Kilolarca Altın

2.8K 169 19
                                    

Yediğim ekmek boğazıma takıldığında çok da sert olmayan bir biçimde sırtıma vurmaya başladın. Nefesimi yeniden kontrol aldığımda ayağa kalkıp bağırmaya başladım. 

"Kimi kandırıyorsunuz siz? Kim sıradan bir bankaya bu miktarda para ve altın yatırır? Hem bu ülkede kim külçe altına sahip?"

Burak kanepeye oturup bacaklarını sehpama uzattığında evdeki herkesin askeri botlarla evimde dolaştığını fark ettim. Gitmeden temizleyeceklerini umuyordum ama şu an önemli olan bu değildi. Beni salak yerine koymaya çalışıyorlardı.

"Bu ülkede, bazı insanlar, külçe altın sahibi." dedi Burak tane tane bıkkın bir sesle. "Ve hepsi de orospu çocuğu." diyerek tamamladı.

"Burak." dedin uyaran bir sesle. "Küfretme." 

 "Ne? Daha önce küfretmeme hiç ses çıkarmamıştın. Odada bayanlar olduğu için böyle diyor da olamazsın çünkü Kübra'nın yanında duyulmamış küfürler ettim. Bu yüzdeler kraliçesinin terbiyesinin bozulacağını mı düşünüyorsun?" Bakışlarını bana çevirdi. "Çığlık atarak odayı terk etmezsin değil mi?" Başımı iki yana salladım. Yüzdeler kraliçesi de neydi? Çok yaratıcı. 

"Hedefimizin adı Hüseyin Töremen," dedi Reis. Şimdi o da ayaktaydı. Masanın üzerinden bir fotoğraf alıp elime tutuşturdu. 

 "O Töremenden mi bahsediyoruz?" diye sordum korkuyla. 

 "Aynen o Töremen'den bahsediyoruz."

Hüseyin Töremen yasal olarak olmasa da illegal yollarla ülkenin en zengin adamıydı. Mal varlıklarını yaşamı kendiliğinden sonlanan ya da dolaylı yollarla sonlandırılan insanların üzerine yapardı. Evleri, arabaları, banka hesapları, aklınıza ne gelirse. Banka tabii ki bundan haberdardı ama kanıtlanamasa da bütün şube müdürleri, banka sahibi ve CEO'lar da dahil olmak üzere herkes bu adam tarafından maaşa bağlanmıştı. Bizim gibi küçük şube memurları kırıntılardan bile yararlanamazdı. Bizler sadece işimizi elimizde tutmaya odaklanırdık. 

 "Bu adamdan çalıp hayatta kalabileceğimizi sanmıyorum." dedim sana bakarak. Gözlerinde bir ışık parladı. Bu ihtimalin her zaman fazlasıyla farkındaydın değil mi? Ama bunu bile göze almıştın.

"Adamdan çalmayacağız." dedin bilmediğim bir şeyi biliyormuş gibi. "Adam her şeyini bankaya yatıracak. Siz bunları transfer etmeye fırsat bulamadan biz bankaya yatırılmış miktarı bankadan çalacağız."

Bir süre gözlerine bakıp düşündüm. Bakılması zor gözlerden değildi. Bazı insanlarla göz göze gelmek bile insanı gererdi ama sen öyle değildin. Senin gözlerine bakmak nefes almak gibiydi. Nefes almak kadar kolay ve gerekliydi.

"Banka daha sonra hırsızlık garantisi kapsamında her şeyi Töremen'e geri ödeyecek. Siz de böylece mafyaya bulaşmadan mafyanın parasını çalacaksınız." dedim herkesin yüzüne tek tek bakarken. 

Kübra endişeyle dudaklarını kemiriyordu. Emir garip bir şekilde vücudunu masanın üzerine sermişti. Sen, ben ve Reis ayakta dururken Burak sanırım uyukluyordu.

"Biraz düşünmeme müsaade edin, bütün günümü buna harcadım." dedim saate inanmayarak. 

"Hadi akşam yemeği söyleyelim!" dedi Burak oturduğu yerden birden fırlayarak. Oysaki ben gideceklerini düşünmüştüm. 

 "Siz... Gitmiyor musunuz?" Buraya kamp kurmaya başladıklarında anlamam gerekirdi. Sana baktım. Etrafına bakınıp kimin nerede uyuyabileceğini tasarlıyordun kafanda. 

 "Misafir odandaki yatakta Burak ve Reis yatacak..." 

Reis itiraz etti. "Bu kokarcayla aynı yatakta uyuyamam!" 

Bizden Biri  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin