Rüyanın etkisinden çıkamayınca bir daha uyuyamamıştım zaten. Neler oluyordu böyle kafam iyice karışmıştı, o uykusuzlukla erkenden hazırlanmış kızları öpüp evden çıkmıştım.Hastaneye gelip odama girdiğimde ise arkamdan koridorda duran asistan gelip bana yarın için bir okulda seminer olduğunu seminere benim katılıp konuşma yapmam gerektiğini söyleyip çıkmıştı.
Bu okul Eun mi ve Haneul'un okuluydu benim için iyi olmuştu çünkü yabancılık çekmeyecektim. Anlatacağım konu ise sınav olacak öğrenciler için heyecan kontrolü ve sınav stresiydi. Hastanede işim bittiğinde Defne'yi arayıp kızları da alıp cafeye gelmelerini söyledim. Son zamanda yaşadıklarım beni bayağı etkilemişti onlara ve kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.
"Handee biz geldik neler oluyor, dökül bakalım. Son zamanlarda çok kötü görünüyorsun." Kızlardan bir şey gizleyemiyordum çünkü birbirimizi sıçtığımız boka kadar biliyorduk, ben de olan biten her şeyi olduğu gibi anlattım ve onlara yarın okullarında konuşma yapacağımı da söyledim. Kızlar biraz olsun moralimi düzeltmek için şekilden şekile giriyorlardı.Defne'nin en son koltuk altını kaşıdığını gördüm çünkü gerizekalı maymun taklidi yapıyordu. Cafeyi kapattıktan sonra hep beraber eve gittik giderken de ne kadar abur cubur varsa aldık çünkü pijama partisi adı altında bir sürü kalori alacaktık bu gece. Kızlarla böyle vakit geçirmeyi özlemiştim bayağıdır böyle zaman geçiremiyorduk onlar okula gidiyorlar ben işe bu yüzden kendimize çok zaman ayıramıyorduk bana çok iyi gelmişti ve film ve abur cuburları bitirdikten sonra artık uyuyacaktım yarın bir sürü işim vardı.
Seminer..
Burayı isterseniz geçebilirsiniz..
"Merhaba arkadaşlar ben doktor Hande Erdoğan benim burada olmamın sebebi siz sevgili öğrencileri sınav stresi ve heyecan kontrolü hakkında bilinçlendirmek. Bugün bunların hepsini aşmaya çalışacağız.
Öncelikle Sınav kaygısı; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Bunun belirtileri ise huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu,dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme sık görülen belirtilerdir. Bunları nasıl aşacağız; Şöyleki arkadaşlar çalışma alışkanlıklarını ve sınava ilişkin tutumları gözden geçirerek yeni bir zihinsel yapılanma yaratmaya çalışmak gerekir. Zamanı iyi kullanılmalıdır. Beslenme ve uykuya dikkat edilmelidir. Sınava yönelik çalışmaları son güne/geceye bırakmamak önemlidir. uygun yöntemlerle kaygının azaltılmasını sağlamak gerekir."
Salonun ortalarına doğru ilerlerken Jimin'i görmüştüm, yok artık burda okumuyordu herhalde okusa kızlar söylerdi sonuçta derken iki gün önce mi cha ile yaptığım seans aklıma gelince yapbozlar kafamda oturmaya başladı muhtemelen kızların da BTS'in bu okulda okuduğundan haberi yoktu. Salonda yaklaşık 2 saat dil döktükten sonra tüm öğrencileri selamlayıp öğretmenlerle öğrencilerin çıkmasını bekledik bu arada yanıma jimin geldi aramızda 5 cm varken kalbimin deli gibi çarpmasına engel olamıyordum bir yandan bayılacak gibi hissetsem de gözlerimi kusursuz yüzünden çekemiyordum ki zaten jimin dibimde dururken bu çok mümkün de değildi.
"Merhaba Hande, bu ne güzel tesadüf sana bir türlü teşekkür etme fırsatı bulamamıştım, bu çok iyi oldu gerçekten acaba benimle bir kahve içermisin?"
O bana bunları söylerken sen ne diyorsun oğlum istesen şurada veririm sana diye içimden geçiriyordum. Resmen fırsat ayağıma kadar gelmişti tabiki de reddetmeyecektim Gururluysak da o kadar da değildi. Gülümseyerek "Tabiki" dedim ve salondan çıktıktan sonra Jimin'in arabasına bindik. Beni onun için çok özel olan bir yere götürüyormuş. Ben seninle dağa taşa bile çıkarım be adam. Beni getirdiği yer kahvehaneyi andıran ama restorant gibi küçük, samimi, sıcaklığını hissettiğiniz bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo chuisle
Fanfiction"Seninle uyanma hissini ne denli özlediğimi bilemezsin. Ellerin şafağın rengi, ellerin güneşin sıcaklığı ve bir bebek kadar merhametli gülüşün. Seni kaybetme korkumun ölüm korkusunu yok ettiği gün anladım, sen benim ruhumun uzanmak istediği o yeşil...