VAB #1 Ölüm

422 37 280
                                    

Küçük bir isteğim var.
Hikayeme başlangıç tarihinizi yazar mısınız lütfen.

Her sabah erken kalkmak istiyor ama yinede geç kalkıyordum. Ne gariptir ki bugün oda arkadaşım Sonya da beni uyandırmamıştı. Bıkkınlık la yattığım yerden odamızı inceledim. Sonya'nın tarafı açık renklerle iç açarken , benim tarafım siyahla hayat bulmuştu. Bu kadar birbirimize zıt olmamıza rağmen en iyi arkadaşımdı. Aklıma yeniden Sonya'nın beni bırakıp gittiği geldi. Panikle saate baktım. Çok geç kalmıştım. Aceleyle  yatağımdan kalktım. Banyoya gittim. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde işlerimi halledip kıyafetlerimi giydim. Koşarak ne kadar bitmek üzere olsa da VAB Tarihinin verildiği sınıfa doğru gittim. Bu dersi Vampir, Avcı ve Büyücüler olarak ortak alıyorduk. Ortak aldığımız birkaç dersten biriydi.

Koşmaktan nefes nefese kalmıştım. Bazen bu kadar zayıf bünyemin olmasının nedeninin evlat edinmem falan mı? Diye düşünmüyor değilim. Annem ve babam bana göre kat ve kat daha fazla güçlülerdir.

Koşmaktan yorulduğum için ve her türlü de geç kaldığım için yürümeye başladım. Akşam ki yorgunluğum geçmeden tekrardan başlamıştı. Akşam her zaman ki gibi geç saatlere kadar kum torbalarını yumruklayıp, ağırlık kaldırmıştım. Ben bir avcıydım. Güçlü bir avcıyım diyemiyorum. Bünyem bir avcıya yakışmayacak derece de zayıf olduğu için herkesten çok çalışmam gerekiyordu. Etrafımdakilerin güçsüz olduğum için beni dalga konusu haline getirmelerini istemiyordum. Güçsüzlüğümün bir dalga konusuna gelmesini veya beni aşağılamaya çalışmalarından nefret ediyordum. Buna teşebbüs etmeleri dahi beni çok sinirlendiriyor. Güçlü değilim ama fazla sinirli bir avcıydım. Bu yüzden de etrafımdakilere fırsat vermek istemiyordum.

Sınıfın kapısına geldiğimde önce duvara yaslandım. Yürümeme rağmen nefes nefeseydim. Biraz bekleyip kapıyı çaldım. İçeriden soğuk ve duygusuz bir ses tonuyla " Gel " sesiyle içeriye girdim. Sınıfa attığım ilk adımdan bu yana bir gariplik vardı. Fazla sessizdiler. Ölüm sessizliği gibi.

Herkes siyahlar içindeydi. Cenazeden dönmüşçesine. Etrafım ağlayan avcılarla doluydu. Belli ki benim bilmediğim bir olay yaşanmıştı. Hatta bu hallerine de bakılırsa birisi ölmüştü. Dikkatimi çeken bir başka şey ise sınıfta vampirlerin olmamasıydı ve de büyücülerin. Hızla Sonya'nın yanına yerime geçtim. Sonya'nın bana her şeyi anlatmasını bekliyordum. Sorgulayan gözlerle bakıyordum. O ise ağlamaktan kanlanmış kırmızı gözleriyle bana bakıyordu. Onu böyle görünce benim bile ağlayasım gelmişti.

Bilmek istiyordum artık her ne olduysa. Kısık çıkan sesimle " Sonya bir şey mi oldu? " Sonya hızla bana sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Bir an donakalsam da sonra bende ona sarıldım. Alberto arkasını dönmüş boş gözlerle bize bakıyordu, herkes gibi. Sanki birisi ruhlarını ellerinden almış ve de öylece ortada bırakmış gibiydi. Herkes yerinde öylece oturup hiç konuşmadan duruyorlardı. Çok merak etmiştim artık. Şaka falan mı yapıyorlar diye düşündüm ama şaka gibi durmadığından bu düşünceyi beynimin en ücra köşelerine yolladım.

Sonya'yı kendim den uzaklaştırıp yüzüne baktım. Tekrardan sorucaktım ki ağlamaya devam ederek sıraya kapanmıştı. Artık iyice merak etmiştim. Sonya sıradan başını kaldırıp kendisini toparlamaya çalıştı. Biraz olsun toparladığın da ise bombayı patlattı. Gerçekten patlamışçasına kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Sonya kekeleyerek ;

" Kral Wesker ( Avcılar Kralı ) öldü! "

İçerisi ölüm kokmaya başlamıştı. Kalbimde bir acı hissetmiştim. Bu acı, kalbimin en derin yerinden geliyordu. Sanki canım dan bir parça alınmışçasına. Duyduğum doğru olabilirmiydi ölmüşmüydü gerçekten.

Etrafımda ki ağlamaktan bitkin bir halde olan avcılara baktım sonra ise Sonya'ya. Neden bu kadar çok ağladığını iyi biliyordum artık. O Kral Weskeri çok severdi. Ağlamak istiyordum ama hayır ağlamayacaktım.

Alberto konuşmaya başlamıştı. Duygusuz bakışlarıyla soğuk ses tonuyla.

" Kral Wesker öldürüldü. Sabah yatağında boğazı kesilmiş bir şekilde Kraliçe Elizabeth ( Kralın Karısı ) bulmuş. Gardiyanlar Kraliçenin çığlıklarına içeriye girmiş. Kral Wesker ise kanlar içinde yatağında yatıyormuş. Kraliçe gece odasında değilmiş on yaşında ki oğlunun yanındaymış. Yarım saat önce Kralın cesedini mezarlığa gömdük. "

Sonya kendisini toparlamış ve konuşmaya katılmıştı.

" Kraliçe'nin ne yapacağını herkes merak ediyor. Taht şuan da boş kaldı. Oğlu daha çok küçük olduğu için babasının yerine geçemezmiş. Muhtemelen ya Kraliçe kendine yeni bir Kral seçecek ya da konsey kendi Kralını belirleyecek ve Kraliçe onunla evlenmek zorunda kalacak. Ayrıca da bunu yapanın bir büyücü olduğunu düşünüyorlar. "

Son cümlesiyle yine ağlamaya başlamıştı.

Anlattıkları şeyler resmen kanımı dondurmuştu. Kral Wesker artık yaşamıyordu. Öldürülmüştü. Kim yapabilir ki böyle bir şeyi, tabi ya bizim çok güçlü düşmanlarımız vardı. Hemde onlarla bir arada yaşıyorduk. Bu Sonya'nın da dediği gibi bir büyücü de olabilir lanet bir vampir de.

Gözlerimden bir kaç damla yaş dökülmüştü.

Kendimi bir anda garip bir şekilde kötü hissetmeye başlamıştım. Herşey bulanıklaşmaya başlamıştı. Gözlerim kararmaya başladı.

Sonrası ise karanlık...

Lütfen hikayem hakkındaki görüşlerinizi belirtiniz. Benim için çok önemli.

Gerçekte ne olmuş olabilir?

VAB Akademisi ( Vampir Avcı Ve Büyücü Akademisi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin