Caroline polisten kaçarken bir kaza geçirir. Gözlerini hastanede ya da en kötü bir hapishanede açmayı beklerken nemli bir gemide açar. Artık bilmediği bir zamanda Fırtına lakaplı korsan Triton Bane Layre'nin esiridir...
Merhabalar :) biraz ilerleyene kadar arayı açmayayım dedim :) sonra yine pazartesi perşembe döngüsüne gireriz :))) Caroline ile iyi eğlenceler :) Bu bölüm size bir tanıdık getirdim :)
Dipnot: Size Caroline'ın bileğindeki çiçeklerden bir örnek getirdim efenim :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~~~
Tricia Fitzgerald'ıngünlüğünden...
19 Ocak 1824
Sevgili günlük. Babamla kavga ettik. Yani daha doğrusu ben ona kızgınım. Elizabeth'in bir atı vardı. Bende istedim ama bana almadı. Onunla küstüm. Sonra sabah beni bahçede gezdirmeye götürdü. Ve orada güzel sapsarı bir midilli bulduk. Babam bana küsmemiş. Hatta benim için gidip kendi seçmiş. Adını da günışığı koydum. İyi geceler günlük.
~~~
"Misafir çağırdığımı hatırlamıyorum."
Caroline birden sesin geldi yöne döndü. Geldiğinde boş olduğunu sandığını odada bir kanepe duruyordu. Bu kanapenin üzerinde şimdiye kadar hiç görmediği bir kadın duruyordu.
Saçları tuhaf şekilde kabarıktı. Saçlarının içinden beyaz bir saç tokası parlııyordu. Saçları o kadar canlıydı ki böyle ellerini içine sokup oynayası geliyordu insanın. Gözleri kahverengiydi ve kalınca bir sürme çekmişti. Parmaklarında tuhaf yüzükler vardı. Ve tuhaf bir elbise giymişti. Odada bulunan tek koltuk üzerinde uzanırken sanki başka diyarlara aitmiş gibi duruyordu.
Kadın elindeki elmayı ovuştururken ona dikkatlice bakıyordu. Sanki uzun zmandır görüşmemiş bir arkadaşıymış gibi.
"Sana da ikram ederdim ama hediye bu elma. Ve başkalarıyla paylaşacak kadar hediye almıyorum malesef."
"Kimsin sen?"
"Benim sana sormam gereken soru bu. Bekliyorum."
"Neyi?"
"Cevabını."
"Evinize gizlice girmek istememiştim. Sadece..."
"Kaçıyordun ve saklanman gerekiyordu."
"Nereden biliyorsunuz?"
"Sen diyebilirsin Caroline."
"Adım..."
"Birçok şey biliyorum tatlım. Üvey babanın pisliklerini, küçük bir çocuğu kurtarmak için kendini feda edişini, buraya gelişini ve kolunu. Sahi kolun nasıl?"
"Kırık. "
"Yardım etmemi ister misin?"
"Kötü bir şeytan, büyücü , cadı filminin ortasına mı düştüm? Beni kesip tanrına adak olarak mı sunacaksın? Bak önceden diyeyim bakire değilim."
