Demiştim her yorum yapana bölüm adayacağım diye... Bölümü Profitidil'e adıyorum. :) Geçen bölüm bir çok kişi yorum yaptı. Acayip mutlu oldum. Yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Umarım bir kere yazıp sonra kayıplara karışmazsınız. :D İyi okumalar.
Scorpius yumruklarını sıktığında elindeki kağıt parçası buruştu. Gözlerindeki keskin öfke beni bulduğunda korkmaya başlamıştım. Scorpius bana karşı nazik olmasa da böyle kızgın bakmazdı. Bana bakarak konuşurken bir yanda da ellerini havada sallayarak Albus’a bir şeyler anlatıyordu. Bize doğru gelmek üzere birkaç adım atmıştı ki Albus onu kolundan tuttu ve çekiştirerek ters istikamette götürmeye başladı.
James, “Neyi var bu Malfoy’un?” diye sorduğunda gözlerimi Scorpius’dan çekip önüme döndüm. Kimse James’in sorusuna cevap vermezken bende omuz silkmekle yetinmiştim.
Bir süre daha James ve Sandra ile gezdikten sonra onları yalnız bırakmıştık. Sonuçta bugün James’in dışarı çıkabileceği tek gündü. Sevgilisiyle yalnız olması onu daha mutlu ederdi. Delia ve bende Tılsım sınıfına gitmek için okula geri döndük. Koridorda yürürken öğrenciler hala Rumoribus’u okuyor ve bana bakarak fısıldaşıyorlardı. Kaç defa okuyorlardı bir gazeteyi? Hala neden ellerindeydi o lanet gazete?
Kendimizi sınıfa attığımızda en ön sıraya geçmeyi ve konuşulanları duymazdan gelmeyi planlıyordum. Ama en ön sıranın üstüne oturmuş Slytherin kızlarını görünce sınıfın en ücra köşesine geçmiştim. Delia’da beni takip edip yanımdaki yerini aldığında kafamı sıraya koydum. James’in dediği gibi onlara sülük tozu dökeceğimi söylesem hakkımda dedikodu yapmayı keserler miydi acaba?
Profesör Flitwick sınıfa girip yüksek boylu masasına geçtiğinde kimse susmamıştı. Sanki Profesör sınıfa gelmemiş gibi konuşmaya ve şakalaşmaya devam etmişlerdi. Bunu ilk yılımızda Albus’un gerçekten Profesör Flitwick’in sınıfa geldiğini fark etmeyişinden beri yapıyorlardı. Albus Profesörün kısa boyu nedeniyle sınıfa girdiğini fark etmemişti. Sonunda Profesör masasına geçtiğinde tek konuşan oydu ve onu fark ettiğinde “Özür dilerim Profesör, sizi görememişim.” demişti.
Profesör Flitwick asasıyla masasına vurduktan sonra “Çocuklar, sessiz olun!” diye bağırdı. Herkes sonunda sustuğunda Slytherinli Taylor, “Özür dileriz Proseför, sizi göremedik.” Dedi ukala bir sesle. Taylor’ı Sihirli Yaratıkların Bakımı kitabıma yedirmek istemem normal miydi acaba?
“Her zamanda dediğim gibi, doğru seçilmiş tılsım, lanetlerden ve uğursuzluk büyülerinden daha güçlüdür.” Diye tekrarladı Profesör Flitwick, her yıl dersine başlamadan önce dediği gibi. “Dersimi ve beni ciddiye almamanız bu yılki SBD sonuçlarına yansıyacağına emin olabilirsiniz Bay Gorfeel.”
Taylor’ın yüzündeki ukala gülümseme silinirken sınıfa göz gezdirdim. Genellikle bu şakayı Scorpius ya da Albus yapardı. Ama sınıfta yoktular. Yine nereye kaybolmuştu bunlar?
Profesör Flitwick, “Evet, bu yıl ki konularımız…” diye söze başladığında tebeşir havalanmış ve tahtaya bu yılın konularını yazmaya başlamıştı.
● Susturma Büyüsü
● Fincanlardan Ayak Çıkarma
● SBD: Renk değiştirme Tılsımları, Çağırma Büyüsü
Büyülerin hepsini biliyordum. Yaz tatilinde annemin eski çalışma defterlerini okurken öğrenmiştim. Deneme fırsatım hiç olmamıştı. Ama Tılsım dersinde başarılıydım. Zor olacağını düşünmüyordum. Benim aksime Delia yerinde huzursuzlukla kıpırdanırken seslice burnunu çekiyordu. Stresli olduğunda bunu yapardı. Delia’nın Tılsım dersinde başarılı olmadığını hepimiz biliyorduk. Her yıl en arka sıraya oturup asasını büyü yapar gibi sallayıp boş boş otururdu. Sınav zamanı da benim yardımlarımda sınavı tamamlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüt Yeşili
FanfictionSinirle başımı kaldırdığımda Scorpius gülmemek için kendini tuttu. Son yarım saattir kütüphanenin sessizliği bozan şey Scorpius'un kalemi ritmik hareketlerle masaya vuruşuydu. Başta bunu sorun etmeyerek çalışmaya devam etmiştim. Ama Scorpius'u düşün...