Caroline polisten kaçarken bir kaza geçirir. Gözlerini hastanede ya da en kötü bir hapishanede açmayı beklerken nemli bir gemide açar. Artık bilmediği bir zamanda Fırtına lakaplı korsan Triton Bane Layre'nin esiridir...
BU HİKAYEDEKİ TRİTON GERÇEKTE OLMAYIP SADECE HAYALLERİMİZİ SÜSLEMEKTEDİR. LÜTFEN DİKKAT EDELİM:)))
DİPNOT===>BÖLÜM +18 'DİR. O YÜZDEN LÜTFEN DİKKAT EDİNİZ. OKUMAK İSTEMİYORSANIZ ATLAMANIZI TAVSİYE EDERİM.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~~~
Tricia Fitzgerald'ın günlüğünden...
17 Kasım 1833
Sevgili günlük. Sonunda ufakta olsa bir ışık göründü hayatımda. Üvey babam beni sosyeteye tanıtacağını söyledi. Bence buna mecbur kaldı. Ama olsun yinede bu da iyi bir şey değil mi? Belki özgürlüğüme giden bir yoldur bu. Lütfen bana şans dile.
~~~
Caroline dışarıdaki fırtınadan çok içinde kopan fırtınadan korkuyordu. Dünya başlarına yıkılırken kelimenin tam anlamıyla o kendisini kaçıran adamı öpüyordu.Elleriyle hafif pürüzlü yanaklarını tutuyordu. Yavaşça dudaklarını onun sıcak dudaklarından çekip alnını alnına dayadı.
Hayatı boyunca annesi dışında birinin kendi varlığını önemsediğini hissetmişti. Belki bu yüzden ona çekilmişti. Bu çekilmenin sonucunda kalbi artık onu gördüğünde atıyor gibiydi.Onu öperken başka hiçbir şey düşünmemişti. Ve düşünmediği şeyler dudaklarının arasına koyduğu mesafeyle ortaya çıkmıştı.
Caroline Triton'un onu istememesinden korkuyordu. Esiriydi onun. Belki bu yüzden titriyordu üzerine. Belki kendisi nasıl görmek istiyorsa öyle kurmuştu kafasında her şeyi. Onun gözlerine bakıp reddedilişi görmeye dayanamayacağından gözlerini açmadı.
Kafasının arkasında hissettiği el şaşırmasına sebep olmuştu. Kısacık kestiği saçları birkaç santim uzamıştı ama hala bir erkek gibi görünüyordu. Saçlarım olsaydı diye düşündü o anda Caroline. Onun ellerini kıvrımlarında hissetmek isterdi. Saçlarını okşamasını duymak isterdi. Ya da ufak bir tutamını alıp koklamasını. Filmlerde gördüğü o nazik ama kalpten gelen şeyleri yapmak isterdi Triton'la.
Kafasının arkasındaki el yavaşça yanağına doğru gelip yarasının üzerine durana kadar gözlerini açmamaya niyetliydi. Ama yarasına dokunması bütün engellerini yerle bir etmişti. Triton yanağındaki yarayı baş parmağıyla okşadığında ise her şey bitmişti. Tüm direnişi, tüm aralarına mesafe koyma çabaları.
Ve dönüp Triton'un gözlerine bakma cesareti gösterdi. Gördükleri karşısında dili tutuldu adeta. Karşısında kendisine aynı çaresizlikle bakan bir çift göz vardı.
Triton Caroline'den böyle bir hareket beklemediği için öpücüğe hazırlıksız yakalanmıştı. Hayatında birkaç kez yaşamıştı şaşırmayı. Ama bu en güzeliydi. Caroline onu öpmüştü. Gemide, mağarada, şelalede ona yakın olmaya çalışmıştı nedensizce. Ama şimdi nedenini biliyordu. Bu ruhu yüzünden daha yaralı kadın ona, onun içinde sakladığı eski Triton'a dokunmuştu. Eski Triton onunla birlikte çatlaklarından sızmaya başlamıştı. Etrafındaki herkes bundan bahsediyordu sürekli. Ama o bu masum öpücüğe kadar anlamamıştı.