6 - Pavitara'da

218 98 254
                                    


* Medya: Pavitara Şehir Kapısı


Maeldewa İmparatorluğu, Pavitara

İtzel'in ailesinin verebildiklerini alıp tekrar yola düştüler. İki gün sonra öğlen saatlerinde Pavitara'ya ulaşmışlardı. Māhan ve Nahīm sıra ile dinlenerek kavarları sürmüşler, mümkün olan en hızlı şekilde gelmişlerdi. Çünkü, Miton'un gittikçe sararan ve zayıflayan yüzü, fazla zamanı kalmadığının resmi gibiydi.

Māhan'ın en büyük kuzeni Salnar, saraya ve merkeze yakın olmasa da çok uzak da sayılmayan Julmen bölgesinde metalciydi. Önce onun yanına gittiler, şükür ki aramaları gerekmedi, imalathanesinde, ocağın başında çalışırken buldular.

Hemen yapmakta olduğu işi bırakan Salnar, terini silerken akrabalarının gelme nedenlerini, dertlerini dinledi ve cüssesine yakışan gür sesiyle;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hemen yapmakta olduğu işi bırakan Salnar, terini silerken akrabalarının gelme nedenlerini, dertlerini dinledi ve cüssesine yakışan gür sesiyle;

--- Evim ihtiyacınız olduğu sürece size açıktır, bende elimden geleni yaparım, dedi.

Yer yer ıslanmış atletinin üstüne gömleğini alelacele geçirip, dükkanı kapattıktan sonra misafirlerine ağırlamak üzere eve kadar eşlik etti.

Salnar'ın eşi Phula da akrabalarını aynı sıcaklıkla karşıladı. Evde bayan Phula dışında birde en küçük çocukları olan 17 yaşındaki kızları Luna yaşamaktaydı. Diğer kızları evlenmişti. Tek oğulları ise iç surda görevli askerlerdendi ve nizamiyede kalıyordu.

Günün geri kalanını ve sonraki günü güç kristali arayarak geçirdiler. Gittikleri kapılarda; kah acındılar, kah aşağılandılar, kah alay edildiler. Kendileri gibi çaresiz bir arayış içinde olan başkaları da vardı ve kimisi İtzel ve Mahan kadar bile şanslı değildi ama onca çabanın sonunda elleri yine boştu. Buldukları üç kristalin biri satılık değildi. Bütün yalvarmalarına rağmen sahibi kesin bir dille belirtmiş, en son tutuklatmakla tehdit etmişti. Bir bakıma haklıydı, çok üstelemişlerdi ama çaresizlik insana asla yapmayacağı şeyleri yaptırıyordu. Diğer iki kristalin ise fiyatı ellerindeki para ve malların on katından fazlaydı.

Gerçekten de burası Pavitara'ydı. Soyluların şehri. Burada soylu olmayanlar için aşağılanma çölde güneşler kadar barizdi ve her an yüzüne çarpıyordu. Soylu demek aynı zamanda zengin de demekti. Hayat burada daha pahalıydı, kaldı ki ihtiyaçları olan şey basit bir eşya da değildi. Güç kristali demek, güç demekti ve lütfun yok olmasıyla her şeyden daha kıymetli hale gelmişti.

Akşam geç saatte misafir oldukları eve geldiklerinde kafa kafaya verip konuştular. İkisi de köle olarak çok iyi fiyata satılırlar ise kristallerden daha zayıf olan Citān kristalinden bilekliğin fiyatına ulaşabilirlerdi ama köle pazarının kurulmasına daha üç gün vardı ve her ikisinin birden ilk satıştan en iyi fiyatla alıcı bulmaları ihtimali yok denecek kadar azdı. Genede bunu yapacaklar, Tufavara* günü satış için kayıt olacaklardı. O zamana kadar da başka kristal aramalarına devam edeceklerdi ama gece Miton üç günleri dahi kalmadığını onlara gösterdi. 

LÜTUFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin