Gelecek

2.9K 204 59
                                    

"Güneş! Emir'in saçını bırak!"

 Yetişkin Güneş, kimlikteki adıyla Ayda Mahir çocukların yanına doğru koca göbeğiyle koşturdu. Onu yıllar boyunca yaşadığı bu telaşla izleyebilirdim. Bazen tam bir çocuk gibi davranıyordu.

Kimliklerimizi bastırmadan önce hep beraber oturup bir karara varmıştık. Bu fikir Güneş'ten çıkmıştı. Hepimiz annemizin ya da babamızın ismini koyduk kimliklerimize. Çocuklarımız olduğunda da onlara kendi isimlerimizi verecektik. Böylece yaşadığımız sefil çocukluk ve ailelerimizin yaşadığı talihsiz son hiç yaşanmamış gibi olacaktı. Zekiceydi ve hepimizi duygusal açıdan bir tık daha rahatlatmıştı.

"Gurur, öyle durmasana bir şey yap!" Gözlerimi devirip yavaş adımlarımla kumlarda ilerledim. Emir ilk çocuğumuzdu, ona hiç bir zaman unutamayacağımız kardeşimizin adını verdik. Güneş tamamen benim isteğim ve biraz da inadımla olmuştu ve iyi ki de olmuştu. Kahverengi saçları ve kocaman yeşil gözleriyle aynı annesine benziyordu. Daha yeni yeni yürümeyi öğreniyordu ve abisinin saçlarını bir türlü rahat bırakamıyordu. 

Emir ise benim ikizimdi. Ne kadar planlamamış olsak da o çocuğa tapıyordum. O da beş yaşına yaklaşmıştı.

Güneş Emir'i doğurduğunda ve onu kucağıma verdiklerinde bütün dünyanın durduğunu hissettim. Sevdiğim kadının içine benden bir şeyler koymuştum ve o da bana bu mucizeyi vermişti. Üçüncü mucizemiz de çok uzak olmayan bir gelecekte bizimle olacaktı. 

"Güneş," dedim kaşlarımı çatarak. Ne kadar istesem de ona tam anlamıyla kızamıyordum. Sadece kızmış gibi yapıyordum ve komik görünüyordum muhtemelen. Sonra kızımı kucağıma aldım. Dalgalar kıyıya vuruyor, hafif rüzgar kızımın buklelerini uçuşturuyordu. Onu kucağıma aldığımda neşeyle kıkırdadı. "Kübra'yı ikna etmeme çok az kaldı!" diye bağırdı Burak kumsalın bir köşesinden. "İyi şanslar," diye mırıldandım ağzımın içinden. 

Baktığınızda başlarda biraz garip bir durumdu. Yani, Burak ve Kübra? Birlikte? Gülümseyerek burnumu kızımın göbeğine sürttüm. Çığlıklar atarak gülmeye başladı. 

"Bütün Güneş'ler beni seviyor!" diye bağırdım sevinçle denize doğru. Anne Güneş koluma yumruk attı. "Kıçını biraz yere indir koca adam," dedi ve bir eliyle göbeğini tutarken diğer eliyle Emir'in elini yakaladı. "Küçük prensim, hiç ağlamıyor." dedi oğlumuza tıpkı bir çocuk gibi konuşarak. 

Tabii ki ağlamazdı. Herkesin hayal ettiği yaşamı yaşıyordu. Gerçi ergenliğe girdiğinde bir tür atarlanma ve 'böyle hayat mı olur?' tarzı bir isyan bekliyordum ama belki de öyle olmazdı kim bilir? Kızımı omzuma attım. 

"Kim dondurma ister?" Herkesten önce anne Güneş bağırdı, "Tanrım, çikolata parçalı dondurma kalmadıysa seni ana karaya yollayabilirim." Kocaman sırıttım. Evde çikolata parçalı dondurma bulunduğundan 7 aydır özellikle emin oluyordum.

Hamile kadınlar tam bir çılgın. 

 Ortak alandan geçerken Emir annesinin elinden kurtulup parka doğru koşturdu. Güneş ise onun arkasından koşturmadı çünkü sokaktan vızır vızır arabalar geçen ya da çocuk kaçırıp satan çetelerin olduğu bir dünyada yaşamıyorduk. Bu ada tamamen güvenliydi. 

Reis yıllar içinde ektiğimiz ve başarılı olduğumuz çimlerin üzerinde uzanmış bir şeyler çiziyordu. Çocuklarımızın özellikle çimlerin üzerinde oynamaları gerektiğini söyleyip duruyordu. Öznur başını Reis'in kucağına koymuş, bir roman okuyordu. Güneş Öznur'un yanından geçerken arada yaptığı espriyi yaptı. "Öznur, seni burada zorla tutmuyoruz değil mi? Yani kaçırılmadın? Ya da Reis'e ölümüne aşık olup her şeyi bırakıp buraya gelmedin?" Bu espri hiç bir zaman eskimiyordu. Kocaman sırıttım. 

Kızım saçlarımı çekti. "Donduyma!" Minik parmağıyla evimizi gösteriyordu. Öznur Güneş'e dilini çıkarıp gülmeye başladı. "Taşınalı neredeyse iki yıl oldu, artık bırak peşimi hamile kadın!" 

"İkinciyi ne zaman yapıyorsunuz?" diye sordum Reis'e göz kırparak. Öznur uzandığı yerden kalkıp Reis'e baktı. Yüzünde dehşet vardı. "Başka bir çocuk daha yapmayacağım. Allahım, Güneş sana nasıl katlanıyor anlayabilmiş değilim." Güneş gülümseyip karnını okşadı. 

 Bu kadına tapıyordum.

Kızım tekrar saçımdan çekti. Böyle giderse kafamda saç kalmayacaktı. Zıplayarak eve doğru koşturmaya başladım. Mutlulukla çığlıklar atarken gülmekten başka bir şey yapamıyordu.

Hayatımız gülümsemelerden ve kahkahalardan ibaretti.



******

Yazar Notu: Sonunu inanılmaz aceleye getirdim farkındayım ve bu hikayeye kesinlikle haksızlık yaptım. Aslında uzatacaktım ve aklımda bir şeyler de vardı ama sanırım tıkandım artık. Hatta şuraya kendim için bir eleştiri bırakayım; Kendi kitabımdan yazarken sıkıldım.

Evet, sıkıldım.

Yani konusu kafamdayken güzel gelmişti en başta, aslında hala güzel olduğunu düşünüyorum ama ben hakkını veremedim sanırım. 

Olsun ya, bu da böyle mini bir hikaye gibi kalsın, belli olmaz belki bir gün geri döner hakkıyla tamamlarım. 

Okuyan, yorum atan, oy atan herkese teşekkürler!!

Bizden Biri  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin