#9

1.5K 107 40
                                    

Bölümü bir hafta kadar geciktirdim, biliyorum. Bunun için çok üzgünüm. Ayrıca uzun yazmaya çalıştım. Ama telefondan yazdığım için uzunluğunu ayarlayamadım. Umarım beğenirsiniz. Bölümü BluePlacebo'ya adıyorum. İlk bölümlerde yorum yapmıştı ve beni çok mutlu etmişti. Neyse çok konuştum yine. İyi okumalar. :)

Ders biter bitmez yatakhaneye çıkıp kitaplarımı bırakmıştım. Odadan çıkmadan önce aynada kendime göz atmıştım ve görüntümün hiçte iç açıcı olmadığını söyleyebilirdim. Astronomi kulesinde yıldızları gözlemlerken aniden bastıran rüzgar saçlarımı dağıtmış ve zaten kabarık olan saçlarımı daha da kabartmıştı. Eğer Scorpius dersten çıkmadan önce "Geç kalayım deme, Weasley." dememiş olsaydı hızlıca bir duş alırdım. Saçlarımı özenle tarar ve Bretta'nın parfümünden sıkardım. Tıpkı bir buluşmaya gider gibi. Ama Scorpius geç kalmamamı istemişti ve benimde onu bekletip, canını sıkmak gibi bir niyetim yoktu. Saçlarımı elimle düzeltip aynada son kez kendime baktıktan sonra koşar adım merdivenlere yöneldim.

Kütüphane koridorunun başında Peeves Hufflepufflı Ellie'nin saçını çekerek tekerleme söylüyordu. Kızda kendini Peeves'in elinden kurtarabilmek için bağırıyor ve bir yandan da saçını çekiyordu. Ellie'nin şişman ve büyük burunlu olması Peeves'i onunla uğraşması için yeterli sebeplerdi elbette. James'e Peeves'la konuşup öğrencileri rahatsız etmemesini söylemesini istemiştim. Ama James kahkaha atıp "Onun tek eğlencesini elinden almamı mı istiyorsun? İmkanı yok." demişti.

"Ellerin tombik tombik,

Kirlenince çok komik

Kirli eller sevilmez

Sana pis derler, pis derler

Şişko Ellie-"

"Peeves!" diye bağırdım. Öylece yanlarından yürüyüp geçemezdim. "Bırak onu." Peeves susup bana döndü ve dil çıkardı. Ardından tekerlemesine kaldığı yerden devam etti.

"Şişko Ellie hiç sevilmez

Pis derler ona, pis"

"Peeves! Yeter!"

"Bir Weasley olduğuna emin misin turuncu kafa? Hiç eğlenceli değilsin." dedi Peeves. Kaşlarımı çatıp sertçe ona baktım. Peeves Ellie'nin saçını bıraktığında Ellie koşarak uzaklaşmıştı. Onun böyle hiçbir şey demeden uzaklaşmasına aslında sevinmiştim. Bu Ellie'yi Peeves'in elinden ilk kurtarışım değildi. Daha sonra gelip teşekkür edeceğine emindim. Burada biraz daha dursaydı Peeves onunla uğraşmaya devam edebilirdi.

"Huysuz Weasley kızı

Çok bilmiş maymun suratlı

Her şeye karışır Weasley kızı"

Peeves'i dinleyip moralimi düşürmek istemediğim için hızla kütüphaneye doğru yürüdüm. Kütüphanenin kapısında dururken derin bir nefes aldım ve eteğimi düzeltirken seslice verdim. Scorpius dersten sonra buraya gelmemi istemişti. Nedeni ne olursa olsun beni buraya çağırmıştı ve birlikte zaman geçirecektik. Heyecanlanmamam imkansızdı. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdiğimde Scorpius'u masaya oturmuş beni beklerken sıkılmış bulmayı bekliyordum. Ama o Albus'la hararetli bir konuşmaya dalmış, gülmemeye çalışarak bir şey anlatıyordu. Burda Scorpius'la yalnız olmam gerekiyordu. Albus'un burda ne işi vardı ki? Sertçe kapıyı kapattığımda ikiside şaşırarak bana dönmüştü.

"Eee?" diye sordum yanlarına giderken. Sesimin fazla sinirli ve soğuk çıktığının farkındaydım ama kontrol edememiştim. "Niye çağırdığınız beni?" Scorpius beni gereksiz bir şey yüzünden çağırmıştı. Ve bende buna boşu boşuna sevinmiştim. Onunla yalnız kalma hayali başlı başına saçmaydı. Albus'un neden gelmeyeceğini düşünmüştüm ki?

Zümrüt YeşiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin