17. Bölüm "Maç"

11.5K 378 158
                                    

BÖLÜM İTHAFI, ŞU 16 BÖLÜMÜN HEPSİNİN YORUMLAR KISMINDA KENDİSİNE VE EŞSİZ YORUMLARINA RASTLAYABİLECEĞİNİZ @LalErdil1 'e. ŞİMDİYE KADARKİ HER ŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER. YORUMLARI İÇERİSİNDE ÖYLELERİ VAR Kİ YİNE OKUSAM YİNE GÜLERİM HDJDHDJDHDJ. ESPRİ ANLAYIŞINDAN ÖPÜYORUM, BOL ZEUS'LU GÜNLER ^-^

HEPİNİZE İYİ OKUMALAR.

"Ya ben çok acıktım." Çınar'ın beni öpmesinden sonraki ilk cümlenin bu olacağını ben bile tahmin etmiyordum açıkçası. Ama şöyle bir gerçek de vardı ki, gözlerime o şekilde derinden bakması kalbim için çok hayırlı olmayacaktı ve uygunsuz bir pozisyonda olmamıza utanmam da cabası. Çınar yüzüme birkaç saniye şaşırmış bir şekilde baktıktan sonra toparlanıp o melodik sesiyle güldü.

"Neden senin spor yapmana şaşırdığımı şimdi anlıyor musun?" Gülerek üstümden atletik bir şekilde kalktı. Benimse kalkmam o kadar kolay olacakmış gibi gözükmüyordu. "Ya bırak boş konuşmayı, tut şu elimi." Uzattığım elime baktıktan sonra umursamaz bir şekilde gidip havlusunu aldı ve boyun kısmındaki terlerini sildi. Ben hayranlıkla onu izlerken o yine bana bakmayarak tişörtünü üstüne geçirdi. Oysaki öyle iyiydi. Nys tamam, ya. Şakaydı zaten.

Elimi 3. Kez yoksayarak -ki sağ elim buna cidden fazlasıyla kırılmaya başlamıştı- bana eğildi ve bir elini bacaklarımın altından diğeriniyse boynumun altından geçirip beni kucağına aldı. Neden böyle bir şey yaptığını anlamayarak ona baktım.

"Bir de şort giymiş ya. Dışarda 30 tane abaza var, dikkat etsene kızım." Söylediklerinde ciddi mi diye biraz yüzünü inceledim ama çatılmış kaşlar, odak noktasının ben olmadığımı çok iyi bildiğim kahverengi gözler, gerilmiş bir çene çok ciddili bir durum içinde olduğumuzu anlamama yetmişti.

Gözlerimi devirdim. "Yazın kot mu giyeyim yani, çok sıcak farkında mısın?"

"Yazı kışı yok, giymeyeceksin o kadar." Gülsem mi ağlasam mı bilmediğim o süre içerisinde odadan çıktı ve spor salonunun çıkışına kadar bu şekilde ilerledi. Kapıda beni kucağından indirdi. Bu sefer normal iki insan gibi odalarımıza yürümeye başlamıştık.

***

Açık büfeden son yemek yiyişim olduğu gerçeği yüzüme bir tokat misali vururken tabağımı sanki daha önce yemek görmemişim gibi çeşitli yiyeceklerle doldurmaya çalışıyordum. "A-aa ayıp oluyor ama patates kızartması. Biraz yana kay da rus salatası gelsin yanına."

"Yemeklerle mi konuşuyorsun sen?" Yanımdaki sesle kendime gelip bozuntuya vermemeye çalışarak gülümsedim. Bu Mert'ti. Elindeki tabakla muzip bir şekilde bana bakıyordu. "Yok canım! Yemekle konuşulur mu olm gerizekalı mıyım?" Şu an resmen kendime gerizekalı dedim ama umrumda değil. Ruh halim, odada müzik açıp saçma sapan dans ederken annesine yakalanmış çocuk olmasaydı asla demezdim ya zaten.

Mert gülerek yanındaki Tuğba'yla birlikte tabağına yemek koymaya devam etti. Ben de gülümsedim. Bu ikisi çok tatlı. Favori çiftim. Her çift hakkında böyle söylüyorum evet farkındayım sus konuşma.

Birkaç adım atmıştım ki elinde tabakla duran Çınar'ı gördüm. Olm yemek bölümünü işgal etmişiz resmen. Sırıtarak yanına gittim. "Fotosentez için uygun ortam bulamadın heralde bu sefer?" Gözlerini salata çeşitlerinden çekip bana baktı. "Ne?" Anlamamasına sevinerek biraz daha güldüm. Tabi ki ona şakayı açıklamayacaktım.

Bay UkalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin