O adamın kim olduğunu artık bulmuştum ve onun için planlarım vardı. O adam hayatımı mahvetmişti, bedelini de ödemeliydi. Onu aramaya çıktım. Lina ve Irmak uyuyorlardı. Ben, onlar uyanana kadar gelebilirim sanmıştım. Önümde _Ölümsüz_ lerin lideri Thonus vardı.
- Aahh kahretsin! Bizi nasıl buldu bu kodumun malı?
Tabi bunların hepsi bir düşünce
-Bizi nasıl buldun lan sen?
- Hatırlarsan Lina'yı, yani kardeşini, ben kurtardım ve yardım ettim. Onu öyle usulca bırakacağımı mı sandın?
-Ne, nasıl? Ne yaptın lan kardeşime?
- Kanına bir çip yerleştirdim. Hem çip hem de bomba...İstediğimi yapmasaydı öldürcektim. Hala da öldürebilirim, değil mi? Sonuçta kumanda hala bende...
- Kardeşime bir zarar gelirse seni yaşatmam, duydun mu beni lan?
- Ahahhaa, senden korkacağımı mı sandın küçük cüce?
O sırada elime hançerimi aldım. Gözleri kocaman açıldı.
- Olamaz, o sende miydi?
- Şimdi o kumandayı bana ver hemen!
- Asla, bu fırsat elime geçmiş kaçırır mıyım?O sırada kardeşim her şeyi farketmiş, kolundaki çipi ve çıkarmış beni takip bile etmiş... Ee kimin kardeşi sonuçta... Thonus'un arkasına geçip, sadece benim görebileceğim bir alana geçti.
Thonus kumandaya tam basmadan 5 saniye önce Lina çipi tam onun üstüne fırlattı ve..._Bumm!!_
Her yer dağıldı. Tabi bu kodumun malı ölümsüz olduğu için ölmez ama ciddi bir hasar almıştır heralde. Hemen ordan uzaklaşıp Irmağ'a haber verdim. Ve başka bir yere taşınmamız gerektiğini söyledim. Tabi Irmak uykulu uykulu
- Aşkım ne saçmalıyorsun? Bırak beni uyuyacağım.Bir öpücük kondurdum ve kucağıma aldım, bir koala gibi sardı beni Uykucu. Her şeyimizi toplamaya çalıştık ve aceleyle kaçıyorduk...
Bizi bekleyen onlarca macera ve onlarca zaman vardı, en azından bir sürü yemek getirmiştik... Ne?? Olamaz, hayır, bu gerçek olamaz!! Bunu görmüş olmam imkansız!! Bu olamaz, bu... Bu babam mı?!
Arabadan hızlıca indim ve koşarak yanına gittim. Gitmemle kaybolması bir oldu. Neler oluyordu, ben delirmiş miydim?
Yolculuğumuza devam etmiştik ve bir otele gidip uyumuştuk. Fazla paramız olmadığı için tek bir oda tutmuştuk. Sadece iki yatak vardı ve bize yeterdi.
Lina :
- Ben yengemle yatarım abi, sen tek yatsana?- Hey, sana ne oluyor? Irmak benim sevgilim ve onunla ben yatacağım.
- Ama abi...
- Abi mabi yok. Irmakla ben yatacağım, bitmiştir. Bu konuyu bir daha açmak yok.Irmak ufak bir tebessümle güldü.
- Ne oldu, hoşuna mı gitti prenses?
- Ee tabi, prensim benimle yatmak için savaşıyor, mutlu olmayayım da ne yapayım prensim?Sabah olmuştu, kahvaltımız hazırdı.
Aşağı indik ve kahvaltımızı yaptık. Nereye gideceğimizi planlıyoduk. Herkes Paris'i seçmişti. Fakat pasaportumuz yoktu. Benim aklımda kaçak pasaport satan birisi vardı. Oraya doğru gitmeye başladık. Konuştuk, anlaştık. Her şey tamamdı pasaportlarımız hakkında... Artık Paris'e gitmeye hazırdık. Arabaya bindik ve yola koyulduk. Biraz zaman sonra karşıma yine babam çıkmıştı... İki yaşından beri görmediğim babam... Hemen arabayla yanına gittim ve bana 'her şeyi, neyin ne olduğunu' anlatmasını isteyecektim. Fakat yine kaybolmuştu. Bir tır geçiyordu o sıra ve aniden babam orda belirdi.
- Baabaa... Baba!?