-10-

12 5 2
                                    

Canım sıkılmıştı ve silahımı alıp evin önüne çıkmış bir sandalyeye oturmuştum. Bir elimde çay bir elimde sigara bembeyaz olan o muhteşem manzaraya bakıp duruyordum. İçerdekiler ne yapıyolar bilemiyorum ama çok eğlendikleri kahkaha sesleriyle belli oluyordu. Sonra oturduğum yerin biraz ilerisinde bulunan Emre'nin mezarı çarptı gözüme ve telaşla ayağa kalkıp eve koştum.

"Millet biz en önemli ve üzücü şeyi unuttuk!"

"Neyi unuttuk oğlum iyimisin sen?" dedi Emir alaycı bir tavırla.

Emir'i kolundan tutup büyük bir öfkeyle balkona çıkardım ve Emre'nin mezarını gösterdim. Evdekilerde büyük bir panikle dışarıya çıkıp mezara bakınca Halil demek istediğimi anlamış olacakki...

"Tabii ya biz Emre'nin ailesine haber vermedik." dedi başını öne eğerek.

"Nasıl yani bu adam öldü ve ailesinin hala haberi yokmu!?" diye sordu Rahime büyük bir öfkeyle.

"Herkes hazırlarsın gidiyoruz."

"Nereye?"

"Nereye olabilir Enes tabii ki Emre'nin ailesine bu acı haberi vermeye."

"Bunu yapamayız Murat."

"Neden yapamıyormuşuz Enes? O adam öldü ve çocukları , eşi , bunu bilmiyor. Bunu bilmek onların en doğal hakkı ve bizim bunu saklamaya hakkımız yok!" Biraz sertce söylemiştim ama kesinlikle pişman değildim.

"Ne yani ailesine Emreyi 3 gün önce kaybettik ve bunu size söylemeyi unuttuk. Yaratık tarafından paramparça edilerek öldürüldümü diyeceksin."

"Senin aklında daha iyi bir fikir varmı Enes? Ne olduysa onu söylicem ve bunu yaparken zerre kadar umrumda bile olmayacaksın." diyerek eve girdim ve arabanın anahtarını aldım.
Koşarak arabaya bindiğimde Halil ve Enes hariç herkes arabaya binmişti. En azından evde dururlardı ve sobayı yakıp evi ısıtabilirlerdi. Yolculuk yaklaşık yarım saat kadar sürecekti. Arabanın içi o kadar sessizdiki en ufak bir karınca sesini bile herkes duyabilirdi. Ama herkesin tekbir şeyi düşündüğünden şüphem yoktu. Herkesin aklındaki soru "Nasıl söylemeliyiz?" sorusuydu. Betül öne benim yanıma oturmuştu. Bir süre sonra sessizliği dayanamamış olacakki arabanın teyibine basarak bir şarkı açtı.

"Eee hadi ama ya biraz oynayın cana gelin azıcık yüzünüz gülsün..." dedi Betül gülerek.

"Sen nasıl bir salaksın ya? Unuttun galiba ölü evine gidiyoruz. Eşine , çocuklarına babalarının  öldüğü haberini vericez. Nasıl mutlu olalım salak!?" diye bağırdı Rahime Betülün sözünü keserek.

"Pardon ya ben onu unutmuştum." dedi Betül başını eğerek.

"Tamam kızlar bu kadar yeter susun artık. Murat kaç dakikalık yolumuz kaldı?" diye sordu Kenan.

"Çok değil 5-10 dakika kadar. Sen evlerinin nerde olduğunu hatırlayor musun Kenan? Ben unutmuşum."

"Kasabanın girişinde."dedi Kenan.

"Hayır çıkışında." diye karşılık verdi Emir.

"Bir karar verin. Girişi mi? Çıkışı mı?" diye sordum şaşkınca.

"Girişi." dedi Kenan tekrardan.

"Hayır çıkışı diyorum." diye karşılık verdi Emirde.

"Harika şimde nereye gideceğimizi bilmiyoruz öylemi. Bravo size ya cidden." diye çıkıştı Rahime. Belliki iki tartışan kişinin arasında kalmak onu germişti.

---

"Bu evin kapısı neden hala açık?" diye sordu Betül şaşkınca.

Crazy PreyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin