24.Bölüm~Canımızsın Ulan Canımız☪

4K 296 70
                                    

Sabah en erken uyanan Bahar'dı. Kalkıp kahvaltıyı hazırlarken gözü dipte birbirlerine sımsıkı sarılmış sarmaş dolaş yatan Fatoş ve Rabia'ya takıldı. Rabia bacaklarını Fatoş'un bacaklarına sarmış Fatoş ise kolları ile çocuğuna sarılan bir anne edası ile Rabia'ya sarmıştı. Onların bu haline Bahar gülmeden edemedi. Onların bu bağlılığına hayran kalıyordu her defasında.

Kahvaltı hazırlanırken kızlar yavaş yavaş uyanmaya başladılar. İlk uyanan Ceren'di. Ardından sırayla Asena ve Beyza uyandı. Onların ardından Fatoş uyandığında göğsünün üzerine başını yaslamış Rabia ile olduğu yerde kaldı. Gözleri kapalı başının üzerinden öptü ve tekrar uyuya kaldı. O sırada odaya Bahar girdi. Gördüğü görüntü karşısında zorlukla gülümsedi. Zira geldiklerinden beri Rabia ile olan bu hareketlerden ötürü kötü hissediyordu. Bir aylık süre içerisinde Fatoş'a o kadar alışmıştı ki kendisinden başka biri ile samimi olsun istemiyordu. Yaptığı bencillik ile irkildi. Hepsi kardeş değil miydi onların? Rabia onun kendini kötü hissettiği anlarda yanında olmadı mı? Şimdi kardeşim dediği diğer kızın kötü olduğu anlarda tabi ki yanında olacaktı. Onların ilişkileri daha önceye dayanıyordu. Fatoş'un yaşadığı o trajedi zamanında hep Rabia yok muydu yanında? Utandı bu düşüncesi için. Kızları hiç uyandırmadan odadan çıktığında Rabia yalandan kapattığı gözlerini araladı. Uzun zamandır onda olan tavırlarının değiştiğinin farkındaydı. Ne zaman Fatoş'u arasa telefonu o açıp uyuyor, duşta, mezarlıkta diyerek Fatoş'la konuşmasına izin vermemişti. Dün akşamki tavrında ise kesin emin oldu. Bahar Fatoş'un yaşadığı acıyı kendisi de yaşadığı için bir tek yaralarını ona göstersin, beraber saralım istiyordu. Ama Rabia... Rabia ikisinin içindeki yarayı elinde olsa alır onlardan ciğeri patlarcasına koşarak uzaklaştırırdı hiç düşünmeden. İkisinin içine kapanmasını onu uzaklaştırmalarını istemiyordu. Bazen onların karşısında Hazar ile yan yana oturmaktan bile utanıyordu ama Allah'ın verdiği kadere isyan edip asilik etmiyordu. Bahar'ın bu tavrına kızmadı da. Eski Rabia olsa dik başlılıkla her an kavgaya hazır bir kız olurdu ama Serkan'dan sonra değişmişti. Bu yüzden kendine söz verdi

-"Senin için de kendimi yakarım Cennet Gelinim." Fatoş'un kollarından çıkıp yüzüne baktı. Renkli gözlerinin altı gecelerinin uykusuz geçtiğini çığlık çığlığa haykırıyordu. Gözlerinden öptü. O sırada da Fatoş uyandı. Tepesinde dikilen siluetin bir an Serkan olduğunu zannetti. Kalbi bir anda hızlandı. Fakat çok geçmeden gözleri sisli perdeden ayrılınca gerçeğe döndü. Zorlukla gülümsedi.

-"Günaydın Sarı Kafam..."

-"Günaydın Gotiğim." Diyerek yanaklarından öptü. Yataktan kalktılar. Fatoş banyoya giderken Rabia mutfağa geçti. Masanın üzerindeki kahvaltılıkları görünce gözlerinden kalpler fışkıracak gibi oldu. Kızlar onun bu haline gülerken o yavaşça kapıdan içeri girdi.

-"Kim bu şaheseri yaratan insan evladı..." Bahar gururla sırıtırken Rabia ona yaklaştı. Kollarını beline dolayıp başını boynuna usulca saklarken Bahar onun boynuna kollarını sardı

-"Ben."

-"Hiii Cennet Gelinim sen bir tanesin bir tane. Bulunmaz bir velinimetsin." Onun yanaklarını öpücüklere boğarken Bahar kıkırdayarak kaçmaya çalışıyordu.

-"Ay dur tamam kuzum ya." Rabia öpmeyi kesip ona sarılınca birbirlerine samimi bir şekilde sarıldılar. Bu sırada kulağına fısıldadı.

-"Benim içim çok özelsin. Bunu sakın unutma." Rabia kendini çekince Bahar onun yüzüne dikkatle baktı. Ve o an anladı kendi hislerini çok belli ettiğini. Ama Rabia ona tavır almak yerine gelmiş onun için de kendinde farklı değeri olduğunu göstermişti. Bir an onun olgunlaştığını anladı. Eski Rabia bunu asla anlayışla karşılaşmazdı.

Benimle Misin? (Çevikçi Serisi-3)🇹🇷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin