13

1.6K 99 12
                                    

Jamais Vu-BTS

Yoongi

Miniğime daha çok sokulup elimi beline atıp onu kendime çektim. Minik bedeni benim için yaratılmış gibiydi. Burnumu boyun girintisine koyup kokusunu çektim. Kokladığım en güzel koku olabilirdi. Mırıldandı ve yorganı üzerimize çekip bedenlerimizin yorganın içinde olmasını sağladı. Bana döndü ve aramızda santimler bıraktı. Büyük gözleri uykusu yüzünden küçülmüş ve üst dudağı öne çıkarak onu yeme isteğim kabarmıştı. Gözlerimiz gözlerimizdeydi. Sanki büyülenmiştik...

Gülümsedi ve elini yanağıma koydu. Baş parmağıyla yanağımı okşuyordu. Onu daha çok kendine çektim. Bu sefer kıkırdamış ve kollarını omzuma koyup saçımı okşamaya başlamıştı. Zamanı durdurmak istedim. Bu mükemmel şaheseri bir odaya kilitlemek istedim. Sadece ben onu görmek istedim. Gülüşünü, büyük gözlerini, kiraz dudaklarını sadece bende kullanmasını istedim.

Masum ve saflığını onu sevince anlamıştım. Çok duygusaldı bu yüzden onu kırmamak için taklalar atardım. Ah ancak bir şey daha ekleyeyim. Bu masumluğu sadece sevişmemize kadar. Cidden arsız ve seksi oluyordu.

Bazen bir an olur, boğazına bir yumru oturur. Benim boğazıma yumru oturmasını sağlayan Jungkook'tu. O benim hayatımdı.

Boynundaki bene bir öpücük bıraktım. Huylandığı için gülmüş ve kulaklarımı şenlerdirmişti. Gülüşü,ölmem için bir sebepti. Gilüşü,yayılan bir hastalık gibiydi. Benimde gülmemi sağlıyordu. Yorganı üstümüzden attım ve onu öpmeye başladım. Ona açtım ben. Ben onu öperken sırıtmıştı.

Jungkook,benim içkim gibiydi, onu bırakamıyordum.

Beni yanına itip yatağa oturmamı sağladı. Kucağıma çıkıp öpmeye devam edince dahada hırslanmış ve şehvetle öpüşmeye başlamıştık. Nefessiz kaldığımız zaman ayrılmıştık. Alınlarımızı birbirine yaslamıştık. Nefeslerimiz birbirimize karışıyordu. Dudağı şişmiş ve yanakları kızarmıştı. İkimizde susuyorduk. Konuşmamıza gerek yoktu. Sonunda Jungkook kıkırdamış ve beni göğsümden itmişti.

***

Altıma siyah kenarları çizgili bir eşofman, üstümede Metallica yazan baskılı siyah renk bir t-shirt giydim. Saçlarımı dağınık bıraktım ve kulağıma uzun bir küpe takıp salona geçip oturdum. Telefonumda gezerken çok geçmeden Jungkook'ta gelmişti. O da üstüne kısa kollu baskılı bir t-shirt -içine sokmuştu- altınada siyah bir pantolon giyip kemer takmıştı. Saate bakınca 13.30 olduğunu görmüştüm. Derse 30 dakika vardı. Ayağa kalktım ve arabanın anahtarını aldım. Çantamızı takıp ayakkabılarımızı giydik ve çıktık.

Sınıfa gelince birkaç diyalog duymuştum.

"Yeni bir çocuk gelecekmiş."

"Umarım yakışıklıdır!"

"Yakışıklı olursa sevgilisi vardır mutlaka."

Umarım tahmin ettiğim isim değildir. Jungkook hemen beni unutup Jiminle konuşmaya dalmıştı. Bende Jungkook'un yanına oturdum.

Hoca girince herkes susmuştu.

"Bölümümüze yeni bir öğrenci daha katılacak. Lütfen içeri gir."

Kapıyı açan korktuğum kişiydi. Dong Hyun.

"Adım Dong Hyun bla bla bla bla. Bla bla bla."

Son cümlesinde Jungkook'a ve bana bakmıştı. Elimi Jungkook'un beline atmıştım hemen. Bu hareketime sırıtmıştı. Göz devirmiştim. Hemen çaprazımıza yani Hoseok'un yanına oturmuştu. Hoseok sırıtıyordu ve samimi bir şekilde onunla konuşmaya başlamıştı. Dong Hyun onunla ilgileniyormuş gibi yapıp kısa cevaplar veriyor ve sahte gülümseyişini dudağına yerleştiriyordu. Hoseok'un Dong Hyun'a 'sevgilim' dediğini duymuştum. Eğer onlar sevgiliyse bu hiç iyi olmazdı. Gerçi Dong Hyun ondan laf alabilirdi. Elimle saçımı geriye atıp kendi sevgilime baktım. Alt dudağını ısırıyordu ve öğretmeni dinleyip bir yandan not alıyordu. Elim hâlâ onun belindeydi. Parmağımla onu huylandırdım ve bana bakmasını sağladım. Her zamanki gibi pozitifliğindeydi. Bana gülümsemişti.

"Bu kadar düşünme Yoongi."

Tek eliyle saçımı okşadı ve yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Sana bir şey olacak diye korkuyorum. "

Fısıltı ile konuşuyorduk.

Sırıttı ve bu sefer dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

Jimin

Jungkook ve Yoongi dersleri olmadığı için gitmişlerdi. Ben Taehyung ile aynı salondaydım.

Stresle sıraya bakıyordum. Bu Dong Hyun cidden Yoongi'nin dediği gibi Hoseok ile sevgiliyse Jungkook'a bir şey olabilirdi. İç çektim. Saçımı karıştıran Taehyung dikkatimi bozmuştu. Ona döndüm. Bu sıralar onunla ilgilenmiyordum çünkü neredeyse hergün partiye gidiyordu. Ayrıca ben onu aradığım zaman içkiden dolayı başının ağrıdığını ve uyuyacağını söyleyip beni geçiştiriyordu. Dudağımı öpeceği zaman elimle dudağını kapattım.

"Hey!"

Omuz silktim ve tahtadakileri not aldım.

Bu sefer burnunu yanağıma sürtmüştü. Olumsuz mırıltılar çıkarıp burnunu çekmesini sağladım.

"Ne oldu? Birşey mi yaptım?"

"Düşün bakalım ne yaptın."

Tepkisiz ve soğuk bir sesle söylemiştim. Buna karşı yanıma daha çok sokulmuştu ve kafasını boyun girintime koymuştu.

"Ne yaptıysam özür dilerim."

Sesi boğuk çıkmıştı.

"Daha ne yaptığını bilmiyorsun ya."

Kalemi defterin üstüne koyup ona döndüm.

"Ne yaptığımı söylede bileyim. Bende bu davranışımı düzelteyim."

Başını kaldırıp göz alıcı yüzünü benim yüzümle hizaladı.

"Neredeyse hergün partiye gidiyorsun ve benimle ilgilenmiyorsun."

Dikkatle ve ciddiyetle beni dinlemişti.

"Tamam,seninle daha çok ilgilenirim."

"Ve partiye gitmeyeceksin."

İtiraz edeceğini anladığım zaman işaret parmağımı dudaklarına götürüp onu susturdum.

"İçkili yerlerede gitmeyeceksin. Ayrıca bir çok sürtük var. Artı olarak senin bir sevgilin var."

Parmağımı ısırmıştı ve tıslamamı sağlamıştı.

"Tamam öyle olsun."

Fake Boyfriend/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin