Cumartesi sabahı fırtınalı ve bol yağmurlu bir güne uyandığımda uyuyakaldığım koltukta tavanımı izlemeye başladım. Sanırım bir noktada televizyon kendi kendini kapatmıştı. Derin bir nefes aldım, dünün anıları zihnimde belirmeye başlamıştı. Durumu gözden geçiriyordum. Bir yandan rahatladığımı bile söyleyebilirdim.
Kendi kendime mırıldandım, "Eh Güneş artık tamamen yapayalnızsın, şimdi ne olacak?"
Sehpanın üzerinde duran zarfa baktım. Bu parayı alıp yıllık izne çıkabilirdim. Yılın bu zamanında dünyanın neresine gitsem bana huzur verirdi acaba?
Hiçbir yer.
Bir yuva kurabileceğimi düşünmüyordum. Bırakın yuva kurmayı herhangi biriyle herhangi bir yakınlık kurabileceğimi bile gözümde canlandıramıyordum. Yalnızlık bir noktaya kadar güzeldi.
Yani demek istediğim, iş yerinde aldatıldığı ya da terk edildiği için ağlayan kızlar görmüştüm. Karısından boşanan erkekler çoğunluktaydı ve birbirlerini sevmedikleri halde sırf evlenmiş olmak için evlenen insanlar bana her zaman saçma gelmişti. Hayatımda gerçek bir şeylere ihtiyacım vardı.
Koltuktan kalkıp büyük dairemin banyosuna doğru ilerledim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra aynada sıradan düz kahverengi saçlarımı inceliyordum. Belki de saçlarımı boyatmalıydım. Benim yaşımdaki kadınlar genelde böyle şeyler yapıyordu. Belki gerçekten bu benim ruh halime iyi gelirdi ve babam gittiğinden beri hissettiğim derin boşluğu doldururdu.
Gözlerimin altına bulaşmış rimelimle tamamen delirmiş orta yaşlı kadınlar gibi görünüyordum. Makyajla uyumak hiç bir zaman iyi bir fikir değildi.
Duyduğum bir ses karşısında nefesimi tutup kulak kabarttım. Dışarıda yağan yağmur ve gök gürültüsü yüzünden yanlış da duymuş olabilirdim ama kapımda bir tıkırtı duyduğuma neredeyse emindim. Tabii ki herkesin kapısı çalabilirdi, birileri onu ziyarete gelebilirdi. Buna bu kadar tepki vermemin nedeni beni kimsenin ziyaret etmemesiydi, çünkü eski annem Semra Hanım dışında adresimi bilen kimse yoktu.
Aynı tıkırtıyı yine duyduğumda yavaşça kapıya doğru ilerlemeye başladım. Belki birileri yan daireye gidecekti de numaraları karıştırmıştı. Parmak uçlarımda yükselip kapı deliğinden koridora baktım. Kapalı havayla oluşan loş ışık yüzünden bir şey seçilemiyordu fakat bir insan silüeti gördüğümden oldukça emindim.
Saniyeler sonra gölge cebinden bir silah çıkarıp zili çaldığında korkudan yerimden sıçradım. Semra Hanım arkamdan kiralık katil mi yollamıştı? Bu kimdi ve ne istiyordu?
Birkaç saniye nefesimi tuttuktan sonra yavaşça geri geri adımlar atmaya başladım. Zili bir daha çaldığında yeterli uzaklığa ulaşmıştım. Böylece kapıya doğru seslenebilir ve ilk çalışında duymamış gibi davranabilirdim. Çok zekice.
Kapıya doğru, "Kim o?" diye seslendim.
Derinden tok bir ses bir kaç saniye sonra yanıt verdi. "Aa... Ben dün yan daireye taşındım, komşunuzum?"
"Yani?" Şu an neden bu kadar soğuk ve acımasız davrandığımı bilmiyordum. Aslında biliyordum. Ama boşverin.
"Kendimi tanıtmak istemiştim, sık sık karşılaşacağız." Polisi aramalıydım, evet, yapmam gereken tam olarak buydu. Telefonumu nereye koyduğumu hatırlamak için etrafıma bakınıyordum ki telefonumun hala arabama bağlı olduğunu hatırladım.
"Şu an müsait değilim, daha sonra tanışalım lütfen!" diye seslendim yatak odama doğru koşarken. Ne yapacaktım? Yatağın altına mı saklanacaktım? Üzerime yerde duran eşofmanlarımdan birini ve bir hırka geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizden Biri (Tamamlandı)
Ficción GeneralGüneş Çelik hayatının her günü rol yapmak zorunda olan bir bankacıdır. Yalan gülüşlerin ve boş samimiyetlerin canını sıktığını en çok hissettiği anda hayatına biri girecektir. HİKAYELERİMİN TÜM HAKLARI SAKLIDIR. İZİNSİZ KOPYALANMASI VE/VEYA ÇOĞALTI...