VAB #8 Zamanı Geldi

80 8 27
                                    

Thomas kendini belli etmek istercesine öksürmeye başladı.

Dawson ve bende birbirimizden ayrıldık.

Dawson bana bir kez daha baktı ve gözleri yaralarım da takılı kaldı. Dişleriyle bileğinde bir kesik açıp bana uzattı. Yapmamı istediği şeyi anlayıp kanının dudaklarımın arasından akmasına izin verdim. Vampirlerin kanlarının iyileştirme gibi bir özellikleri vardı. Zaten bu yüzden çabuk iyileşebiliyorlardı.

Ne diyeceğimi , ne yapıcağımı veya ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum.

Aramızda bulunan sessizliği bozan Dawson olmuştu.

Thomasa bakıp "  O kim? " demişti.

Bende Thomasa bakıp "  Bilmiyorum onu daha yeni yeni tanıyorum. " diye bilmiştim.

" Beni nasıl buldun?"

Dawson'un Ağzından...

Emma ya bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Alberto belki de şuanda ölü bir avcıdır. Yada Roella benim gibi bir çılgınlık yapıp onu iyileştirmiştir. Tabi bir ihtimal. Bu olaylardan kendimi nasıl sıyıracağımı hiç bilmiyordum. İkinci defa bir avcıyı kanımla iyileştirmiştim. Dahası benim için önemsiz olması gereken kişi önemli olmaya başlamıştı.

Emma cevap beklediğini belli edercesine homurdandı. Ona sadece "  Hiç kolay olmadı." diye bildim. Alberto hakkında bir şey söylemiyecektim. Çünkü araları benden daha çok iyiydi.

Bozulmasından korktuğum dan değil. Beni bırakmasın dan korkuyordum. Gerçi ben ilk defa bir şeyden korkuyorum.

Adının Thomas olduğunu öğrendiğim kişi daha fazla  beklemeyip gitmemiz gerektiğini söyledi. Bende buraya gelmeden önce gittiğimiz  eğitim alanına gitmemiz gerektiğini söyledim. Kimse itiraz etmeyince ortamız da Thomas bir yanında ben diğerinde de Emma yürümeye başladık.

Emma bir avcıya göre çok fazla güçsüzdü. Çok çabuk yorulmuştu. Thomas dinlenmemiz gerek diyerek bir ağacın altına oturdu. O an aklımda sadece ' Bu adam neden çıplak ' diye bir soru beynim de yankılanmıştı. Aralarında bir şey geçmiş olabilir miydi? Yoksa birlikte mi olmuşlardı...

Emma sorduğum tüm sorulara üstün körü cevaplar verip duruyordu. Bu durumu daha da çıkmaza sürüklüyordu. En sonunda onu rahat bırakıp dinlenmesine izin verdim.

Emma'nın Ağzından...

Yolculuğumuzu kısa zamanda bitirmiştik. Ne kadar zaman da vardığımızı bilmiyordum. Ama kamp olarak kullandıkları alanda ki çoğu çadır parçalanmıştı. Etrafta kimse yoktu. Sanki terk edilmiş gibiydi. Benimle gelen Dawson ve Thomasa baktığımda onlarda garip bir şekilde kaybolmuşlardı. Yerde ki kan göllerine iğrenerek baktım ve yanından geçip gittim. Ne olduğunu bilmiyordum ve oldukça çok merak ediyordum. Bunun bana yapılmış bir şaka olmasını umuyordum ama son  olaylardan sonra bununda bir şaka olmadığı oldukça açıktı.

Bir anda zifiri bir karanlık çöktü. Etraftan garip garip çığlıklar yükseldi. Uğultular çoğaldı. Panik olmuştu. Sanki arkamda birisi varmış gibi hissediyordum. Hızla arkamı döndüm kimse yoktu. Tekrar aynı şeyi hissedince tekrar döndüm. Seri seri dönmeye başlamıştım.  Dayanamıyordum artık duyduğum çığlıklar daha da şiddetlenmişti.

Gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına aldım. Dayanamayıp dizlerimin üzerine attım kendimi.

Çığlıklar kesilmişti. Sadece hafiften Uğultular vardı.

Ayağa kalkıp etrafıma baktım. Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Arkadaşlarım dostlarım ve hatta düşmanım diye tanımlayacağım insanlar bile kanlar içinde yatıyorlardı. Ölmüşlerdi. Kimisinin kafası koparılmıştı. Kimisinin kolları bacakları..... tam bir katliam yaşanmıştı. Kaçamadıkları belli oluyordu. Ağlamak istiyordum hemde deli gibi ağlamak. Ama önce bunu yapanı bulup öldürmek istiyordum. İçimde öyle bir nefret vardı ki bedenimi yakıp kavurduğunu  hissedebiliyordum.

VAB Akademisi ( Vampir Avcı Ve Büyücü Akademisi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin