Not: Şarkı koydum. Onunla dinleyebilirsiniz.
Media'yı ölmeniz için koymadım, belirtmek istedim.
Şimdi hemen sizi bölümle buluşturmak istiyorum. O yüzden burayı her zamanki gibi döşemeyeceğim ama lütfen bölüm sonundaki notu okuyun.Bir de ithafım var. Aranızda birçok kişi yazmam için beni teşvik etti. Bu yüzden herkese çok teşekkür ederim. Elif, daha çok ''Yürü git, bölüm yaz. Yoksa hikayeyi kütüphanemden kaldırırım.'' şeklinde tehdit etse de can parçam o benim. Bu bölüm Elf (ysmnelif61)'imin ^-^ Pc ye geçince yaparım artık ithafini. Kütüphanenden kaldirmamişsan görürsün sfksldjdf
İyi okumalar.
***
"Salı günü gel demiştin. İşte buradayım."
O ne demek o?
'Bugün günlerden Salı.'
Sağol iç ses. Ben hiç bilmiyordum zaten. Sağol ya. Valla bak.
'Oldu ben gideyim, siz halledin işinizi.' moduna girerek çantamı almak üzere arkamı dönmüştüm ki Çınar'ın kaslı vücuduna toslamamla ikinci bir şokla yüz yüze gelmem bir olmuştu. Hayır ciddi anlamda yüz yüze duruyorduk. Çınar'ın kasları ve ben. Kapıdaki kız olmasaydı çok güzel bir ikili olabilirdik.
'O göğüs kasları Cansu'ya kaldı. Sen de burda bak öyle Asya.
Çınar'ın önünden çekilip tekrar salona ilerlemek için bir denemede bulundum ama kolumdan sertçe çekilmemle eski halime dönmem bir olmuştu. Tek fark, bileğimdeki el ve Çınar'ın öncekine göre daha da çatılmış kaşlarıydı. "Nereye?" diye sordu tek kaşını kaldırarak.
Cidden tek merak ettiği şey bu muydu? Öyleyse, buu soru benim kafamdaki belirsizliklerin yanında bir hiç kalırdı. Çınar'ı, üstüne konan sinekten bile kıskanabilecek boyuta gelmiş bir psikopattan bahsediyoruz burada ne de olsa...
"Gidiyorum. Mühim işlerinize mani olmayayım." Önümden çekilmesi için verdiğim uğraş burada son bulmuştu. Ağzı yarı aralık bir şekilde bana bakarken onu kenara itip geçmek fazlasıyla kolaydı. Tamam canım yani, taş gibi bir şey sonuçta. Öyle bir dokunuşla ittiremiyorsun. Ama çantama doğru ilerlemek için yeterince zaman kazanmıştım.
Arkamdan gelip tekrar beni durdurmasını bekledim. Olduğu yerde sabit durmaya devam edince gerçekten istediğimin beni rahat bırakması olmadığını anlamıştım. Ağır hareketlerle kapıya ilerledim. Evin başka bir çıkışı olsaydı kesinlikle orayı kullanırdım. Çınar'ın ifadesiz bakışlarına maruz kalmaktan iyiydi.
''Ne anladın bilmiyorum ama saçmalıyorsun.'' Gözlerini devirmeseydi bu cümleye bu kadar çok alınmayabilirdim. Ama o an için çok kırıcı gelmişti. Nasıl bu kadar kısa sürede o önceki tatlı halini kaybedebilirdi ki? ''Evet haklısın. Her şeyi ben yanlış anlamış olmalıyım.'' Ağzımdan çıkanlarla içimden geçirdiklerimin ne kadar tezat olduğuna aldırmadan kapıya birkaç adım daha yaklaştım. Şimdi bir Türk filmi entrikası yaşarız diye düşünmüştüm. Ne bileyim Çınar, ''O kapıdan çıkarsan bu ilişki biter.'' falan diyebilirdi.
Ama demedi.
Cansu denen o kız da bana piç smayl atmıyordu. Aksine gözlerinde üzgün bir bakış vardı ki bu daha çok koymuştu. Ben de kıza omuz falan atmadım. Şimdi kabul edelim: Ergen triplerine girmeye falan hiç gerek yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Ukala
Chick-LitUkala bir çocuk. Ona 'Bay Ukala' lakabını takmış bir kız. Ve onların tesadüflerle başlayıp, sürprizlerle renklenen aşkları... *** "Yakışıklı ama beyin yoksunluğu çeken züppe işte." Bir dakika! Anlamadan dışımdan mı konuşmuştum? Her şeyi yapayım ama...