Bu bölümü kimseye ithaf etmiyorum amk!!!
♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤
Kara bulutlar toplanmış, şehrin her bucağına devasa yağmur kütleleri indiriyordu.
Sonbahar rüzgarları , dökülen ağaçların yaparaklarını sokaklarda savurup duruyordu.
Yeni kral, bir sürü atama yaparak kraliyeti düzene almış, komşu ülkelerle barış antlaşmları imzalamıştı.
Eski kraliyete bağlı aileler, askerler , aristokratlar, ve bir sürü politikacı gövde gösterisi eşliğinde eski gemide halka açık bir şekilde infaz edilmişti.
Kuzey kıyıları, günlerce geçmiyicek bir kızıl rengine bürünmüştü.
Yeni kral ve yönetim kadrosu büyük bir ziyafet düzenlediler ve ülke çapında halka güven aşıladılar.
Her şey son 2 aydır toz pembe ilerliyor hiçbir kötü durum oluşmuyordu.
Ülkedeki her vatandaş mutluydu, birisi hariç.
Maximilien , sevdiği kadını ve daha doğmamış kızını o gün kaybetmişti.
Daha 19 yaşında olan bi genç bu kadar acıya dayanması oldukça zordu.
Nitekim öylede oldu, o gün sahildeki askerler ve krala tezahürat yapan halk bir katliama kurban gitmişti.
Öfkeden deliye dönen Maximilien gemiyi havaya uçuran okçu birliğini acımasızca katlettikten sonra sahildeki halkın arasına dalıp , önüne geleni ikiye ayırmıştı.
Bu olay ne kadar kanlı olsada müdahale edilmişti. Orda ölen sivil halk ve okçu birliği haberi, daha krallığa yayılmadan haberin üstü örtülmüş ve gizlenmişti.
Genç adam şu an olabilicek en kötü yerdeydi.
İf şatosunda, en ağır cezaya çarptırılan kişilerin atıldığı hücrelerin birindeydi.
Şatoya gelmeden önce dantianı sakatlandığı için sıradan bir ölümlüden bir farkı yoktu.
Yeni başbakanın oğlu olması ona bir ayrıcalık tanımamıştı.
Genç adamın hücresinde bir ayağı toprakta olan yaşlı bir ihtiyar daha vardı.
Sağır ve dilsiz olan bu herif 49 senedir bu şatoda mahkumdu.
Maximilien' ın gözleri ağlamaktan morarmış yanaklarında akan gözyaşları yüzünden iki çizgi oluşmuştu.
Göz torbalarına diyicek yoktu zaten.
"Sizi kurta...ramadı..m"
Her düşündüğünde gözyaşlarına engel olamıyordu.
Geminin patladığı esnada bir kızının olduğunu öğrenmişti.
Bu onun acısına acı katmaktan başka bir şeye sebep olmamıştı.
Sevdiği iki kadın onun kolları arasından kayıp gitmişti, hemde babasının ve aptal insanların iktidar sevdası yüzünden.
Genç adam hücrede bulunan tek küçük deliğe baktı.
İçeriye sızan ay ışığı azda olsa etrafı aydınlatıyordu.
Gardiyanlar çoktan katları terk etmiş kulede toplanarak yemek yiyorlardı.
Genç adam son 2 aydır bu şatonun her rutinini ezberlemişti.
Sabah güneş doğarken gardiyanlar gelir , herkese bir parça ekmek dağıtır ardından su yada sidik benzeri sıvılar vererek ölmelerini engellerlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDREA
Fantasy"Benden Hafif bir meltem olmamı mı istiyorsunuz??" "Ha aha haaa" "Size Kasırganın gücünü tattırmama izin verin "