Onu bıraktığı gibi bulamamak korkusu içini kemirirken bir yandan da eger,bulursa ne söyleyeyeceyini de bilmiyordu.Akberden ayrıldığı vakit yaklaşık 22 saati geçmişdi.Karanlık ona inat daha da bastırıken Akberi bulmak umudu git-gide alacakaranlık gökyüzüyle birlikte kayboluyordu..
ilerde vahşi hayvan sesleri duyulmaya başladı.Insanların vahşi hayvandan daha korkunç olduğu bir dünyada,tabiat yalnız onlar uyuduktan sonra uyanmaya,canlanmaya başlıyor.Aslında şeytanın ayakta alkışladığı bazı "insan"lar uyumuyordur belki..,hayatınızı ya da hayatlarımızı nasıl alt-üst edeceklerini pilanlıyorlardır..!
Ama konumuz bu değil.Masala geri dönelim..
Şahzade inilti duyduğu tarafa koşmaya başladı,vardığında etrafda kimseyi göremedi.Ses daha da yankılanmaya başladı,sanki yerin altından geliyormuş gibi.. Evet!bu ses tam da yerin altından geliyordu.Yaprakların daha da sık toplandığı yere yaklaşdı.Akber ayı için kazılmış tuzağa düşmüştü.....!!
Akberi ordan çıkaranadek o biri dünyayı görüp geldi.Kendisinden baya ağır birisini hele -hele yukarı taşımak her genç kızın işi değildir.Nihayet yukarı vardıklarında sırt üstü uzanarak fasilesiz nefes alışlarını dizginlemeye çalışdılar.
-beni bulacağını biliyordum.. Kaybolacağını tahmin etmişdim zaten - diyerek Akber kafasını kıza çevirdı.Genç kız kafasını çevirmeden,içinden ah geçirerek :
-hayır,ben kaybolmadım! Seni ormanda terk edip gitdim!Kasten yaptım! -dedi ve Akberin onu suçlayacağını sandı.
-ama geri döndün işte.. -dedi Akber ve kızın beklemediği bir haraket yapıp ona sarıldı.Biranlık şoktan ne yapacağını bilemeyen Şahzade yaşadığı bir kaç anlık afallamadan sonra kendine geldi ve Akberi itdi.
-ne.. y..yapıyorsun gerizekalı- diye kekeledi ve Akbere kızgın bakışlar yolladı.
-ne?noldu? gene neye kızdın dedi Akber kan akan yarasına ehmalca dokunarak.
"daha ne olsun?! bana sarıldın ve o lanet olası kokun içimde karşı koyamadığım fırtınaları uyandırdı.bu.. olmaz olmamalı!demek istedi şahzade ama sadece istedi.. söyleyemedi.içindeki bu karşısıalınmaz duyguları herzamanki sessizlik zırhının arkasında saklamaya karar verdi.Her ne kadar bu sessizlik Akberin gelişiyle bozulmuşsa da susmanın iyi olacağını düşündü.
-şeyy.. düşüncelerine mani olmak istemem ama acaba burda mı kalıcaz hep?
Akperin ironi karışık bu sözleri onu düşünceler burulganından çıkardı.
-ah.. evet gidicez ama karanlınkda gidemeyiz yarın gidebiliriz,dayana bilirsin değilmi?söyleyerek Akberin kan akan Bacağını işaret etdi.
-dayanabilirim,artık yanımdasın çünki"dedi Akber ve yüzünde acının etkisiyle yaranmış kırışıklıklara rağmen gülümsedi.
"hayır hayır sen böyle gülme!üstelik bana da böyle bakma nolur!!" Şahzade yutkundu "YARABBIM neler düşünüyorum ben böyle.Tövbe Tövbe!"diye iç geçirdi.Akbere
-hadi uyumaya çalış" dedi sadece ve gözlerini kapadı.
Yarın akşam eve vardıklarında Akberin yaralarını sarmaya başladı.Kaburgasının üzerindeki yara açılmışdı ve ayağının haline bakarsak bir süre yürüyemeyecekti. yaptığı fındık çorbasını kaba çekip ona uzatırken:
-yaşlı bayan,elin neden kızardı?diye Akber sordu.
"ne??"diyebildi sadece,ellerinin kızardığını görünce
-kahretsin bu benim cezam!!
Akber daha ne oldugunu anlamadan kız yere yığıldı ve acıdan bağırmaya başladı.Acının tesirinden nefesi tükendi,gözlerini bir daha açmayacakmış gibi kapadı.
Akberin çaresizce onu uyandırmak çabalarıysa boşa çıktı
-Şahzade uyan! noldu sana,uyan!!
Genç kızın bu defaki cezası nefesini kesecek türde olmuşdu qaliba..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HAYALPEREST YAZAR ~
Non-Fiction-"Dünya nefes alınacak yer değil Afri,ben.. artık dayanamıyorum!" -Sen istesen de istemesen de bu dünyaya aitsin Şahzade,her ne kadar kaçmaya çalışsak da hepimiz bu dünyanın bir parçasıyız.Zamanı geldiğinde tüm insanlar dünyayı terk eder.Ama zamanı...