15

1.1K 87 17
                                    

Jungkook

Jin hyungun koluna girip alışverişe giriş yaptık. Bir mağazaya girdik ve elimize geleni aldık. Aldıkça alasımız geliyordu.

Birkaç kıyafet aldıktan sonra elimizde dolu poşetlerle yemek katına gittik. İkimizde içeceğimizi alıp bir masaya oturduk. Jin hyung telefona bakarken birden içeceği püskürttüğünde şaşırdım.

"Ne oldu hyung?"

Peçeteyle ağzını silip mırıldandı.

"Şu Namjoon ve Yoongi değil mi?"

Arkama dönüp gözlerimle aramaya başladım. Yoongi ve Namjoon hyungu görünce haykırıp Jin hyunga döndüm.

"Gidelim."

Kolumdan tutup beni kaldırmaya çalıştığında hâlâ gülüyordum. Yoongi cidden çok fenaydı.

Kendimi toparlayıp yanıma oturmasını sağladım.

"Bu içeceği içmeye geldim hyung."

"İçeceğini-"

Yoongi ve Namjoon karşımıza oturunca susmuştu ve çiçek olup çıt çıkarmamıştı.

Yoongi ayağıyla pantolonumun paçasını yukarı çıkarıyordu. Bu erkeklerin avlarını etkileme hareketi gibi bir şeydi. Kızarıp konuştum.

"Ne zamandan beri böyle yakın oldunuz?"

Namjoon hyung cevapladı.

"Karşılaştık."

"İnanmalı mıyım Yoongi?"

"Hayır inanmamalısın."

Namjoon Yoongi'yi dürttüğü zaman Jin hyung Namjoon'a ölümcül bakışlar atarak içeceğinden yudumlar aldı. Yoongi ise benim içeceğimi eline alıp bir yudum aldı.

"Jinie~"

Gülmemeye çalış Jungkook. Her şey yetmiyor gibi birde Yoongi hâlâ devam ediyordu. Bu hareketi beni gıdıklıyordu.

Ayağa kalktım.

"Nereye?"

"Lavaboya. "

"Çabuk gel. Bazılarına katlanamıyorum."

Arkama dönüp lavaboya gittim. İçeri girdiğimde Dong Hyun'u görmüştüm. Ağzındaki sakız ile duvara yaslanmış benim yaptığım hareketleri izliyordu. Umursamayıp elimi yıkamaya başladım. Ne itici bir herif bu ya? Sinirle suyu kapayıp ona döndüm.

"Ne istiyorsun?"

"Ne?"

"Derdin ne amına koyayım?"

"Bilmem."

Gözümü devirip çıktım. Katlanamaz bir baş ağrısı gibi adamdı. Rahatsız ediciydi ve ilacını içsende geçmezdi.

Lavabonun koridorundan geçerken kolumdan tutan elle irkildim. Yoongi elini belime koymuş bedenlerimizin birbirine değmesini sağlamıştı. Eli birden kazağımdan içeri girmişti.

"Yoongi nerede olduğumuzun farkında mısın?"

Daha da yukarı çıktığı zaman yanağına tokatı yapıştırmıştım. Sarsılmış ve yüzüme bakmadan çıkışa ilerlemişti. Yaptığım şeyin farkına varınca arkasından hızlıca gittim.

"Yoongi bilerek yapmadım! Yoongi!"

Sonunda ona yetişip bileğinden tuttum. Gözlerime bakmıyordu bile. Yanağındaki kızarıklığı görünce kendime küfredip konuşmaya başladım.

"Sinirliydim Yoongi. Özür dilerim sevgilim."

Vurduğum yere minik bir öpücüp kondurup ona sıkıca sarıldım. Ne kadar aptalım.

"Neye sinirlendin?"

Ona Dong Hyun'u gördüğümü söyleyemezdim.

"Boşver."

Omzumdan tutup ona bakmamı sağlamıştı.

"Ne oldu Jungkook?"

"Jungkook? Yoongi?"

Jin hyungun sesiyle ona döndüm. Beni kurtarmıştı.

"Ne oluyor?"

"Yok birşey hyung. Gidelim artık."

Namjoon hyungta bütün poşetlerle geliyordu. Zavallım.

Yoongi'nin omzuna kolumu atıp onu kendime yaklaştırdım. Öyle bir şey yapmamalıydım. Hatta onun gönlünü almalıyım. Aptalca şeyler düşünmemesini sağlamalıyım. Jin hyung istemeyerek Namjoon hyungun arabasına binmişti. Bense Yoongi'nin arabasına. Yoongi de arabaya binince ona uzanıp dudağına masum bir öpücük bıraktım. O ise sert bir şekilde tekrardan öpmeye başlamıştı. Elimi ensesine atıp kucağına çıktım. Elleri şimdi kalçarımdaydı. Ona sürtünmeye başladım. Hırıltılar çıkarıyordu. Biribirimizden ayrıldık. Dudakları şişmiş ve saçları karışmıştı. Çok yakışıklı görünüyordu.

"Özür dilerim."

Gülümsemiş ve dudağıma bir buse kondurmuştu.

"Neyse. Sen niye sinirlendin güzelim?"

"Önemsiz birşey."

"Söyle."

Elimle ağzını kapayıp susmasını sağladım.

"Hadi gidelim~"

Fake Boyfriend/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin