Araba hızını düşürünce merakıma yenilip etrafa bakındım. Bulunduğumuz yer şehirden kopmuştu sanki. Cılız yanan sokak lambalarının yanından geçerken siyahla örtülmüş pencerelere baktım. Neden herkes siyah perde örtmüştü ki?
Buranın normal bir yer olmadığını kendime hatırlatırken cama yapışmıştım. Çünkü araba başka bir sokağa sapmıştı. Sanki her yer aynıydı, neden bu kadar karışıktı?
İlk girdiğimiz sokağı anımsadım. Kırmızıyla yazılmış 4 harfli tabela yanımdaki adamın bana dediklerini doğruluyordu.
Cehennemin en derin çukuru.
Veyl...
Araba hafif bir sallantıyla durduğunda geldiğimizi anlayıp pencereye döndüm. Az önceye kadar etrafı aydınlatan güneş bu sokakta kaybolmuştu. Gökyüzü solmuş, sisler her yeri griye bürümüştü.
Gözümün önünden geçen karartıyla hızla geri atıldım. Canavar veya yaratıkların olmadığını bilecek kadar büyümüştüm fakat tekrar gördüğüm karartıyla arkamdaki adama döndüm. Kolunun birini direksiyona dayamış kafasını cama yaslarken beni izliyordu.
Ona parmağımla dışarıyı gösterdiğimde alaylı bir şekilde sırıtıp "Kim olduklarını mı merak ediyorsun?" diye sordu.
Aslında söylemek istediğim şey 'Orada ne oluyor?' olsa da kafamı sallayıp onayladım onu.
Duruşunu düzeltirken cevapladı beni.
"Bu cehennemin zebanileri."
Kaşlarım söylediklerini anlayamamamın etkisiyle havalanırken ona burada olmak istemediğini ifade edecektim ki duyduğum "İn!" emri buna engel oldu.
Beni beklemeden arabadan inip ortadan kaybolduğunda ben inatla arabadan inmemiştim. Beni bilmediğim bu sokakta açık ve güvensiz olan bir arabanın içinde bırakıp gitmiş miydi?
Camdan dışarı da olup olmadığına bakarken cama yaslanan karartıyla korkuyla irkilip kafamı cama çarpmıştım.
Arabanın kapısı açılıp üzeri simsiyah olan iki çocukla karşılaştım. Baştan aşağı siyahtılar ve birbirlerine çok benziyorlardı.
Biri kolunu kapıya yaslayıp sırıttığında diğeri üzerime doğru eğildi.
"Bu da kim?"
Birbirlerine sorgulayıcı bakışlar atarken diğeri "Alaz nerede?" diye sormuştu.
Arkalarında bir anda ortaya çıkan Alaz bana dudaklarını kıvırırken ben göz devirmiştim.
Bu iki çocuğun dikkatini çektiğinde arkalarını döndüler. Alaz ile dostça selamlaşırken ben arabadan inip diğer evler gibi siyah perdeli bir eve doğru ilerledim. Neden yaptığımı bilmiyordum, belki merak ettiğimden belki de onlardan biraz olsun uzaklaşabilmek içindi.
Her evin kendine ait numarası olurdu ama buradakiler rakamlardan değil harflerden oluşuyordu. Asıl ilgimi çeken ise bu harflerin oluşturduğu yazılardı. Bu değişik yazıyı okuma fırsatım olmadan suratıma atılan siyah pelerin gibi şeyle sevgili üvey abime sorgulayıcı bakışlarımı attım. O bunu umursayıp pelerini kafamdan geçirip siyaha bürüdü beni.
Kendi karanlığını bana bulaştırıyordu...
"Birinin seni görmesini istemezsin."
Beni öylece bırakıp önden yürümeye başlarken arkamızda unuttuğum o iki çocukta ona ayak uydurdu.
Bu ne olduğu belli olmayan ıssız yerde tek kalmak istemediğimden takip ettim onları. Burada olmayı hiç istemiyordum ama az önce gördüklerim tuhaf bir şekilde ilgimi çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY ABİM
RomanceYeni bir sonun başlangıcı, bitmişliğin yenisi, acının merhameti ve üveyin tutkusu...