Azra
Kalemi yüzüncü kez elimde döndürürken, okula yeni gelen edebiyat hocası Sinan bana seslendi. "Dinliyor muyuz, Azra." Sebepsizce nefret etmiştim hocadan, yada belki de diğer edebiyat hocasını gerçekten seviyordum. "Hayır," dedim omuz silkip. Eh yalan değildi.
"Ne demek, hayır? Ben burda duvarlara mı konuşuyorum?" Heves kıkırdarken yanımdaki Ece de güldü. "Siz buradaki yirmi sekiz kişiyi duvar olarak mı görüyorsunuz?" Dedim kaşlarımı kaldırıp Sinana bakarken. "Görüyorsunuz, hocam." Dedi Sinan bana sert bir ifadeyle.
Rahat bir ifadeyle arkama yaslandım. "Bana hocam demenize gerek yok, Sinan hocam." Derya hayvan gibi bir kahkaha atarken Heves de ona katıldı. Yonca sırıtarak omzuma vurarken Sinan hoca sinirli adımlarla yanıma geldi. "Üç gün boyunca okul çıkışı bir saat cezaya kalacaksın, böyle bir saygısızlığa tahammül edemem, Azra." Omuz silktim, zerre umrumda değildi.
Yerime otururken Denizle göz göze geldik. Uzun süredir hep böyle oluyordu. Bakışlarımı Denizden çekip tahtayı izlemeyi başladım.
________________
Bomboş geçen bir saat sonunda evin ziline bastım. İçerden koşma ve yuvarlanma sesleri geliyordu. Oflayarak Zile tekrar basarken eğilip botlarımı çözmeye başladım. Kapı açılırken diğer botumu da çıkarıp başımı kaldırdım. "Noluyor lan, eve sağlamlık testi mi yap- Deniz?"
Deniz dudağını büküp elini kapıdan çekti. "Şey, hoşgeldin Azra." Sırıtarak içeri girdim. Deniz arkamdan kapıyı kapatırken bir el omzuma dokundu. "Pardon garson hanım, kalbiniz ne tarafta acaba? Yolu bulamıyorum da?" Göktuğun sarhoş olduğu apaçık belli sesiyle iç çekip elini ittim. Yakasından tutup salona Onur ve Ayşegül'ün yanına sürükledikten sonra kapıyı arkalarından kapadım.
Deniz elini ensesine götürüp göz ucuyla bana baktı. "Azra gidecek başka yerleri yoktu,"
"Sorun değil, Deniz." Dedim cümlesini yarıda keserek. Deniz kaşlarını çatarken kahve yapmak için mutfağa girdim. Kapı kapanma sesi gelince Deniz'in de peşimden geldiğini anladım. yarım saat boyunca ikimiz de konuşmadan dururken kahve makinesinden gelen sesle tekrar tezgaha döndüm. "Azra, annem nerden biliyor?"
Kahveyi doldururken duraksayıp bardağı tezgaha bırakıp Denize döndüm. "Deniz, cidden seninle bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Dedim omuzlarımı dikleştirip. "Seninle derken, Azra." Sinirle yutkunup bana bakınca. Yanına ilerledim. Duvara yaslanmıştı.
Bir elimi duvara koydum. "Hani bana demiştin ya, sana hayallerimi anlattım diye, bende anlattım. Kimseye anlatmadığım, hatta hala kendime dahi itiraf edemediğim şeyleri." Deniz yakınlığımızı yüzünden başını kaldırıp bana baktı.
"Ben neden böyle bir şey hatırlamıyorum?" Derin bir nefes alıp başımı biraz daha eğip Denize yaklaştım.
Bakışlarımı Deniz'in gözlerine çıkarınca dudaklarıma baktığını farkedip gülümsedim. Bir elimi beline koyup kendime çekerken Deniz ellerini boynuma sardı. "Biz, şuan ne yapıyoruz?" Diye fısıldadı.
"Hiçbir fikrim yok." Diyip aramızda kalan azıcık mesafeyi de kapattım. Dudaklarım Deniz'in sıcak dudaklarına değerken Deniz bir elini yanağıma koyup parmak uçlarında yükselince alt dudağını öpüp güldüm.
Bir adım atınca Denizde geriye doğru bir adım atmak zorunda kalmıştı. Deniz'in sırtı duvara değince bir elimi sırtında dolaştırıyordum. Hafifçe geri çekildim. Deniz kıpkırmızı bir yüzle bana bakarken ikimizde derin nefesler alıyorduk.
Bir elimi bacağına götürünce Deniz dudağını ısırdı. "A-azra," o kadar tatlı duruyordu ki dayanamayıp dudağımı tekrar dudağına bastırırken Deniz'in hamlesiyle dillerimiz buluşmuştu. Deniz bacağını belime sararken iki elimi de beline koyup düşmemesi için tuttum. Başımı hafifçe eğip Deniz'in dudağını emerken kapının ardına kadar açıldığını duydum.
"OHA! OHA OHA OHA! HEVES! HEVES, DERYA!" Ilgazın on metreden bile duyulan sesiyle Deniz hızla geri çekildi ama çok geçti. Kızların hepsi kapıdan bize bakarken Heves dizlerinin üstüne çöktü. "Allah'ım, Yarabbim. Ya Rabbim, sana binlerce kez şükürler olsun!" Elini yüzüne götürüp bize bakarken Deniz utançla inleyip arkama saklandı.
O sırada sarhoş olan Onurun bağırışı geldi. "Kahve pişirirken işi pişirdiler valla. Bari duvarları rahat bırakın be!" Başka zaman olsa hepsine laflarını yedirirdim ama şuan tek istediğim kızların odadan çıkmasıydı.
Derya içeri girerken Dudu şokla bize bakıyordu. "Gi siz benim imanli evimde, gi bi de benim imanlı mutfağımda!" Ellerini dizine vururken sadece sustum. Hasret hönkürüp kapıya tekme attı. "Lan! Yeter anasını satayım aşkı memnu final sahnesini mi çekiyoruz. Az önce Denizle öpüştük, Heves bağırmayı kes polis çağıracaklar." Dedim konuşma yetimi geri kazanınca. Deniz saçını başını düzeltip yanımda dururken Heves bakışlarını kaldırdı.
"Nasıl oldu? İlk kim öptü? Deniz sen ne dedin? Sanki kavga ediyor gibiydin-" tişörtümün kollarını yukarı çekip Hevese bakınca, Derya Hevesi tutup kaldırdı. "Umm,şey ben gidiyorum şeye." Deniz, iki cümleyi yanyana getirebildiği için mutluymuş gibi bana bakarken gülümseyip arkasından baktım. O teleşla odadan çıkarken Ilgaz omzuma vurdu.
Heves enseme vururken Derya da başıma vurmuştu. "Oha, oha yavaş! Heves bildiğin normal öpüşme işte ne istiyorsun anlamıyorum ki?"Heves kahkaha atıp bana baktı. "Ya benim minik kuşum aşık mı oldu yoksa?" Kaşlarımı kaldırdım. "Yok imajıma ters." Heves sinirle kolumu cimcikledi. "Aşık olmuş, olmuş."
Gülüp başımı iki yana sallarken kapıya doğru ilerledim. "Şu kapıyı da yağlanmayın, azıcık ses çıkarsın." Heves sırıttı. "Yağlamayız tabi ahahah,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first time
FanfictionAzra ve Deniz başka bir şekilde, bambaşka kişiler olarak tanışsaydı ne olurdu?