) Komikler ya.
.
.
.
(Bora'dan )

Nida ve Can'ı elele görünce çok şaşırmıştım. Evet yanyana oturuyorlardı. Evet sürekli birliktelerdi. Ama bu kadar ulu orta elele tutuşmalarını beklemezdim. Beklemeyi siktir et , okulun ortasında olmamalıydı böyle şeyler. Onları öyle görünce beynim yerinden çıkıp bir süre havada kalıp tekrar olması gereken yere döndü. Bir süre tüm düşünme kabiliyetimi kaybettim. Buna müdahale etmeliydim. Aklıma gelen bir fikirle;
-Nida.
Biraz anlaması uzun sürmüştü. Galiba onları o durumdayken bir öğretmeninin görmesini istemiyordu. Bir süre sonra dönüp bana doğru  geldiler. Tam karşıma geldiklerinde hem ellerine hem de yüzlerine baktım. Bir an için umut etmiştim sadece. Bir utanma görmek istedim yüzlerinde. Göremeyince;
-Utanmıyor musunuz?
+Utanılacak bir şey görmüyorum ben ama?
dedi Can sinirli olduğunu belli eder bir şekilde.
- Sevgilinle bir öğretmeninin karşısında elele geziyorsun. Sence de bundan utanman gerekmiyor mu?
+Sevgili olmadığımız için gerekmiyor hocam. Nida benim kardeşim. Bu tür şeyleri Nida ve ben ile aynı cümlede duymaktan nefret ederim ayrıca.
     Çok şaşırmıştım. Gerçekten de sadece arkadaş mıydı onlar? Şoku atlatıp;
- Peki. Nida diğer elin boş kalmasın. Ben 9-F sınıfına derse gireceğim. Çantamı oraya bırakıver. Elin de dolmuş olur.
+Tamam , dedi düz ve soğuk bir sesle. Sonra da çantayı elimden aldı. Ben de öğretmenler odasına gidip bir Sütlü Köpüklü Latte yaptım. Zaten oda boş gibiydi. Gidip köşeye oturdum ve düşünmeye başladım. Nida ile hiç iyi tanışmamıştık. Hatta direk boktan bir tanışmaydı.
Okulda yeni dönemin , yeni yılın ilk günüydü. Gayet heyecanlıydım. Çünkü kamudaki ilk görevimdi. Daha önce de özel okullarda öğretmenlik yapmıştım. Ama olsun bugün ilkti. İlk derse girerken telefonumu sessize almıştım. Ama ne yazık ki titreşimini kapatmayı unutmuştum. Derste sürekli titrediği için elime alıp arayan kim diye baktım. " Evren" arıyordu. Neden arıyordu ki? Derste olduğumu biliyordu . Yine  beni sinirlendirmeyi başarmıştı. Titreşimini kapatıp ters olarak masaya bıraktım. Sonra da zaten tanışmayla geçmişti ders. Ders bitince " Çok şükür ki bunu atlattık. Şimdi sıra yeni sınıfta" diye geçirdim aklımdan. İkinci dersim 9-E ' deydi. Sınıfa gidip orada Evrenle konuşmaya karar verip 9-E'ye doğru ilerledim. Tam kapıyı açacaktım ki içeriden bir kız sesi " Lan çok yakışıklı. Bana, gel benimle yat , dese yatarım amq." Sonra farklı bir kız sesi daha " Yemin ettt! Demek ki dehşetül vahşettir lan o!" Yok artık. Nasıl bir kız böyle konuşur? Dayanamayıp sınıfa girdim. Öğretmen masasında kumral, kısa boylu , siyah saçlı, kahverengi gözlü, gözleri Işıl Işıl tatlı bir kız oturuyordu. Kız beni farkedince önce bir süzdü sonra da telefondaki kişiyle vedalaşıp telefonu kapattılar. Biz bir süre konuştuk. Daha doğrusu tartıştık. Sonra o da gitti. Bu sırada aklımdan aslında çok tatlı bir kız olduğunu ama  asiliğin ona  gıcıklık kattığını geçirdim.
Evet . Aslında çok tatlı. O günden bu güne kadar yaptıklarını düşündüm. Hep bir asilik yapıyordu. Ama yine de bu tatlı , güzel ve şirin olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Nedense ona karşı içimden korumacı bir tavır sergilemek geliyordu. Neden ama? Telefonumun çaldığını farkedince elimi cebime atıp telefonumu çıkarttım. "Evren" arıyordu. Sessize alıp tekrar cebime koydum ve kahvemi de alıp sınıfın olduğu kata çıktım. Telefonumdan bildirim sesi gelince ekranı açtım. Evren'dendi. Mesaja girdim ve okumaya başladım. "Neden telefonlarım açılmıyor? Neden mesajlarıma cevap verilmiyor? Neyse bunları konuşacağız. Bu akşam bizim her zamanki barda senin doğum günü partisi veriyoruz. Özellikle çağırmak istediğin birisi varsa çağır sen de . Şimdiden iyi ki doğdun Yakışıklımmmm." Bugün benim doğum günüm mü? Evet doğum günümdü. Sonra da derse girdim.

***

(Nida)
Ders yine matematikti. Ne lanet bir ders ama. Ben yine kafamı masaya gömdüm. Bizim inek CanCan da soru çözüyor. Son 1 dakika .
59
58
.
.
.
.
3
2
1
Ve zilll. Çok güzel bir ses ya bu. CanCan'a kapıyı işaret ettim ve ellerimi  kapüşonumun cebine koyup sınıftan çıktım. Arkamdan da CanCan. Hemen bizim mekâna gittik. Keşke hocalar olmasaydı da bir sigara yakabilseydim burada. Esra;
- Kanka konuşalım mı?( Bir sorun olduğunu sesini duymadan, direk yüzünden anlayabilirdiniz.)
+Olur.
- Yürüyelim o zaman.
+Tamam.
Koluna girdim ve yürümeye başladık,  o da konuşmaya;
- Kanka biz ayrıldık.
+NEEEEEE?
Bir anda fazla tepki vermiştim. Çünkü Tolga da Esra da birbirlerini çok seviyordu. Devam ettim;
+ Nasıl? Neden?
- Benim yüzümden. Her gördüğüm erkeğe çok yakışıklı dersem böyle olur işte. Bu huyumdan rahatsız oluyormuş. Ve yapamıyormuş. Ben sadece onu yakışıklı bulmalıymışım. Kanka çok kötüyüm. Çok üzgünüm. Ya nasıl ya nasıl? Nasıl bırakır beni? Nasıl yapabilir bunu? Ben onun elini tutmaya kıyamazken , o nasıl bana bunu yapar?
+ Unutursun falan demeyeceğim kanka sana. Şimdi ağlayabilirsin. Ama bugün ilk ve son. Bir daha Tolga için asla ağlamayacaksın. Kanka biliyorsun benim yaşadıklarımı. Ancak böyle atlatıyor insan. Önce çok ağlıyor , çok üzülüyor. Ama sonra susuyor. Acısıyla yaşamayı öğreniyor. Herşeye rağmen mutlu olabileceğini anlıyor. Tamam mı? Sadece bugün.
- Tamam.
Sustum. O ise katıla katıla ağlıyordu. Gerçekten kötüydü. Daha önce onu hiç böyle görmemiştim. Ne yapabilirdim? Nasıl onun üzüntüsünü hafifletebilirdim? Düşün Nida düşün. Aha buldum. Bara gidelim.
+Kanka bu akşam bara gidelim mi?
- Hayır
+ Lütfennnnn
- Kanka sen sevmezsin ki barı.
Haklıydı. Sevmezdim. Gayet saçma ve iğrenç bir yerdi bence. Ama olsundu. Esra mutlu olacaksa giderdim tabi ki de.
+ Sevmek istiyorum belki de . Sanane yaaa . Banane yaaaaaaaaaaa. Gidelim yaaaaaaaaaaa.
- İyi be. Neyin tribi bu ? Anlamadım ki. Neyse. Hangi bara gidelim? Nereyi istiyorsun?
+ Kanka nereden bileyim hangi bar olduğunu? Sanki her boş anımda bardayım.
- Tamam. Çok güzel bir fikir var aklımda.
+ Korkuyorum fikrinden...
- Korkma.
+ Aha sıçtık. Kanka yakaladım o bakışı. Bir fesatlık seziyorum.
Sessiz kalmayı seçmişti. Nefret ediyorum barlardan. Geçmişte hiç gitmedim. Ama olsundu. Yine de nefret ediyorum. Ama Esra'nın mutluluğu için buna katlanabilirim. Katlanabilirim değil mi? Umarım. Sonra lanet giresice zil çaldı . Ben de Esra'ya sarılıp derste uyumasını, istediği zaman istediği konuyu anlatabileceğimi söyledim. Tamam dedi. Ve sınıflara dağıldık.

Gelecek bölüm için çok haince planlarım var 😁😁😁. Bir +18 içeren bölüm olabilir. Seviyorum sizi...
(1082  kelime yazdım. Ee oy beklerim ben buna ;)))

Yakışıklı KimyacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin