Bir yağmur oluşturacak kadar ağladıktan sonra Svetlana olsa ne kadar sulu gözlü olduğumu ve güçlü olmam gerektiğini söyleyeceği aklıma geldiğinde kendime gelip oturduğum -büzüştüğüm- yerden kalktım.Bacaklarım uyuşmuş olduğu için bunu yaparken bayağı zorlanmıştım tabii.Tam koltuğuma kendimi attığımda kapım çalmıştı.'Girin' komutunu verince daha önce görmediğim biri girdi.Kaşlarımı kaldırıp ona baktım.Gözlerim muhtemelen kızarmıştı ve akmayan maskara sürdüğüme şükrettim.Genelde sonra temizlemeye üşendiğimden normalini kullanırdım.Her neyse.Konumuz bu değil.
" Ben yaptığım projeyi getirmiştim ve..." Elini ensesine götürüp kaşıdığında ben hala onu boş gözlerle süzüyordum.
"İyi misiniz diye bakmak istemiştim.Erkekler tuvaletinden çıkarken iyi görünmüyordunuz da." Demek tuvalete giren oydu.Tamam, onu görmüşüm ama o zaman kafam yerinde değildi.Hatırlatırım.Genelde kendi içimde konuşur ve sorularıma kendim cevap verirdim.
"Ben iyiyim,teşekkürler.Bakabilir miyim?'' Önce ne dediğimi anlamamıştı sonra kaşlarımla dosyayı işaret ettiğimde küçük bir küfür savurduğunda hafif gülümsememe engel olamadım.Verdiği dosyaya göz atmadan önce koltuğa otumasını işaret etmiştim.Konuşmayı bu kadar çok seven biri olarak bu benim için rekordu.
Projesi güzeldi yalnız birkaç eksiklik ve hatalar vardı.Dosyanın üzerindeki adı okuyarak ona döndüm.
''Pekala Matt, projen güzel-bunu dediğimde rahatlıkla nefes vermişti- ama birkaç eksiklik ve hatan var.Tekrardan gözden geçir.'' Şaşkınlıkla bana bakarken acaba yüzüme bir şey mi oldu diye düşündüm.
''Bayan Miranda hatalarımız olduğunda projeyi çöpe atar ve yeniden çizmemizi isterdi.''
İşte en nefret ettiğim kısım.Karşılaştırılmak.Kaşlarımı çattım.
''Ben Bayan Miranda gibi mi görünüyorum acaba? O ve ben farklıyız.Gidebilirsin'' Ağladığım zaman çabuk sinirlenme gibi bir huyum vardı maalesef.Matt başını sallayarak usulca dışarı çıktı.Kafamı ellerimin arasına alarak klasik bir film sahnesini gerçekleştirdim.
Ben her zaman için kararsızdım ve birisinden yardım almam gerekiyordu.
Bakınız; ne yapacağımı bilmiyorum.Niall'dan özür dilemeliydim değil mi? Ya da laflarımın arkasında mı durmalıydım?Oflayarak telefonumu elime aldım.Svetlana'nın numarasını çevirdim.Neyseki para gibi bir sorunumuz yoktu.
Telefonun bir çalıştan sonra açıldı.Telefonu hiç elinden bırakmazdı zaten.
" Hey?''
"Merhaba Anabelle.''
"Merhabaa."
"Bir sorun mu var?Sesin iyi gelmiyor." İç çektim.Svetlana gibi bir arkadaşa sahip olmak benim için harika bir şeydi.
''Ben bir şey yaptım...''
"Anlat bakalım tatlım.Bir çıkış yolu buluruz elbet."Derin bir nefes alıp anlatmaya başladığımda sözümü kesmeden sessizce beni dinliyordu.Nefes alışverişi hızlandığında sinirlendiğini anlamıştım.Diyeceklerin bittiğinde nefesimi verdim.Telefon kapanmıştı.Sinirlenmişti ve kendini sakinleştirdikten sonra tekrar arayacaktı.Hep böyle olurdu.Benim gibi pişman olacağı şeyler söylemezdi.Yaklaşık 10 dakika sonra beni aramıştı.
" Yaptığının ne kadar yanlış olduğundan bahsetmiyorum tamam mı?Neyseki sadece fangirl'üm Directioner olsaydım sana hiç istemediğin şeyleri söyler ve çok fena döverdim." Nefesimi tuttum.Gerçekten yapardı.Hep anlatmıştı.
"Sen hala şirketteki odanda mısın?Abini ara ve Niall'ı bıraktığı adresi öğren.Kendini affettir.Eminim ki çok kötü hissediyordur.Ha bu arada adresi bana da at lazım olur belki.'' Kıkırdadığında bende güldüm.Dediklerinde haklıydı.Bunu yapmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♣Obsession n.h.
Fanfiction'Cursed' serisinin ilk kitabıdır. @MnchstrUnited Kapak için @MinHosbear 'a teşekkürlerimi sunuyorum. ^^ ©Tüm hakları saklıdır.