Uzun geçen konuşmanın ardından Kate -Svetlana'nın dadısı olur kendisi- gelmeden önce görüşmeyi sonlandırabilmiştik ve saat 7'ydi.Bu saatten sonra uyursam hayatta işe gidemezdim.Aslında gitmek istemiyordum ama o ayrı bir konu.Svetlana bana hayatını çok fazla ayrıntıya girmeden anlatmıştı -yanıma gelince ayrıntılara girmek istediğini söylemişti- ama bu bile benim hüngür hüngür ağlamamı engellememişti.Ben onu dinleyip ağlarken bile o yüzündeki gülümsemesini korumuş ve kendini unutup beni susturmak için çabalamıştı.O çok güçlüydü ve ona imrenmiştim.Çocukluğunu yaşayamamış ve korku dolu bir hayat yaşamıştı.Çocukluğunu geçirdiği ev çok güzelmiş ama orada sadece dersler alabiliyormuş ve oynamaya izni yokmuş.Ben istediğim oyuncak alınmadı diye ortalığı yıkarken onun tek beklediği sevgiymiş.Ve o bu yaşadıklarını yüzündeki gülümseyle şöyle ifade ediyor.
''Çocukluğumu sattım,17 yılımı sattım babama.Ve karşısında özgürlüğü aldım.Bu bana yeter."
Onun gücüne hayran olmuştum.O...cidden çok becerikli ve güçlüydü.Gözyaşlarım yeniden gelmeden önce onları yerlerine yolladım.Üstüme ne zaman aldığımı bilmediğim yorganı ittim.Dışarısı soğuktu.Eh 2014 yılının mart ayındaydık.Ve Londra'da bu hava normaldi.Üzerime farklı bir iş kıyafeti geçirip banyodaki hazırlıklarımı yaptım.Cidden çok acıkmıştım ve neyseki saat daha yeni 7.30 olmuştu.Hızlı davrandığım için kendimi tebrik ederek midemi susturmak için bir şeyler yedim.
Evden çıkarken saate göz attığımda 8.10'du.Ve bu demek oluyordu ki kahve alabilirdim.Bu sefer arabayla gitmeyi tercih ettim hava cidden göründüğünden daha soğuktu.Üzerimdeki paltoya şükürlerimi ilettim.Çikolatalı mocha siparişimi beklerken bugünümün çok sıkıcı olduğuna kanaat getirdim.
Bu fikrim şirketteki odamın taşındığını gördüğümde değişti.Kaşlarımı çatıp yakında küçük bir masası olan Kriss'e adımladım.Omzuna dokunduğumda irkilmişti.Bakışlarımı görmüş olacak ki hemen ağzını açarak konuşmaya başladı.
"Bayan Miranda görevinden alındı ve sen onun rütbesine getirildin.Herkes senin bu şirketin sahibinin yani Bay Sterling'in kızı olduğunu biliyor ve şimdiden adından baba parası yiyen mızmız sürtük olarak geçiyor.'' Hızla ağzını elleriyle örttüğünde onun buradaki dedikoducu kız olduğunu anlamıştım.Beni haksız yere yargılamaları beni üzsede yapacak bir şeyim yoktu.Ağlamaktan başka.Bayan Miranda kızgın bakışlarla buraya gelirkenbir kaç saniyeliğine gözlerimi kapattım.Tanrım,hayır çok yorgun ve uykusuzum.Saçımda hissettiğim acıyla şok verilmiş gibi bağırarak gözlerimi açtığımda herkes film izlermiş gibi Bayan Miranda'ya,onun elindeki saçlarıma ve bana bakıyordu.Uykusuzdum ve bir şeyleri algılamam geç oluyordu tıpkı bir süre anlamsız bakışlarla hala saçımı çekiştiren Bayan Miranda'ya bakıp onu iteleyerek arkasındaki masaya yapıştırmam gibi.Hızla ona atılacakken geri çekilmemle yere düştüm.Hayatımda klişelere yer yok.Ayağa kalkarken geri çekildim.Belimdeki eller beni geriye doğru götürüyordu.Ne kadar çabalasamda kurtulamamıştım.Bu arada herkes işini bırakmış kavgayı izliyordu.Ayaklarım yere değdiğinde buna bir son vermem gerektiğini hemen anlamıştım.
''Herkes işine dönsün.Oyun bitti.'' Herkes anlaşmış gibi kafalarını salladılar ve koşarak yerlerine geçtiler.Güvenlikte Bayan Miranda'yı dışarı çıkartıyordu.Arkama baktığımda yine kapüşonlu ve gözlüklü birini gördüm.Klişe.Niall olduğunu tahmin ettiğim kişi benim onu çekiştirdiğim gibi bu sefer de o beni çekiştirdi.Ama tek fark ben onu ofisime çekiştirmiştim o ise beni 'erkekler tuvaletine' çekiştirmişti.
Gözlük ve kapüşonun altından Niall çıktığında gözlerimi devirdim.Klişe.Hayır,klişe olan Niall'ın olması değil.Sonuçta bir popstar -abimden alışmış olmalıyım- her gün benim iş yerime gelmiyordu.Klişe olan Niall'ın yine gözlük ve kapüşon ikilisinin altından çıkmış olmasıydı.Şaşkın ve korkmuş bakışlarının altında ne kadar masum bir kişiliği olduğunu fark ettim.Genelde insanlara analiz yapardım da.
''Orada neler oldu öyle?Bir an ninjaya dönüştün ve kadına sarıldın.Vuhuuu'' Garip sesler çıkarttığında Bayan Miranda'ya olan sinirimi görmezden gelerek güldüm.Gerçekten küçük bir çocuk gibiydi.Bir an sonra ciddileştiğinde bunu benim dikkatimi bir an olsun dağıtmak için yaptığını anladım.Oops!Yanlış analiz.Ama yaptığı zekice.
''Iıı dün sen gittikten sonra bazı olaylar oldu işte.Bayan Miranda'da olanlara kızıp beni dövmek için geldi.Ama onu hakladım.'' Son söylediğime kıkırdadı ardından yüzü ciddiyetine geri büründü.
''Ayrıntı lütfen.'' Derince bir nefes verdim.Sorguya çekilmekten nefret ederdim.Annemde bunu hep yapardı.Ve zaten Bayan Miranda'ya olan sinirim hala geçmemişti.
''Sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim.Sadece bir kere sana yardım ettim diye sürekli peşimde dolanmayı bırak tamam mı?Dünki olay da senin yüzünden oldu.Bana sürekli sorun çıkartıyorsun.Tamam teşekkür ettin ve bitti.Peşimde dolaşmayı bırak.'' Sinirimi ona kusmakla hata ettiğimi biliyordum ama o an beynimi ben değil öfkem kontrol ediyordu.Kafamı ayaklarıma çevirip tekrar onun yüzüne çevirdiğimde vücudum şok dalgası ile sarsıldı.O.. ağlıyordu.Svetlana'nın dedikleri iğne etkisiyle -iğneden çok korkardım- beynime yerleştiğinde kendimi öldürmek istedim.
''Sıra Niall'da.O grubun en masum ve en duygusal çocuğu.Grubun kurulduğu ilk zamanlarda kimse onu sevmiyordu ve bu çok kötü.Sanırım insanlara güven sorunu var bu yüzden.Çok kırılgandır.Avv çok tatlı bence''
''Ben..üzgünüm.'' Hızla çekip gittiğinde ben hareket edememiştim.Söylemek istediklerim ağzımda kalmıştı.Konuşmak için açılan ağzımı kapattım.Kapı yeniden açıldığında Niall olması umuduyla o tarafa döndüm ama bir çalışandı.Şaşkınlıkla bana bakarken onu itekleyip çıktım.Benimde gözlerim dolurken böyle bir hatayı nasıl yaptığımı düşündüm.Svetlana'nın dedikleri yeniden beynime işlemişti.
''Niall ve sen aynısınız.İkinizde sevdiklerinizin,değer verdiklerinizin söylediklerini çok ciddiye alıyorsunuz.Sevdiklerinizin sizi görmezden gelmesinden nefret ediyorsunuz.Ve ikinizde umursamamayı bilmiyorsunuz.Bu hemen gözlerinize yansıyor.Siz aynısınız.''
Svetlana'nın dediklerini kafamdan çıkartmak istiyordum.Hiç benim lehime değildi.Üstelik onun ve benim aynı olduğumu söyleyince kalbimdeki sızı daha fazla artmıştı.Benim gibi hisseden ya da benim gibi olan birine hiç istemeyeceğim şekilde davranmıştım.Onu kırmıştım.Ve eğer aynıysak biliyordum ki bu uzun süre geçmeyecekti.Londra'ya geldiğimden beri garip davranıyordum.Bu ben değildim.Gerçek hayatla karşılaşıyordum ve masumluğum benliğimdeki çatlak noktalardan sızıyordu.Babamın bana ne demek istediğini şimdi anlıyordum.
''Baba büyüyünce ben de senin gibi olmak istiyorum.Hatta şimdi senin gibi olmak istiyorum baba''Önündeki kağıtlarda olan bakışları bana odaklanınca utanarak kafamı pembe elbiseme doğru eğdim.
''Bende senin gibi olmak ve sonsuza dek öyle kalmak için her şeyimi verirdim.Sen çok masumsun.Ve hayat çok kötü tatlım.Masumluğunun gitmesini istemeyeceksin.Ve masumluğun giderken elinden hiçbir şey gelmeyecek.Acı çekecek ve bu zamanlarını özleyeceksin.Hayat çok acımasız küçüğüm,insanlar çok acımasız.'' Kaşlarımı çattım.Babam benimle bu kadar karışık konuşmazdı hiç.
''Anlamadım baba.'' Yüzünde en sevdiğim gülümsemesi oluştu bende gülümsemek istedim ama ..olmadı.
''Anlayacaksın kızım.Ve anlamamış olmayı dileyeceksin.'''
Şimdi anlıyordum.Ve aynı babamın dediği gibiydi.Ben değişiyordum ve aynı hayat gibiydim.Çok acımasız.Bu gerçek acıtıyordu.Bu gerçek beni olması gerektiğinden daha fazla sarsmıştı çünkü acıtan bendim.Acı bendim.
Yanıma gelen görevliler beni yeni odama götürürken kendimi yıkılmamak için zor tutuyordum.Çok hassas biriydim ve şimdi benim gibi birine bunu yapmış olmam beni yıkıyordu.Bu saçma gelebilir ama bu benim ruh halim.Yeni odama yerleştiğimde koltuğuma oturmak yerine duvarın köşesine gidip oturdum ve ağlamaya başladım.
Acı sensin...
Lütfen sövmek yok.Multiye bakınca garip oluyorum başıma bir ağrı giriyor falan.Yine çok uzun olmadı ama uzun yazmaya çalışıyorum.Umarım beğenirsiniz.
VOTE/YORUM pls.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♣Obsession n.h.
Fanfiction'Cursed' serisinin ilk kitabıdır. @MnchstrUnited Kapak için @MinHosbear 'a teşekkürlerimi sunuyorum. ^^ ©Tüm hakları saklıdır.