41. Kağıt

2.5K 128 0
                                    

"Bunu bulduğunda ona söylersin. Pınarla evlenmeyi hala düşünüyor musun? Kararın ne Talha?"


Evet Ne demem gerek şimdi....


"Tamam Dede. Kabul ediyorum. Nasıl yaparsınız bilmem ama nikâhımızı kıyabilirsiniz."

"Tamam. Masamın üzerinde ki tableti bana getir."

"Tamam dede."


Ayağa kalkıp Masamın üzerinde ki Tableti elime aldım. Dedemin yanına geri dönüp yerime oturdum. Dedeme Tableti uzattım.

Ekranı açıp bir uygulamaya girdi. Tabletin kalemini kenardan çıkarıp bana uzattı.

"Imzanı at."

Tableti elime alıp imzamı attım.

"Bu ne için?"

"Nikahın için Talha."

"Dede Pınarın imzası peki. Geri kalan şeyler?"

"Belediyede çalışan dostlarımız var. Onlar resmi işleri hallediyorlar ben şuan imzanı gönderdim. Melek Hanımda pınarın imzasını taklit edebiliyormuş. Yarım saate kalmaz evli olacaksınız. "

"Böyle bir şey yapabilecegimizi bilmiyordum!"

Dedem güldü. Bu yaptığımız kanunen doğru değildi ama bir sorun olacağını sanmıyorum. Her şeyi ayarlarlar. Dedem tabletine gelen bildirimle dikkatini tabletine verdi.

Telefonu çalınca kulağına götürdü. Tabletini kenara bıraktı.

"Tamam gözümüz aydın o zaman. Resmen dünür olduk."
" Tamam görüşürüz." Diyerek telefonu kapattı.


Telefonu tabletin üzerine bıraktı bana döndü.


"Hayırlı olsun Talha. Artık Resmi olarak Evlisin."

"Bu kadar çabuk mu?"

"Evet Melek Hanım imzayı önceden göndermiş. Bizde gönderince halletmişler hemen."

"Ben şimdi Pınarla evli miyim artık!!" Dedim. İnanamıyorum.

"Evet artık resmi olarak evlisiniz. Karını bulman gerekiyor artık. Daha ölmeden Torunumun çocuklarını görmek istiyorum ben."

"Dede daha gelin ortada yok sen çocuk lafı ediyorsun." Dedim tebessüm ederek.

"Gelini bulacağız Talha. Gelin kızımız bulunacak."

"Inşallah dede.....  Neyse Sen Anneme artık evli olduğumu söylersin. Ben gidiyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz. Dikkat et kendine."

"Tamamdır."



Dedemin odasından ayrıldım. Odama geri dönüp Arabamın anahtarını aldım. Evden çıkıp arabama doğru yürüken karşımda koşu yapan biri dikkatimi çekti. Üzerinde ki kıyafeti Pınara da almıştık. Pınar almak için tutturunca bende alıp evimize göndermiştim. Bana yakın bir mesafedeyken soluklanıp bana döndü. Yanıma gelip saati sordu.


"Kolunda şuan saat var bana neden soruyorsun?" Diyerek cevap verdim.


"Iyi sevdim seni. Pınara sadık gibisin. Telefonun dinleniyor olabilir diye seni arayamadı. " diyerek tam arkasını dönünce yere düşecek gibi oldu. Belinden tuttum.


"Iyi misiniz? Pınarı tanıyor musunuz?"

"Cebine bak. Çaktırma." Diyerek yanımdan uzaklaşmaya başladı.


Araca geçip telefonumu çıkardım. Harunu aradım.


"Abi bende tam seni arıyordum." Dedi açar açmaz.

"Ne oldu var mı bir şeyler?"

"Yok abi. Yengem Furkan abiyle değilde kız kardeşiyle konuşmuş telefonda. Annesinin bodrumda olup olmadığını sormuş. Aradık Annesini yanına uğramamış aramamışta."

"Emin misiniz? Yalan söylüyor olabilirler." Dedim.


Cebime bakınmaya başladım. O kız ne ayak anlamadım. Cebimde bir kağıt olduğunu hissettim. Çıkarıp elime  aldım. Bir yandanda Harunu dinliyordum.


"Yok abi kız kardeşiyle bulut abi konuştu ağzından laf aldı. Direk sormadı. Sen neredesin abi?"

ZAMANIN GETİRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin