Bu bölüm biraz dram olucak bebeklerim ama Hande'nin hayatını öğreniceksiniz sizi baymak istemediğim için kısa tutucam merak etmeyin jsşsjsğzkn
Yazardan..
" Kızlar hadi Hande bizi cafe de bekliyor çıkmamız lazım artık " tamam Eun mi geldik. Haneul Eun mi'ye cevap verirken Eun mi'nin aklından başka şeyler geçiyordu. O kavga eden iki arkadaşını da çok seviyordu birisinden birisi kırılsın istemiyordu ama yine de kendini Defne'yi uyarmak zorunda hissediyordu. Eun mi zaten Namjoon'u göreceği için ölebilirmiş gibi hissediyorken bir de arkadaşlarının arasındaki buzları nasıl eritebileceğine dair fikirler düşünüyordu ve o sırada aklına bir plan gelmişti bile ama bunu daha sonraya saklıyordu. Şimdilik Defne'yi sadece uyarmakla yetinecekti çünkü birazdan aşık olduğu adamla tanışacaktı. Tüm kızlar onun Namjoon'a ne kadar aşık olduğunu biliyorlardı. Çoğu zaman Hande gibi o da Namjoon'u sırf özlediği için ağladığı geceler çok olmuştu. İkisi çoğu zaman oturur bunun üzerine saatlerce konuşurlardı ve bundan asla bıkmazlardı. Onlara kalsa 7/24 bu konuyu durmadan konuşabilirlermiş gibi hissediyorlardı. Bu duruma sadece Haneul çok anlam veremiyordu. Ona göre görmedikleri, dokunamadıkları, sarılamadıkları birini nasıl sevebilir ki insan diye düşünüyordu. Aslında haksız da değildi ama Aşk ya bu insana sormuyordu. Birinin kalbi yıllarca Jimin için atarken Eun mi'nin kalbi de Namjoon için atıyordu ikisi de hiçbir zaman kalplerinde olan adama ihanet etmemişti Hande her zaman 'ya Jimin ya da hiç derdi'. Onu gerçekten görene kadar Jimin'e karşı fanlık ve hayranlıktan öte bir şey olmayacağı gerçeğini kendine kabul ettirmeye çalışsa da içten içe umut etmekten asla vazgeçmemişti ve hayat onun karşısına yaşadığı zorlukların bir hediyesi olarak Jimin'i çıkartmıştı. Şimdi artık Jimin'le ilgili kurduğu tüm hayallerini gerçekleştirebilirdi.
Hepsi tam çıkmak üzereyken "Defne biraz bakar mısın?" diye sordu Eun mi çekine çekine çünkü söyleyecekleri şeye karşın Defne'nin nasıl bir tepki vereceğini bilemiyordu. Hadi ama konu Jimin'di eğer Hande'yi tanıyorsa Jimin için canını bile verebileceğine emindi ama Defne için aynı şeyin geçerli olduğunu pek düşünmüyordu. Eun mi'ye göre Jimin'in tercihi Defne olmadığı için hem gururu kırılmış hem de egosuna yenilmiş hissediyordu. Bu yüzden de hırs yapmış olabileceğini düşünüyordu ve bu düşüncelerinde haksız da sayılmazdı. "Lütfen suratını asma böyle bak yıllardır hayalini kurduğumuz adamları sonunda görebileceğiz. Hiçbir neden gününün kötü geçmesine sebep olmasın ve lütfen en azından Jimin'in yanında Hande'ye kötü davranayım deme çünkü Hande hiçbir şeye üzülmese bile buna kahrolur" dedi Eun mi defne'nin ne tepki vereceğini mimiklerinden anlamaya çalışırken Defne'nin " Tamam merak etme bir sorun çıkmayacak " diye cevap vermesine karşılık Eun mi'nin içi rahatlamıştı çünkü bugün hiçbir sorun çıksın istemiyordu. Kızlar cafeden içeriye girerken Eun mi'nin bacakları titriyor avuç içleri terliyordu. Kapıdan girdiğinden beri her yer bulanıktı onun için sadece karşısındaki adama odaklanmıştı. Ona yaklaştıkça kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu. Namjoon onun için o kadar güzeldi ki 'bir kere yüzüne dokunabilsem keşke' diye geçirdi içinden. Yanlarına geldikleri zaman hepsi birbirleriyle tanıştıktan sonra ortam daha da ısınmıştı. Yoongi hariç herkes birbirine çok sıcakkanlı yaklaşmıştı. Jimin Hande'yle kendisine içki almaya kalktığında Hande Yoongi ile konuşmak istedi çünkü Yoongi'nin kendilerine karşı önyargılı olduğunun farkındaydı ve Jimin gelmeden bir an önce konuya girmek istiyordu. Hande yüzüne içten bir gülümseme takınarak utana sıkıla Yoongi'nin yanına gitti birazda Yoongi'nin vereceği tepkilerden korkuyordu.
"Merhaba Yoongi nasılsın eğleniyor musun?", "Hm pek sayılmaz" dedi Yoongi umursamaz bir tavırla. Hande'nin yüzüne bile bakmamıştı. Hande Yoongi'nin bu tavrına kırılsa da bozuntuya vermedi ve daha fazla uzatmadan konuya girdi. " Bak Yoongi bize karşı önyargılı olduğunun farkındayım ama inan biz kötü insanlar değiliz zaten bunu zamanla sen de anlarsın ve sana şunun garantisini verebilirim ki senin arkadaşını o kadar çok seviyorum ki onu asla üzecek bir şey yapmam. Beni sevmeyebilirsin ama bu konuda da hiçbir endişen olmasın " deyip gülümsedim. Çok uzatıp onu sıkmak da istemiyordum ama kafasında soru işareti kalsın da istemiyordum. Ne diyeceğini merak ederken yüzüne aval aval bakıyordum ve o bana sadece tamam demişti. Sanırım konuşmam pek etkili olmamıştı. Moralim bozulsa da belli etmemeye çalıştım. Jimin hala gelmemişken ben de Namjoon ve Eun mi'nin yanına gittim. "Merhaba nasıl gidiyor Namjoon eğleniyor musun ?" ,"Ahh evet çok eğleniyorum arkadaşın gerçekten çok konuşkan ve eğlenceli biri" Namjoon'un Eun mi'ye olan imalı lafına karşılık kendimi gülmemek için zor tutuyordum çünkü Eun mi'nin şu anda içinde fırtınalar koptuğuna emindim. Çaktırmamaya çalışıyordu ama vücudu resmen alarm veriyordu yanakları al al olmuş biraz sonra bayılacak gibi duruyordu. Biz Namjoon'la ayak üstü muhabbet ederken belime Jimin'in sarılmasıyla arkama döndüm ve boynuna sarıldım. "Nasıl gidiyor bebeğim?" diye sordu.. "Sen olursun da kötü mü olur hiç ?" dedim. "Sınırlarımı zorluyorsun yapma" dedi imalı imalı. Ne demek istediğini anlamıştım ve hemen konuyu değiştirerek slow bir şeyler açacağım dedim. Slow bir müzik açıtıktan sonra Jimin'le dans etmeye başladık.. Kafamı Jimin'in omuzuna yaslayınca gözlerimden birkaç damla yaş aktı ve nedense geçecekmiş gibi hissetmiyordum. Jimin ağladığımı görmüş olacak ki bir şey sormadan beni elimden tutarak daha sakin bir yere çekti. Jimin dolaptan birer bira alarak yanıma geldi.. "Ne oldu bebeğim neden ağlıyorsun ?" Gözyaşlarımı silerek sadece "annem geldi aklıma" dedim. "Sahi sen ailenden bana hiç bahsetmedin.. Onlar iyi mi ? " diye sordu tedirgin bir şekilde. Sanırım Jimin de güzel şeyler duymayacağını anlamıştı.. Biramdan büyük bir yudum alarak, "anne.. annem", biraz duraksadıktan sonra, "o öldü, kanserdi ve atlatamadı" dedim. "Uzun zaman oldu ama çoğu zaman aklıma gelir ve kendimi tutamam bu konuda gerçekten hassasım çünkü seninle tanışana kadar kızlar hariç bana gerçekten sevildiğimi hissettiren tek kişi oydu" dedim gülümsemeye çalışarak. 'Ama artık iyiyim çünkü sen varsın.", "Ahh özür dilerim hayatım, gerçekten üzgünüm bilmiyordum. Aslında merak ettiğim şeyler var ama şimdi sormayacağım, sen ne zaman istersen o zaman anlatırsın" dedi güzel gülümsemesiyle. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. " Biliyor musun sana her gün daha fazla aşık oluyorum " dedim gülerek. " Evet biliyorum bu cazibeye hiçbir kadın karşı koyamaz zaten " dedi yüzündeki büyük bir gülümsemeyle kahkasını bastırmaya çalışır gibi bir hali vardı. Ben de Jimin'in oyununu devam ettirerek "bir ara o kadınları bana göster de icabına bakalım" dedim ve ikimiz de kahkaha atmaya başladık. Kendimi biraz daha iyi hissedince "hadi diğerlerinin yanına gidelim merak etmişlerdir" dedim. İçeriye girdiğimizde hepsi bir masaya oturmuş muhabbet ediyorlardı. Biz de masaya ilerleyip Taehyung'un yanına oturduk. Güzel çocuğum bizim için kendi yanına yer açmıştı. Ona selam verip üçümüz derin bir muhabbete dalmıştık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mo chuisle
Fanfiction"Seninle uyanma hissini ne denli özlediğimi bilemezsin. Ellerin şafağın rengi, ellerin güneşin sıcaklığı ve bir bebek kadar merhametli gülüşün. Seni kaybetme korkumun ölüm korkusunu yok ettiği gün anladım, sen benim ruhumun uzanmak istediği o yeşil...