-8-

19 5 17
                                    

Enes bağırarak yanıma geldi ve;
"Murat iyimisiniz? Ne oldu orda? Dedi. Daha sonra Emre'yi yerde karnı deşilmiş , sağ bacağı kopmuş , boynu yırtılmış kanlı bir şekilde yerde yatarken görünce bir anda kusacakmış gibi oldu ve bayıldı. Hemen Enes'in yanına koşup onu sırtladım ve eve taşıdım.

Halil bir köşeye oturmuş yaşadığı şoku atlatmaya çalışıyordu. Enes'i yerine yatırdıktan sonra yaratıkların yanına dışarıya çıktığımda gördüğüm manzara beni şok etmişti. İkiside düştükleri yerde yoktu. Karın üstüne iyice baktığımda izlerden pencere demirlerinin üstüne düşen yaratığın kalkıp diyer yaratığı sürükleyerek götürdüğünü fark ettim. Hemem içeri koştum ve; "Yaratıklar gitmişler!" diye bağırdım. Halil ellerinin arasındaki kafasını kaldırdı ve "Ne?! Ama nasıl olur? diye sordu.

"Senin vurup üstüne pencere camı düşürdüğün yaratık ayağa kalkıp diyerini de sürükleyerek götürmüş" Dedim.
Halil;
"Tanrım lanet olsun biz nasıl bir belaya bulaştık böyle!?" Diye öfkeyle sordu.
Emir şaşkın şaşkın bana bakarken umutsuzca kafasını iki yana salladı. Sonra mutfağa girip eline aldığı kolanya ile Enes'i ayıltmaya çalıştı. Birkaç dakika sonra ayılan Enes'i de alıp Emre'yi gömmek için bir mezar kazdık. Emre'yi de gömdükten sonra duasını ettik ve içeriye girdik. Halil içeriye girmeden önce Emre'nin mezarının fotoğrafını çekmişti. Eve oturuncada instagram da; "Çıkmış olduğumuz yaratık avında bir arkadaşımızı kaybettik. Mekanı cennet olsun." yazarak paylaşmıştı. Daha sonra evin her yerini kilitledikten sonra Halil'li telefon da birisiyle yazışırken gördüm. Halil'in yanına oturup mesajları okumaya başladığımda. İki tane kız bu avda bize katılmak istediğini yazmıştı. Halil ise onlara "Olmaz bu kadınlara göre  bir iş değil sizide kaybede biliriz." yazmıştı. Buna karşılık kızdan gelen mesaj "Biz iki kişi profesyonel avcılarız bu zamana kadar avladığımız yırtıcı hayvanların hatti hesabı yok bizi o kadar da küçük görmeyin." Dedi.

Halil tam kıza olmaz yazacağı sırada elinden telefonu aldım ve; "Peki olur sizde katılın bize." Yazdım.
Kızlar bu işe çok hazırdı. Bizden hemen konum istemişlerdi. Konumu attığımda ise "Tamam biz yarın oradayız. Size lazım olan bir şey varmı?" Diye sordular.
"Biraz mermi biraz da içecek bir şey getirseniz iyi olur." dedim.
Sonra da yatakları yapıp yattık. Uyuya bileceğimden emin olamıyordum. Gözlerimi her kappatığımda Emre'nin parçalanmış bedenini görüyordum. Bizim başımıza ne geliceğini düşünürken uykuya dalmışım.

Ertesi gün uyurken. Duyduğum kahkaha sesleriyle gözlerimi yavaşca araladım.  Duvarda asılı olan saate baktığımda saatin 3.10 geçtiğini görünce yataktan fırladım. Nasıl olmuşta bu kadar uyumuştum ki? Lavaboda yüzümü yıkadıktan sonra salona geçtim ve kızların gelmiş olduğunu fark ettim. Betül bana bakarak. "Ooooo uyuyan yakışıklımız da uyanmış." Dedi.
Betül'e baktım ve güldüm. Daha sonra bende hazırlanmış hatta yarısı bitmiş sofraya oturdum ve bir şey ler yemeye başladım. Ardından da sofrayı toplamak için ayağa kalktığımda. Rahime beni yerime oturtup Betül'le birlikte sofrayı toparlamaya başladılar. Sofra toplandıktan sonra Rahime dışarıya çıkıp arabanın bagajından içecekleri getirdi. Daha sonra sofra tekrardan kuruldu. İçecekler , sigaralar tek eksiğimiz mezelerdi Rahime durdu ve "Pardon onları arabada unutmuşum." Dedi. Arabaya gitmek için kalktığında Betül onu durdurdu ve kendi gideceğini söyledi. Bizde masaya oturduk ve Betül'ün gelmesini bekledik. O sırada Betül den gelen "İmdat!" Çığlığı ile herkes dışarı fırladı. Yaratığın Betül'ü yakalayıp saçından sürükleyerek götürdüğünü gören Rahime hemen bagajdan aldığı bıçakla Betül'e doğru koşmaya başladı. Rahime'nin  arkasından her ne kadar da durması için bağırsakta o durmadı ve koşmaya devam etti. Kenan hemen arkadan silahı aldı ve oda koşmaya başladı. Halil'de hemen yanındaki baltayla onların arkasından koştu. Bizde kızların getirdiği bagajın arkasındaki tabancaları ve tüfekleri alıp koşmaya başladık. Hepimizden önce Rahime yaratığa ulaşmıştı. Hızla yaratığın sırtına atladı ve kollarıyla yaratığın boynunu sıkıca sardı. O anda yaratığın elinden kurtulan Betül ayakkabısının içinde bulunan bıcağı çıkartıp yaratığın bacağında hızla sapladı. Acıdan çığlık atan yaratık çığlık sesi ile ikisinide etkisiz hale getirdi. Daha sonra bacağındaki bıçağı çıkartıp Rahime'ye saplayacağı sırada Kenan bıçağı tuttuğu eline ateş etti ve yaratığın elinden bıçağı düşürmeyi başladı. Ardındanda Halil elindeki baltayla Yaratığın bacağına sertçe vurdu. Sağ bacağı kırılan yaratık çığlıklar içinde diz çöktü. Yaratığın çığlığı o kadar artmıştı ki  uzakta olduğumuz halde Enes , Emir ve benide etkisi altına almıştı. Hepimiz yerde kulaklarımızı sıkıca kapatıp yerde çırpınırken ağaçların arasından koşarak gelen yaratık diyer yaratığı alıp kaçtı. Rahime hemen ayağa kalktı ve Betül'e bir tabanca fırlattı. Ardından ikisi birden ateş etmeye başladı. Ateş ettikleri her mermiler teker teker hedefini buluyor. Ayağı kırılmış yaratığa isabet ediyordu. Daha sonra toparlandık ve eve doğru hızla koştuk. Betül hemen mezeleri aldı ve masaya koydu. Halil dönüp şaşkınlıkla;

"Bunca olaydan sonra hala içmeyimi düşünüyorsun?!" Diye bağırdı.

Betül de bişey demeyerek masayı kurdu ve hep beraber masaya oturduk...

Not: Hikaye ile ilgili düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim:).

Crazy PreyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin