여섯

4 0 0
                                    

Merhaba bebeklerim yazar geldi hsşkfllsdm birkaç bir şey söyleyip tekrar gideceğim
Bu benim ilk hikayem kötü olabilir yanlış yaptığım şeyler de olabilir zamanla düzelteceğime inanabilirsiniz ve sizden istediğim hikayeyi beğeniyorsanız, okuyarsanız hikayeyi beğenin çünkü gerçekten çok uğraşıyorum ayrıca size yanlış gelen birşey varsa bunu bana söyleyin çok uzattım gidiyorum ben bal yanaklarınızdan öpüp skskajaakk 💋

                            *********

Sabah uyandığım gibi telefonu elime almıştım, dün ağlamaktan uyuyakalmış ve Jimin'le de hiç konuşamamıştım. Telefondan gelen 4 tane mesaj 1 tane cevapsız arama vardı. Mesajlardan üç tanesi Jimin'e aitti diğeri tanımadığım bir numaradan gelmişti. Jimin'in attığı mesajlara gülümserken diğer mesajı okuduğumda yüzümdeki gülümseme kaybolmuştu çünkü mesaj da "Kendine dikkat etsen iyi olur" yazıyordu. Bu açıkça tehdit cümlesiydi ama yanlış numaradır deyip önemsemedim. Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım çünkü bir an önce hazırlanmam gerekiyordu. Dünün yorgunluğu ve baş ağrım yüzünden yeterince geç kalkmıştım zaten. Jimin'e iş yerinde de cevap verebilirdim. Dolabın önüne geçip takım olarak aldığım etek ve bluzu çekip hemen üzerime geçirdim. Çantamı da alıp koşa koşa çıkmıştım evden.

Defne..

Dün Hande'yle kavga ettikten sonra Eun mi de benimle odaya girmişti ve 'Delirdin mi sen, ne yaptığını sanıyorsun seni anlıyorum ama söylediklerin Hande için çok ağır şeylerdi. Nasıl bu kadar duygusuz davranabilirsin. ' diye bir güzel de o azarlamıştı beni. Bir sürü laf sıraladıktan sonra gitmişti yanımdan ben de daha fazla evde durmayarak kendimi dışarıya atmıştım, çok sinirliydim. Handeyle ilk defa kavga etmemiştim fakat kavga etsek bile bu kadar büyük bir olay yaşamamıştık. Hande'ye hala kızgındım bana ilk defa tokat atmıştı söylediğim şeylerden pişman değildim, sonuçta benim de bir kalbim vardı, benim de Jimin'i sevdiğimi biliyordu. Beni kolay kolay affetmeyeceğini biliyordum. Ona en nefret ettiği şekilde yaklaşmıştım ' saygısızlık ' yaparak. Eve sabaha doğru gelmiştim. Sesler geliyordu muhtemelen Hande işe gitmek için hazırlanıyordu. Odama girecekken o da kapıdan çıkmıştı ve karşılaşmıştık. Sinirli bir bakış atarak odama girdim ve kapıyı sertçe suratına kapattım. Kendimi yatağıma atıp kafamı biraz olsun dağıtmak için müzik açmıştım ama işe yaramıyordu. Onların kapının önünde öpüşürkenki halleri geliyordu sürekli gözümün önüne. Aslında Hande'yi kaybetmekten çok korkuyordum çünkü her daim götümüzü çoğu zaman ve bir çok konuda toplayan Hande'ydi. Dün yaşadığımız tatsız şeyler için ve söylediğim sözler aklıma gelince kalbim sızlasa da aldırmamaya çalıştım. Sonuçta Jimin'i ben de onun kadar seviyordum ve ona olan aşkım da bir o kadar ağır basıyordu. Yani benim Hande'den ne eksiğim vardı ki ? Bunları düşünmeyi bırakıp uyumaya çalıştım, sonuçta her şey olacağına varırdı.

Jimin..

Hande'yi dün geceden beri birçok kez arayıp mesaj atmıştım ama bana hiç dönmedi. Bir şey mi oldu diye merak etmeye başlamıştım. Çocuklarla beraber şirkete prova yapmaya geldik ama geldiğimizden beri sürekli hata yapıyordum kafamı toparlamaya çalışıyordum. "Jimin aklındakileri bir kenera bırak ve kafanı toparla.'' dedi Yoongi hyung. Üyelere Hande'yle çıkmaya başladığımızı söylediğimden beri en büyük tepkiyi gösteren de Yoongi hyungtu. Grup arasında ilk defa böyle birşey yaşanıyordu. Kız arkadaşlarımız elbette vardı ama sevgili konusuna hepimiz uzaktık ta ki ben Hande'yi görene kadar. O yüzden alışkın değildik böyle durumlara ama Yoongi hyungun sorun ettiği şeyin bu olmadığını biliyordum, Hande'ye güvenmiyordu. Bizi ifşa eder veya gruba zarar verir diye korkuyordu. Hande'nin bana olan aşkını bilmesem hak verirdim muhtemelen fakat bunun doğru olmadığını biliyordum. Hande'nin bana yoğun bir şekilde verdiği duygulardan biri de güvendi. Sanki onunlayken dünyanın bütün güzellikleri aynı anda oluverecekmiş gibi geliyordu. Restorantta oturduğumuz zaman herşeyi anlatmıştı bana. Bizi uzun süredir takip ettiğini, beni nasıl ve ne zaman sevmeye başladığını her şeyi anlatmıştı. Yer yer şaşırsam da belli etmemiştim ama söyledikleri çok hoşuma gitmişti. Bir sorun olmadığını her şeyin gayet yolunda gittiğini kendime söyledikten sonra su şişemden büyük bir yudum aldım, ayağa kalktım ve provaya devam ettik. Prova bittikten sonra eve yürüyorduk. Ben arkada tek başıma ilerlerken yanıma Taehyung geldi.

"Canının ne kadar sıkkın olduğunu biliyorum ama moralini bozma dostum hayatta düzelmeyen hiçbir şey yok." dedi. Bu çocuk beni nasıl rahatlatması gerektiğini gerçekten biliyordu. Teşekkür edip güldükten sonra diğerlerine yetiştik. Havadan sudan konuşmaya başlamıştık. Kendimi daha iyi hissetmiştim, endişelenmek için erken davranmamalıydım belki de görmemiştir diye düşündüm.

Saat akşamın sekiziydi ve Hande bana hala dönmemişti artık değil endişelenmek korkmaya başlamıştım. Aklıma binbir türlü şeyler geliyordu, artık dayanamayacağımı anladığımda ceketimi üzerime geçirip Hande'nin yanına gitmeye karar verdim.

Hande..

Hastanede işim bittikten sonra çıkmak için hazırlandım. Montuma sıkı sıkı sarınmış yürürken dün yaşadıklarımızı düşündüm. Defne'yle olan kavgam.. bana karşı hiç bu kadar ileriye gitmemişti hiçbiri, her zaman sorunsuz bir arkadaşlığımız olmuştu. Bazen herkes gibi biz de kavga ederdik ama hepsi eften püften sebeplerdi. İşlerin nasıl buraya kadar geldiğini ona zaten anlatacaktım ve eğer gerçekten bu durum ikimiz için bir sorun yaratacaksa ortak bir çözüm bulmamız gerektiğini söyleyecektim ama o beni dinlemedi bile. Ona tokat attığım için çok üzgündüm ve aslında onun da beni çok sevdiğini biliyordum fakat ikimiz de çok ileri gitmiştik. Onun gözünün önünde birlikte olmamız doğru değildi ama başka ne yapabilirdik ki ? Jimin zaten tanınan birisiydi ve her daim şapka maske takmadan dışarıya çıkmıyordu ve ikimiz de bu konuya çok özen gösteriyorduk. Ona nasıl küs kalacaktım bilmiyorum ama yine de Defne'yi kolay kolay affetmeyi düşünmüyordum. Eve yaklaşmaya başladığımda ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı silip kendime çeki-düzen verdim.

Saatin kaç olduğuna bakmak için elime telefonumu aldığımda Jimin'den bir sürü mesaj ve cevapsız arama olduğunu gördüm. Kahretsin ona cevap yazmayı unutmuştum. Onu ne kadar özlesem de şu an kafam bu kadar dalgınken ve işler bu noktaya gelmişken konuşmak istemiyordum. Aslında istemiyor değildim şu an en çok ona ihtiyacım vardı ama yaşadığımız şeyler benim sevgilimle ilgiliyken ona böyle bir şeyi anlatamazdım. O yüzden şimdilik sadece bir mesaj atmakla yetinmiştim. Eve geldiğimde Eun mi ve Haneul oturma odasında oturuyorlardı. Defne'yi de mutfakta görmüştüm. Ona aldırış etmeden kızlara selam verip yanlarına oturdum.

Sesimin canlı çıkmasına dikkat ederek "Selam kızlar.." dedim.

"Selam Hande, iyi misin? Nasıl geçti günün." diye sordu Eun mi imalı imalı bakarak. Sesimi alçaltarak aslında ikisinin de bilmesine rağmen sorularını cevapsız bırakmadım. "Aslında pek de iyi geçmedi " dedim. Bana ikisi de üzgün üzgün bakarak sadece kafalarını sallamakla yetindiler ve ikisi de bir anda sarıldılar, onlar bana sarılınca biraz da olsa rahatlamıştım.
Tam kızların yanından kalkıp yatağıma geçip telefondan müzik açıp dinleyecektim ki buna da kapı zili izin vermedi. Kapıya bakmaya gittiğimde karşımda meraklı gözlerle bana bakan Jimin vardı. Korktuğu her halinden belli oluyordu.

"Hande nerdesin sen sabahtan beri, ne kadar korktuğumu biliyor musun? Sabahtan beri sadece 1 mesaj attın?"

Jimin bana sarılır sarılmaz gözlerim dolmuştu, yanımdayken bile onu özlerken böylesine bir sebepten ondan ayrı kalmak beni çok yormuştu. Ne diyecektim ki zaten " En iyi arkadaşım da sana aşık ve bizi dün akşam öpüşürken gördüğü için evde kıyamet koptu mu ?" Tabiki de ben bu sorunu halledene kadar Jimin'e hiçbir şey söylemeyecektim. Ben iyiyim merak etme bebeğim deyip kokusunu içime çekebildiğim kadar çektim. "Özür dilerim, sabah mesaj atacaktım ama unutmuşum" diyip göz yaşlarımı daha fazla tutamadım. İçimden kendime küfürler ederek gözyaşlarımı sildim, sinirlerim gerçekten çok bozulmuş olmalıydı. En son bu kadar ağlayalı çok uzun zaman olmuştu. Jimin beni ağlarken gördüğü için şaşırsa da sakinleştirmeye çalışarak içeriye soktu. O da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, içeriye girdikten sonra kızlarla ayaküstü selamlaşıp odamı sordu. Ona hem sarılıyor hem de ağlıyordum. Artık Defne'nin de duyması umrumda değildi. Odaya girdikten sonra Jimin beni soru yağmuruna tutmuştu, ona utansam da regl olduğumu söyledim çünkü bu şu an için en iyi sebepti.

Mo chuisleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin