Mustafa Ceceli-Yaz bunu bir kenara
2 gün önce/
Son 2 gündür yağmur durmak bilmeden yağıyor,ve gök gürlüyordu.Dışarda evlerin çatısından damlayan su ve arabaların yağmurun oluşturduğu küçük göllerden geçerken çıkardığı sesler duyuluyordu.Ben böyle ıslak,soğuk havaları seven biri değilim.Yağmur,nem... Benim gibi yerlerde yaşayan insanlar için daha da zor oluyordu.
Şehir merkezinin asfaltlanmış yollarının aksine bizim yaşadığımız yerin yollarında yağmurun oluşturduğu küçük göller ve çamur oluyordu.
Ne kadar dikkatli yürüsemde ister istemez ayakkabım çamur oluyor ve
bunun içinde yanımda her zaman ıslak mendil taşıyordum.İşten çıkmış uzun zamandır kullandığım üzerimdeki çiçek desenleri solmuş gri şemsiyemi kafama tutarak şiddetini artıran yağmurdan saklanmaya çalışıyordum.
Dışarısı benim gibi ıslanmadan evine gitmeğe çalışan insanlarla doluydu.Hızlı-hızlı yürüyerek durağa gidiyordum
Durak çalıştığım okuldan çok uzak değildi,sadece 5dakikalık yol...Bu gün babet giydiğim için pişman olmuştum.Çünkü evden çıkmamıştan önce yağmur yağmıyordu ve bu gün güneş çıkacağını düşünmüştüm.Diğer günlerin aksine bu gün daha da soğuktu.Nisan ayı yeni girmişti.
Hızlı yürüdüğüm için basdığım yerlere dikkat edemiyor yerdeki sular ayyakabılarımın açık bıraktığı kısımları ıslatıyordu.
Havadan gelen ıslanmış toprak ve ağaçların yeni açmış çiçeklerinin kokusunu içime çektim.
Kahve renkli trençkotumun boynuna doladığım gri atkımı daha da sıklaştırdım.
Ne kadar kendimi gizlemeye çalışsamda saçlarımın yarısı ıslanmış ve çokta kısa olmayan kahküllerim yüzüme yapışmıştı.
Burnum ve parmaklarımın uç kısımları soğuktan sızlıyordu.Nihayet otobüs durağına varmıştım.Parmak uçlarımda kalkıp karşıya bakıp onu her zamanki yerinde görmemle yüzüme gülümseme yayıldı.
Otobüs bekleyen insanların arasından geçerek en arkada duran,benim hayatıma neşe getiren adamın yanına gitdim.Montunun kapşonunu kafasına geçirip,uzun parmakları arasındaki sigarayı dudaklarına götürdü.
-Beni çok mu bekledin?
Gözlerini yukarı kaldırıp beni görmesiyle beyaz dişlerini göstererek gülümsedi.
"Bu gülüşte ne kadar anlam vardı.Bir gülüş insanın içini bu kadar ısıta bilirmiydi?"-Hayır.Ben seni beklemekten hiç bir zaman bıkmam,ömrümün sonuna kadar seni bekleye bilirim
Sol elini cebinden çıkarıp, soyuktan üşümüş ellerimi benimikinin aksi olan sıcak avcunun içine alıp okşadı.Sonra dudaklarına yakınlaştırıp,gözlerimin içine bakarak öptü.
-Ellerin buz gibi.Neden eldiven takmadın?
Sağ elinde tutduğu yarısı yanmış sigarayı dolgun dudaklarının arasına götürüp gözlerini lapadı.Uzun kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerinin üzerine düşüyordu.Dumanı içine çekip sonra yukarı doğru üfledi.Bu manzarayı ömrümün sonuna kadar izleye bilirdim.
-Ben de sana kaç kere söylemeliyim ki,bunu kullanmayı bırak.Ciğerlerine acımıyorsun herhalde
Kaşlarımı çatıp parmağımı ona doğru küçük oğluna kızan anne gibi salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret
Romantizm"Senden nefret ediyorum" "Neden?Benim ne günahım var?" "Sen en büyük yanlışı benimle evlenmeği kabul ederken yaptın"gözlerimden yaşlar usul usul aşağıya doğru kayıyordu. "Cehennemine hoş geldin Lamiya"son sözünü söyleyip kapını çarparak odadan çıktı...