BÖLÜM 170

3.6K 363 79
                                    

Tüm islam aleminin Berat kandilini,
Hristiyanların da Paskalya bayramını kutluyorum  :)

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Gece , hiç olmadığı kadar soğuk ve acımasızdı. Kapının önünde, diz çökmüş bir vaziyette oturan Jagonun gözleri kapalıydı. Dağınık saçları, kar yağışından dolayı beyaza bürünmüştü.

"Be.....ben mutluy..ydum"

"Buraya , iki hayatım boyunca sahip olduğum tek aile için gelmiştim"

Kapalı göz kapaklarından , karanlık gecede bir damla dökülmüştü. İnci gibi parıldayan bir damla gözyaşı.

Bir tutam karın üzerine düşen ufak damla , ufak kar kütlesinin üzerinde hemen donmuş ve yok olmuştu.

Jago, dakikalarca oturmaya devam etti. Sessiz bir şekilde oturuyor vücudundaki vahşi kan akışını dindirmeye çalışıyordu.

"Hayır!!! Hayır!!! Öfkelenmiyicem"

"Hayııııır........"

Ellerini kafasının arasına aldı ve gözlerini beyaz zemine dikmeye başladı.

Sivrilemeye başlayan dişleri ve pençeleri kontrolü dışına çıkıyordu. Ayağa kalktı ve gözle görülemeyecek bir hızla kuzeye doğru uçmaya başladı.

Gözüne ilişen yer Mavi ejderha sıradağları idi, bu gezegende kendini ilk defa bulduğu yer.

Saniyeler içerisinde dağın yüksek bir kısmına konuşlanmıştı. Soğuk havayı ciğerlerine çekerken sakinleşmeye çalışıyordu.

Yarım saat geçmişti ki kan akışı normale döndü ve pençeleri tekrardan körelmeye başladı. Öfkesini kontrol altına almayı başarmıştı.

Yere çöktü ve uzakları seyretmeye başladı, Yılan imparatorluğunun mutlak hakimiyeti altında tüm bu topraklar onlara aitti.

"Ustaa...Alfanśo....Annabel"

"Neden yalnız bıraktınız beni?"

Sesi çaresiz ve hüzün dolu bir tınıyla, tüm dağ silsilesin de yankılanmaya maruz kalmıştı.

Gün doğumuna yakın bir saatte kırmızı bir şahin dağın yamacına konmuştu, üstünden inen 10 yaşlarında görünen bir çocuk gözlerini yukarıya dikmişti.

Küçük bedeninden beklenilmeyecek inanılmaz bir çeviklikle dağı tırmanmaya başlamıştı, attığı her adım onu onlarca metre yukarıya fırlatıyordu.

Jago, bu küçük misafirini çoktan fark etmişti. Luisi ürkütmemek için kanatlarını geri çekerek normal hâlini aldı ve oturmaya devam etti.

Masum yüzlü küçük çocuk , Jagonun oturduğu yamaca gelince sessiz bir şekilde geldi ve kayanın diğer kısmına çökerek ufku izleyen Jagoya eşlik etmeye başladı.

Güneş ufukta belirdiğinde olağanüstü güzel bir manzara oluşmuştu. Gün ışığı bembeyaz karlardan yansıyor kayanın üzerinde yan yana oturan ikiliye vuruyordu.

Luis ustasının yanın da hiç çekinme belirtisi göstermiyordu, aksine yüzünde silik bir mutluluk vardı.

Elini kaldırdı ve boyutsal yüzüğünden çıkardığı bir yiyiceği kokladı. Yiyeceği tarif etmeye çalışırsak Jagonun eski hayatındaki dönerin , büyülü yaratık etinden yapılanıydı.

Ekmeğin arasında etten çok yeşillik bulunuyordu. Luis elini tekrar salladığın da kağıda sarılı yeni bir ekmek elinde belirmişti.

Sonunda içinde bulundukları sessizlik durmunu bozmuştu.

ANDREA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin