"Gülmeyin lan. " dedi Ege. Evet Ege yarım saat tuvalette kaldı ve biz ortalama 45 dk. dır ona gülüyoruz. Ardayı uzun zamandır görmüyorum. En son deve güreşi oynarken gördüm sonra kayıplara karıştı. Merak etmiyor değilim.
+Hep yanımdayken mutlu olduğunu söyleyen sensin ama şu anda yoksun.
-Sen kimsin?"Hayır Arda. Sakın düşündüğümü yapmış olma.
+Ardanın arkadaşı.
- Bebeğim Arda uyuyor. Yormuş olmalıyım.
+ Peki. Odanıza gelip unuttuğum birkaç eşyamı alsam?
-Sorun değil. Gelebilirsin." Bu sefer herşey bitti. Arda yetti artık. Gözyaşlarımı engelleyip masadan hemen kalktım. Plaj çantamdan otel kartını çıkarıp koşarak otele girdim. Asansörü beklemeyip merdivenlerden tırmandım. Odanın kapısına gelip derin nefesler aldım. Kartı sokup içeri girdim. Heryerde güller vardı. Yataktaysa;
" Seni tekrar gördüğüm andan beri kimseyle yatmadım. Bunu düşünmene çok kırıldım. Balkonda seni bekliyorum. "
Balkona çıktığımda sinema perdesi gibi bir perde ve projeksiyon vardı. Ben koltuğa oturunca birden "İlk ve son aşkım" çalmaya başladı. Ekranda ben ve Ardanın beraber çocukluktan başlayıp bu zamana kadar resimlerimiz vardı. Kazadan sonraki resimlerimden önce tüm doğum günlerimde çekilmiş resimlerim vardı. Hatırlıyorum. Hatta babama birkere onun kim olduğunu sormuştum. Babam benim için önemli bir kişi olduğunu söylemişti. İlk defa babama hak veriyorum. Gözlerim doluyor. Kahretsin! Resimler bitince önümde bir yazı belirdi.
" İlk ve son aşkım olur musun? Ada 'Şimdilik' sevgilim olur musun?"
Çalışmadığım yerden sordu. Birden perdenin arkasından Arda çıktı. Elinde annesinin yüzüğü. Önümde diz çöktü. Çocuk takım elbise giymiş. Ben bikiniyle geziyorum. Konuşamayacağımı anlayınca parmağımı yüzükten geçirdim. Arda o resimlerdekinden bile büyüleyici gülümsedi. Ayağa kalkıp beni ayağa kaldırdı. Elimden tutup odaya sürükledi. Beni yatağın üzerine oturtup;
"Bir saniye bekle beni." deyip banyoya girdi. Banyodan çıktığında elinde kutular vardı.
"Hazırlan. Sana bir sürprizim var." deyip aşağı indi. Bende koşarak banyoya girip tuzlu sudan arındım. Elbise benim ona hatıra olarak verdiğim kırmızı , deri elbiseydi. Herşeyin o gece olduğu gibi olmasını istermiş gibi aynı ayakkabıdan da vardı. Bende aynı saç ve makyajı yapıp hazırlandım. Yüzüğü de takıp aşağı indim. Asansörde plajdaki taşla karşılaştım. Takım elbise giymişti. Bana UK aksanlı ingilizcesiyle;
"Çok güzel görünüyorsunuz. Sevgiliniz çok şanslı. " Başım bağlı olmasa bende ona sarkardım.
"Teşekkürler. İngiliz misiniz?"
"Evet. Buraya Ege için geldim. Sabah onu ne hale soktugunu gördüm. " deyince beraber kıkırdadık. Zemine gelince beni bekleyen Ardanın yanına gittim. Üzerimizdeki gözlerden rahatsız olunca;
"Gidelim mi?" dedim. Beni incelemeyi yeni tamamlamış Arda irkilip;
"Şey ... Tabi. " deyip elimden tuttu. Arabasının kapısını açıp beni bindirdi. Arabaya bindi. Arabada çalan şarkılar benim ve Ardanın sesindendi.
"Bunları nasıl kaydettin?"
"Duymak istediğine emin misin?"
"Evet. "
"Odandaki dinleme cihazlarını Çağrı değil ben koydum. Sense her hafta onları buldun. Aslında Çağrı iyi biri. Tek bir kötü yanı var. O da babasının gerçek aşık olduğu kadının Cameronun annesi olduğunu bilmesine rağmen senin peşinde olması. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
RomanceHer aşkın bir adı vardı ; Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Romeo ve Juliet... Peki bizim aşıklarımız kimler ?