TEKRARDAN MERHABA! BU BÖLÜMÜN İLKİNDEN DAHA İYİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM BEN. EN AZINDAN BİRÇOK ŞEY YERİNE OTURUYOR. TEK RİCAM OKUYORSANIZ BUNU VOTE'LARLA VE YORUMLARLA BELİRTMENİZ. ÇÜNKÜ CİDDEN EMEK VEREREK, SEVEREK YAZIYORUM VE BURDAKİ ASIL AMACIM ÇOK FAZLA OKUYUCUYA ULAŞMAK DEĞİL; HİKAYEMİ SEVEN, TAKİP EDEN BİR GRUP SEVİMLİ İNSAN TOPLAYABİLMEK. BAK YİNE ÇOK KONUŞTUM KJHGFDFGJ
İYİ OKUMALAR.
"Çınar?" dememle birlikte Defne ve Mine de şaşkın bakışlarla bana dönmüştü. "Tanıyor musun yoksa?" diye sordu Mine. "Çınar kim?" dedi saf Defne de. İkisinin sorularıyla da uğraşamayacak kadar şaşkındım. Gerçekten Çınar mıydı? Kontrol edip duruyordum ama her seferinde ilk vardığım sonuca varıyordum. Yukarı dikilmiş uzun saçları, düzgün fiziği ve bu sabahki üstüne adeta yapışmış kareli kırmızı gömleğiyle bu, kesinlikle Çınar'dı.
"Uçaktaki çocuk..." diye ağzımdan kaçırınca ikisinde de bir ayaklanma oldu. Hatta olaya Dilek de karıştı. "Of, gidip konuşsak mı, tipe bak çok tatlı!" diyen Dilek'e sanki 'Ben lezbiyenim.' demiş gibi baktım. "Saçmalamayın, öyle bir şey olmayacak." diye kestirip atarken gözüm hala Çınar'daydı. Bu bir aşk filmi değil derken kendimi saçma bir şeyin içerisinde buluvermiştim.
"Hadi, herkes işine baksın." diyerek el hareketlerimle onları kafamdan uzaklaştırdım. Git konuş demeleri yetmezmiş gibi bir de yavşıyorlar ya! Şaşkınlığımı üstümden bir türlü atamayarak Çınar'ın uzaklaşmasını izledim. Bay Ukala'yla aynı oteldeydik. Düşündükçe bir değişik oluyordum. "Ne mal mal sırıtıyorsun ya?" dedi Mine başıma vurarak.
Fiziksel kuvvetten veya sözlü kavgadan çok bakışlarımla insanları ezebilen biri olarak 'Uf sanene be salak' bakışımı attım. Mine susup önüne döndüğünde iç sesime bir beşlik çaktım. Beni buralara o getirdi sonuçta. Puhahaha!
***
"Bu mu, bu mu?" Defne'nin elinde tuttuğu iki mini elbiseye gözlerimi devirerek baktım. "Defneciğim, canım arkadaşım. Alt tarafı bir bara gideceğiz yani. Bu kadar abartmana gerek yok, ikisi de güzel işte." dedim sabır dilenerek. Ben bir kot şort bir kot gömlek giyerek 5 dakikada hazırlanırken diğer kızların gelinlik seçer gibi kıyafet seçip, saç makyaj artı bir de takı seçimi için o kadar zamanı çarçur etmesine bir türlü anlam veremiyordum.
"Kızım, bu tiple mi ineceksin bara?" dedi Defne küçümseyerek. Omzumu silktim. "Saçmalama ya, gel sana insan gibi bir şeyler bulalım."
"Aman ya! Kalsın, istemez." diyerek hışımla çantamı alıp çıktım.
En son bana adam gibi bir şeyler giydirmeye çalıştıklarında suratım palyaçoya vücudum da fahişeye dönmüştü. Gözlerimi üst üste birkaç kez devirdikten sonra -Evet yapabiliyorum- uzun holde yürümeye başladım. İyilerdi, hoşlardı da...bazen şöyle beni adam etmeye çalışırmış gibi davranmaları yok mu? İşte o zaman katlanamıyordum. İnatçılıkta sınır tanımıyor olabilirdim ama onlar da bunu anlamayacak kadar salak olmamalılardı.
Kırmızı halıyla döşenmiş zeminde yürürken bunları düşünüyordum. Ama ayağım kendi ayağıma takıldığında ve kafam sert bir cisimle buluştuğunda düşüncelerim direkt başka yönlere kaymaya başlamıştı.
İlk düşüncem, 'neye takıldım lan ben!'
İkincisi, 'sanırım yeri boylayacağım...'
Üçüncüsü ise 'şu an neye ilişkiye girer gibi yaslanıyorum acaba' olmuştu.
Kafamı birkaç santim yukarı kaydırdığımda hala-ne-renk-olduğunu-çözemediğim-ancak-çok-etkileyici-olduğu-bir-kesin-olan- o tanıdık gözlerle karşılaştım. "Hay anan!" diye bir ses çıkararak toparlanmaya çalışırken içimden çok daha kötü sözlerle kendime sövüyordum. Toparlanmam fazla uzun zaman almıştı, özellikle Bay Ukala tekrar eski halime dönmem için hiçbir yardımda bulunmazken! Piç smile'ına karşılık şaşırmış gibi yapmaya çalıştım. Şu an uçaktaki mallıklarımdan sonra bir de üstüne düşmemi, onu önceden otelde gördüğümü -kestiğimi- belli ederek daha lanet hale getirmeyi önleme peşindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Ukala
Chick-LitUkala bir çocuk. Ona 'Bay Ukala' lakabını takmış bir kız. Ve onların tesadüflerle başlayıp, sürprizlerle renklenen aşkları... *** "Yakışıklı ama beyin yoksunluğu çeken züppe işte." Bir dakika! Anlamadan dışımdan mı konuşmuştum? Her şeyi yapayım ama...