VAB #2 Yaralarım

219 33 194
                                    


***

Gözlerimi zar zor açmaya başlamıştım. Canım yanıyordu kan ter içinde kalmıştım. Zor da olsa yatağımda doğruldum. Kendime gelmeye çalıştım. Aklıma Kral Weskerin öldürüldüğü geldiğinde ağladığımın daha yeni farkına varmıştım. Gözlerimi oda da gezdirmeye başladım, kimse yoktu. Sonya'nın yatağı dağınık bir şekilde duruyordu.

Banyodan şarkı söyleyerek gelen Sonya'ya takıldı, gözlerim. Başına havlu doluyordu. Fazla mutluydu. Kral Weskerin ölümünü bu kadar çabuk unutmuş olamazdı. Beni görünce yüz ifadesi değişmişti. Endişeli bir şekilde yatağımın kenarına karşıma oturup yüzümü ellerimin arasına almıştı.

" Kabus mu gördün Emma iyi misin? "

Bu hareketlerine tepkisiz kalmıştım. Sonya bu halimden faydalanıp ahtapot gibi sarmıştı kollarını. En sevdiğim yer olan boyun boşluğuna gömmüştü yüzümü.

Nefes alamıyordum. Nefessiz kalmıştım. Bunun sebebinin Sonya olduğunu sanmıştım, ama değildi. Nefes almıyordum. Nefes almaya başladığımda neden almadığımı hatırladım ve bende Sonya'ya sarıldım, sıkıca. Ağlıyordum, delice. Hem Kral Weskere üzüldüğümden, hem Sonya'nın bu halleri yüzünden hemde sinirlenmeye başladığımdan. Hakimiyetimi kaybediyordum, git gide.

Sonya kulağıma fısıltıyla sormuştu. " Ne oldu? "

Sonya dan ayrılıp yüzüne baktım sonra ellerine. Destek olmak istercesine sıkıca tutuyordu, ellerimi. Ağlamaktan kızarmış gözlerimle tekrar yüzüne baktım. Yüzünde içten bir gülümseme vardı. Benden bir cevap bekliyordu. Bildiği bir cevabı neden beklesin ki, tüm olayları biliyordu. Bana da o anlatmıştı zaten.

En sonun da kelimeler dudaklarımın arasından dökülmüştü, şaşkınlıkla. Sona doğru sesim kısılmıştı.

" Kral Wesker öldürüldü. "

Sonya gülmüştü. Kahkahalar atarak hemde.

" Belli ki kötü bir rüya görmüşsün Emma. Herşey yolunda. Kral Wesker yaşıyor kimse öldürmedi. "

Sonya yanımdan kalkıp boy aynanın yanına gitmiş ve kendisine bakıyordu. Üzerinde mavi kot pantolon ve beyaz salaş tişörtü vardı. Başında ki havluyu çözüp saçlarını kurulamaya başlamıştı. Aynadan ara ara bana bakıp gülüyordu. Hala şaşkın şaşkın onu izliyordum. Aynı zamanda da duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. Ama ben ne gördüğümü ve ne duyduğumu çok iyi biliyordum.

Sinirle yatağımdan ayağa kalkmıştım. Hızla Sonya'nın yanına gidiyordum. Saçlarını kurutmaya çalışıyordu. Havada ki kolunu bileğinden yakalayıp kendime döndürdüm. İki elimle de iki bileğini tutuyordum. Havlu yere iniş yapmıştı. Islak saçlarının bazıları yüzüne düşmüştü. Boğazlarım yırtılırcasına bağırıyordum. Aynı zamanda da sarsa bildiğim kadar sert sarsıyordum. Söylediklerimi iyi anlasın istiyordum. Bileklerini fazla sert sıkıyordum. Bunun için kozarmaya başlamıştı. Umrumda değildi. Bana karşı koymuyordu. Sinirlenince gözümün hiçbir şey görmediğini iyi biliyordu.

Sonya'yı sert bir şekilde yağından tarafa ittim. Yere düşmüştü. Yerden kalkmıyordu. Son bir hamle ile boy aynasına bir yumruk atmış ve parçalara ayırmıştım. Sonya ise şaşırmış bir şekilde beni izliyordu. Yerde duran cam parçalarını önemsemeyerek dizlerimin üzerine attım, kendimi. Ellerimi açıp yerde bulunan cam parçalarını avuçladım. Tüm gücümle avuçlarımı sıktım.

Kapının açılma sesini duymuştum ama umursamadım. Avuçlarımı sıkmaya devam ettim. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ben ise gözlerimi sımsıkı kapamış karanlıkta kendim ile cebelleşiyordum. Canım acıyıyordu ama cam kırıkları yüzünden mi? Yoksa içimde ki acı yüzünden mi? Bilemiyordum. Gene de yok saymak niyetindeydim.

VAB Akademisi ( Vampir Avcı Ve Büyücü Akademisi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin