Uzun bir hatırlatma...
Sabah uyandığımda ilk olarak karşımda yatmakta olacağını düşündüğüm Thomas'a baktım ama akşam ki yattığı yerde yoktu. Herşey bir rüya olamazdı.
Ayağa kalkıp etrafıma baktım.
Hiç bir yerde yoktu.
Sanırım artık deliriyordum.
Ama onu görmüştüm.
Ne olursa olsun o gerçekti.
Ya bana söyledikleri... belki de gerçekten lanetlenmiştim. Bu olayların başka nasıl bir açıklaması olabilirdiki.
Sinirlerim bozulmuştu.
Ne yapıcağımı bilmiyordum.
Arkamdan gelen sesle korkmuştum. Arkama dönmeye cesaret edemiyordum.
Arkamda kimin olduğunu bilmemek beni daha da çok korkutuyordu.
Arkama bile bakmadan koşmaya başladım.
Arkamdan geldiğini ayak seslerinden anlayabiliyordum. Dahada hızlı koşmaya çalıştım. Ama başaramadım. Beni kolumdan tutup kendine doğru çekti. Çok geçmeden de yerde altına aldı. İki elimide başımın üstünde birleştirdi. Ne kadar kurtulmaya çalışsamda başaramadım. Kapalı olan gözlerimi yavaş yavaş açmaya başlamıştım. Gözlerimi tamamen açtığımda karşımda gördüğüm kişi.....
Şaşırmıştım... Korkmalımıydım yoksa korkmamalımıydım... Hiç bir şey bilmiyordum. Tepki bile veremiyordum.
Kaldığımız yerden devam...
Emma'nın Ağzından...
Korksam mı? Yoksa korkmasam mı? Hiç bir fikrim yoktu.
Karşımda görmeyi beklediğim belki de son kişiydi. Ama karşımdaydı. Daha da doğrusu üstümdeydi.
Hiç bir şey söylememe fırsat vermeden sinirli olduğunu belli edercesine yüzüme tısladı. " Nerelerdeydin? "
Burnundan soluyordu.
Cevap vermek için ağzımı açtığımda ise cevap vermeme bile fırsat olmadan birisi onu sırtından tutup çekiştirdi.
Ama bilmiyordu ki Dawson sinirlenince daha çok güçleniyordu ve alev alıyordu.
Üzerimde büyük bir ateş topuna dönüşen Dawson, bilmiyordu ki başımın üzerinde tuttuğu bileklerim ve ona yakın olan heryerimin yandığını.
1 saat önce...
Dawson tüm gece Emma'yı düşünmüş ve Alberto'nun söylediklerinin doğru olmadığına kendisine inandırmaya çalışmıştı. Hala kendisinin bile bilmediği bir şeyi nasıl olurdu da başkaları fark etmiş olabilirler diye kafa patlatmaktan başı ağrıyordu.
Sinirliydi.
Emma'nın nerede olduğunu bilmek istiyordu.
Ne kadar Sevmiyorum dese de buna kendisinin de inanmadığı kesindi.
Seviyor bile olsa bu onların birinin avcı diğerinin ise vampir olduğunu değiştirmiyordu. Aralarında ki düşmanlık gözle görülür bir şekilde daha da şiddetleniyordu.
Krallıkların bile birbirlerine tahammül edemediklerini de düşününce bu aşkı onaylamayacakları kesindi. İkisinin de istemesi bile bu aşkı hayata geçirmeye yetmiyordu.
Dawson saçmaladığını düşünerek hızla ayağa kalktı. Alberto'ya bir tekme atarak karşı ki ağaca çarpmasını sağladı.
Ne olduğunu anlayamayan Alberto kendisini tehlikede hissedip kurt postuna büründü. Sinirle etrafını inceledi. Ayakta duran Dawson ve gürültüden uyanan Roella dışında hiç bir kimsenin olmadığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAB Akademisi ( Vampir Avcı Ve Büyücü Akademisi)
VampirosVampir Avcı ve Büyücü Akademisi Gizemlerle dolu bir akademi macerasına varmısınız... Herkesin ne kadar kendine ait krallığı olmasına rağmen herkes VAB AKADEMİSİ 'ne gidicektir. Vab Akademisi Vampir Krallığı , Avcı Krallığı ve Büyücü Kırallığının y...